Ş.H.2: 1. Bölüm
İnsan acılarıyla büyürmüş! Ya da acılarını insan büyütür! Hangisi yalan hangisi gerçek; ya da ne doğru ne yanlış bunu neye göre belirleriz.
İradeler ve zaaflar insanları yönlendiren yegâne iki element. Evet, doğru element dedim. Ne kadar görmesek de, duymasak da, tatmasak da ya da dokunmasak da onlar o kadar var, o kadar hayatımızdalar ki. Verdiğimiz her kararın arkasındalar.
Kişiliğimizin yapı taşı, hammaddesi...
...
Komutanlık binasından içeri girip direk komutanın odasına ilerledim. Karakola gitmeden önce albayı görmem gerektiği için ilk buraya gelmiştim.
Kapıyı çalıp içeriden gel komutunun gelmesini bekledim. Birkaç dakikanın ardından kapı açılık içeriden bir binbaşı çıktığında kaşlarımı çattım. Bana selam verdikten sonra içeri girmem için yol verdi.
Çatık kaşlarla binbaşına baktıktan sonra bende aynı şekilde selam verip içeri girdim ve Ali Albayın olması gereken yerde artık yeni bir komutan vardı. Ali Albayı emekli yapmışlardı son operasyondan sonra.
"Komutanım!"
"Sende kimsin?"
"Şafak SONER, Emredin Komutanım."
"Demek Şafak sensin. Başın sağ olsun!"
Bir saniyeliğine gözlerimi kapatıp duygularımı sabitledikten sonra yeniden araladım gözlerimi ve cevap verdim.
"Vatan sağ olsun komutanım. İzlinizle göreve başlamak için geldim."
"Olay olalı sadece bir hafta oldu Şafak, sence de biraz tatil yapman gerekmez mi?"
"Tatil mi? Hayır komutanım, bir an önce göreve başlamak istiyorum. Karakolum beni bekler."
"Bence sen iki hafta izine ayrıl sonra da görev yerini değiştirelim. Hem karakola çoktan senin yerine yeni bir binbaşı atandı."
"Benim yerime, benim haberim olmadan yeni bir komutan mı atandı?"
"Ne bekliyordun Binbaşı senden izin alacağımızı falan mı? Ben böyle uygun gördüm ve böyle oldu."
Sinirden titremeye başlayan ellerimi yumruk yapıp selam verip hemen dışarı çıktım. Kendimi sıkarak hemen burada bulunan ve aylardır uğramadığım lojmandaki evime gittim.
Titremem her an daha fazla artıyordu. Evin içine girdiğim gibi kapıyı sert bir şekilde çarptım ve kendimi soğuk suyun altına attım. Kapalı gözlerimden soğuk sular zemini ıslatırken anlımı soğuk fayansa yaslayıp soluklanmaya başladım.
Son iki haftada hayatımda olan tüm düzen ters düz olmuştu. Her şeyimi kaybetmiştim. Kardeşimi, ağabeyimi, yoldaşımı her şeyimi. Savaşım artık yoktu ve beni sürgün ediyorlardı. Karakolumdan, ailem olan insanlardan.
Çığlık atıp duvara birkaç yumruk attım. Daha fazla burada duramazdım. Daha fazla burada olmamalıydım. Duştan çıkıp üzerime temiz kıyafetler giyindim ve evden çıktım.
...
Boş bilişim odasından çıktıktan sonra ağır adımlarla komutanın odasına ilerledim. Artık Şafak SONER diye biri yoktu hayatta ve hiç var olmamıştı.
İstifa dilekçemi komutanın masasına bıraktıktan sonra bir daha gelmemek üzere karargâhı terk ettim.
Yeni kimliğimle yepyeni bir hayata başlamak için geride kalan her şeyi bir kalemde silmiştim. 6 yıldır görev yaptığım Hakkâri de bir dakika daha kalmaya tahammülüm yoktu artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLAT
Action-Bölümler düzenlenmeye başlanmıştır.- Gözyaşları ölenler için değildir aslında; geride kalanlalar içindir, gidemeyenler içindir, en çokta susmak zorunda kalanlar içindir... Kader mi kaybetmeye zorlar? Yoksa beden mi kaybetmeye alışan? Kaybedece...