Ben küçükken köprücük kemiklerine benim için salıncak kuran babam vatan kokan göğsüne saçlarımı yayar usul usul kokumu içine çekerek saçlarımı okşardı.
Kendimi en güvende ve huzurlu hissettiğim yerdi orası. Uykuyla uyanıklık arasında hep aynı telaffuz ederdi kulağıma.
"Bak bağrımda bir yasemin bahçesi gizli güzel kızım.
Uyu yasemin kokulum.
Yasemin kokan güzel gelecekler için uyu"
Yine bunu dediği bir gün direniyordum uyumamak için. Yasemin kokulu geleceklere uyutmak için yine fısıldamıştı kulağıma.
"Bak bağrımda bir yasemin bahçesi gizli güzel kızım."
Bu sefer devamını getirmesine izin vermedim burnumu göğsünde gezdirip kıkırdadım ardından da.
"Senin dağlarında yasemin açtı baba! Vatan artık yasemin kokuyor değil mi?"
"Vatan sen kokuyor kızım."
"Hayır baba, vatan biz kokuyor."
Sonrada uyuya kalmıştım babamın vatan kokan bağrında.
Ünal Beşkese'nin; Yasemin kokan rüzgârlar şiiri ruhumda sakladığım masalları uyandırmıştı. Sızlayan burnum ve bulanık gören gözlerim baba hasretinin taşmak üzere olduğunun en büyük kanıtıydı belki de.
"Ne zaman bir yasemin kokusu alsam
Sen gelirsin aklıma
Gördüğüm her yasemin
Maziye atılan bir adım adeta.
Biri bana sevgiyi sorsa sen derim. Tek kelimeyle seni anlatmamı isterlerse de yasemin derim.
Senin gibi güçlü, senin gibi eşsiz, kırılgan ve naif.
Hem masal tadında hem de apaçık bir gerçek."
Bu adam ruhuma dokunuyordu benim. Öyle naif dokunuyordu ki düşlerime, bakışları öyle derin öyle yoğun öyle içtendi ki.
Arkadan belime sarılıp ensemdeki saç diplerimi koklayıp her bir saç telime öpücük bıraktı. Konuşmaya zorlasam da kendimi boğazımda düğümlenenler konuşmama engel oldu.
Toprak! Toprak benim şansımdı hayatta. Bana oynanan pis oyunların çözüm anahtarıydı Toprak. Çıkar yolum, gerçekliğim, acıya bağışıklığımdı.
Belimdeki elleriyle beni kendine çevirdi. Yaşlarla parlayan gözlerim ışık saçan kehribarlarıyla dans ederken mavi ve kehribarın sevişmesi bizden önce başlamıştı bile.
"Ben yanındayım Şafak, hiç yalnız olmadın hayatta. Ne yurt odasında, ne ilk cesedinde, nede ilk yaranda."
Bir elini yanağıma koydu. Yanağımı avucuna bastırıp avucunun kokusunu içime çektim. Toprağa karışmış yasemin kokuyordu avuçları. Babamın bağrı vatan kokardı. Bu adamın ise avuçları.
Adım adım dudaklarıma yaklaşan dudakları kalbimin atışlarını sekteye uğratıyordu adeta. Ben biriyle sevişeceksem o biri avuçları vatan kokan adam olmalı.
Dudakları çatlaklarla kaplı dudaklarıma değdiğinde; dibimizde atom bombası patladı, gezegenler çarpıştı, yıldızlar ışıklarını söndürdü. Dudakları dudaklarıma değdiğinde; bir bebek anne rahmine düştü, bir bebek ilk nefesini aldı, bir anne evladını yitirdi, bir çocuk vatansız kaldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Action-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...