Her şeyi al,
Bana beni geri ver.
Bir şansım olsun!
Başka yer, başka zaman
Sensiz ömrüm olsun!!
...
Günler birbirini kovalarken birbiriyle saklambaç oynayan aylar boyunca hiçbir haraketlilik olmamıştı dağlarda. Elbet biliyordum fırtına öncesi sessizlik olduğunu alınan istihbaratlar pek bir hareketlilik olmadığını söylese de örgüt intikam isterdi; benden, askerlerimden, vatanımdan.
Albayın yemek haneyi basması üzerine tamı tamına 3 ay geçmiş bu süre zarfında askerlerle son derece kaynaşmış defalarca saha görevine çıkıp dağlarda sabahlamıştık. Elbet yatmamış eğitim yapmış, eğitimleri zorlaştırıp tüm askerlerimin sınırlarını keşfetmiştim.
"Haluk!"
Gür sesimle kapının önündeki askere seslenmiştim. Kapıyı çalıp içeri girdi selam verdi.
"Haluk Cankurt, Sinop. Emret komutanım!"
"Savaş teğmeni çağır."
"Emredersiniz komutanım."
Yaklaşık on dakika sonra kapım çalınıp Savaş içeri girdi. Başımla önümdeki sandalyeyi gösterip oturmasını istedim. Sessiz bir şekilde beni beklerken Haluk'a yeniden seslenip yatak haneye gidebileceğini söyledim.
"Bugün tatbikat yapacağız Savaş."
"Ne tatbikatı komutanım?"
Önümdeki evraklardan kafamı kaldırmadan gözlerimi kaldırarak Savaşa baktım ve sinsi bir şekilde gülümsedim.
"Bu bakışlar neden hiç hoşuma gitmedi."
"Hadi ama çok eğleneceğiz bu gece. En azından ben sen sadece biraz numara yapacaksın."
"Nasıl bir numara?"
"Imm, birazcık ölü numarası yapabilirsin."
"Ölü numarası mı? Ses bombası kullansak daha iyi olmaz mı?"
"Sadece ses bombası yeterli değil psikolojik baskı istiyorum ben. Hem saldırı altında hissedecekler can korkuları olacak hem de sevdikleri birinin öldüğünü düşünecekler bu da duygusal bir buhrana sebep olacak."
"Ve sende bu baskı altında verecekleri tepkiyi gözlemleyeceksiniz doğru anlamış mıyım?"
"Doğru anlamışsın. Bir baskın durumunda askerler ne kadar hazır, kaç dakikada içtima alanında oluyorlar, ne kadar soğukkanlı ve kordine davranıyorlar en çok da bir kayıp verdiklerinde ne kadar dehşet ve telaşa kapılıyorlar. Bende ki sorular bunlar cevaplar da askerlerde."
"Ya istediğiniz sonucu alamazsanız."
Başımı masaya eğip boş gözlerle masayı inceledim bir müddet. Sonra yüzüme hüzünlü bir gülüş yerleştirip Savaşa yeniden baktım.
"Huzur içinde uyumalarına izin vereceğim. Ve uyurken onlara bir masal dinleteceğim."
Bunun üzerine cevap vermedi Savaş. O sustu, ben sustum, tüm vatan sustu.
...
Saat 2 de tüm askerler derin uykudayken önce bir çift silah sesi ardından ses bombasının sesi yankılandı geceyi zırh diye kuşanan dağlarda. Yatak haneye koşup kapıya vurarak bağırmaya başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Action-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...