Kolumdaki sert tutuşla yüzeye çıktığım zaman soğuk su sayesinde kendine gelen bilincimle bir an afalladım. Kendimi hemen toparlayıp kolumda ki sert tutuştan kurtularak arkamı döndüğümde ıslak bir adamla karşılaştım.
Islak olması çok normal çünkü suyun içerisindeyiz. Kaşları çatık bir şekilde bana bakan koyu kahve gözlerle biraz gerileyerek kollarımı göğüslerimin üzerine sarıp çıplaklığımı örttüm.
"Sende kimsin ve havuzumda bu saatte ne işin var?"
Bariton sesi kulağımda çınladığında gözümün önüne gelen saçı kulağımın arkasına sıkıştırmak için bir kolumu serbest bıraktığımda bakışları tek kolumu sardığım göğüslerime indi bir an.
Kendini hemen toparlayıp topraklarını mavilerimle buluşturduğunda konuşmak için dudaklarımı aralamıştım ki ağzımdan kaçan hıçkırıkla ardından gelen kahkahaya engel olmadım.
Ben sarhoşluğum biraz geçti mi demiştim. Halt etmişim. Elimi dudaklarıma kapatıp gülmemi biraz olsun engellediğimde karşımda ki yakışıklı adama biraz daha yaklaşıp boştaki elimi uzattım ve yayık bir şekilde konuşmaya başladım.
"Ooo Ulaş Bey sizinle tanışmak büyük şeref efenim. Bende naçizane hizmetçiniz Özgür."
Bir ona uzattığım elime bir de halime baktıktan sonra dudakları düz bir çizgi haline geldi.
"Sarhoş musun sen?"
"Yiooo ne alakası var?"
Bunu söylerken sarhoş olduğum o kadar belliydi ki. Kendimi biraz toplamak için kaşlarımı çatmaya çalıştığım da kaşlarımı çatamadım. Gözlerimi kısarak kaşlarımı çatmak için uğraşırken Ulaş Beyde değişik bir şey görmüş gibi kaşlarını çatmış beni seyrediyordu.
Diğer elimi de çıplak göğsümden çekip kaşlarıma çıkarttım ve aşağı doğru kavislemeye çalıştım ama olmadı.
Uğraşım sonucu başaramayınca gözlerim dolmaya başlamıştı. Bakışlarımı Ulaş Beyin gözlerine çıkartıp dolu dolu gözlerimle dudak büzdüm.
"Şimdi ne oldu."
"Kaşlarımı çatamıyorum!"
Yüzümde ki ellerimi aşağı doğru indirdiğimde bu sefer gözleri çıplak göğüslerime değdi. Ağzının içinde bir şeyler geveledikten sonra üzerindeki tişörtü çıkartıp benim üzerime giydirdi.
"Şuan sarhoş olduğunuz için bu meseleyi daha fazla uzatmayacağım fakat sabah bu olanların hesabını vereceksiniz."
"Neden siz kasa mısınız?"
Sanırım sabah kendimi öldürmek isteyeceğim. Sinirli bir nefes bıraktığında bende kendi kendime hala kaşlarımı çatmaya çalışıyordum. Bir kolunu omzuma sararak beni merdivenlere doğru ilerletmeye başladığında itiraz etmeden beni çıkarmasına izin verdim.
Bir tarafım yaptıklarımdan dolayı beynime baskı uygulasa da diğer yanım biraz özgür kalmak istiyordu.
Özgürce gülmek, özgürce konuşmak, özgürce şarkı söylemek...
"nasıl da yalnızız değil mi patron?"
Az önce kahkahalarla gülen ben şimdi hıçkırarak ağlıyordum resmen. Ulaş bey bir şey demeden beni merdivenlerden çıkardı ıslak bedenime bir anda nüfuz eden havayla irkilir gibi oldum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Acción-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...