Ş.H.2: Bölüm 3.

7.6K 460 35
                                    

Viran uykularda yok oluşlarım yeniden doğuşumun ilk adımını atarken sonsuz evrenin karanlık dehlizlerine hapsoluyordu ruhum. Yaşamak denen olgu nefes almaktan uzak hissetmeye yakın; biraz imkânsız biraz yorucuydu.

Tükenen gücümün kaynağı kazandıklarımdan çok kaybettiklerimken geriye dönüp baktığımda varlığımı kanıtlayacak tek bir emareye bile rastlayamazsınız karanlık sonsuzlukta.

Yine uykusuz gecelerimin birinde içimdeki kimsesizleri suçsuz yere idam edişimi üç geçe şafağa beş kala kan ter içerisinde kalkmış yeni yeni çiğ taneleri düşmeye başlayan çimenlere uzanmış değerini sorguluyordum hayatın.

Kayıp benliğimin kana bulanmış çocukluğumla izlerinin kesiştiği noktada boğulduğum sonsuzlukta duyduğum adım sesleri sallantıda olan tabumun bel kemiğindeki taşı çekmiş her taşın farklı bir yöne savrulmasına sebep olmuştu.

Bu savruluş benim için bir sığınaktı. Bir adamın adımlarına sığınmak babamın kürek kemiklerine saklanmakla eş değerdi. Peki, adım seslerine sığındığım adam buna değer miydi?

Kendime yeni bilmeceler yaratıp yeni düşüncelerin fırtınalarında savrulmamak için kulak kabarttım içerideki adama.

Mutfağa yaklaşan adımlarının ardından ışığı açmadan dolaba yöneldi. Açılan dolap kapağının sesi beynimde yankılanmış görüntüler birer birer gözümün önüne düşmüştü.

Kapanan dolap kapağını bardağı dolduran su sesi takip etti. Yutkunuşunun somut varlığı göz kapaklarımdaki tuvale ince bir sanatla işlenirken hareket eden âdemelması dudaklarımın kıvrılmasına sebep oldu.

Âdemelması tıpkı babamınki gibi çıkıntılıydı. Ellerimi üzerine koyup yutkunmasını isteyecek kadar muazzam bir varoluştu.

"Hakan."

"..."

Çalan telefon sesini duymadığım için arayanın kendisi olduğunu tahmin edebiliyordum. Kudretli sesi içimde ince bir sızıya sebep olmuştu.

"Yarın şu işi bitirelim. Sıkılmaya başladım artık."

"..."

Karşıdan gelen cevapları duyamadığım için yarım kalan cümleler olayı anlamama mani oluyordu.

"Erken falan değil."

"..."

"Sabırlı olmayı bilmiyorum?"

Ayağa kalkıp kapıya yöneldiğimde yeni atmaya başlayan Şafak ardımda kızıl izler bırakıyor. Çiğ tanelerinden nemlenmiş tenimi parıltılı bir hale çeviriyordu.

Kapıya yaklaştığımda camdan kesişen gözlerimiz ile cümlesi yarım kaldı. Gözleri üzerimde gezindikten sonra dudakları ince bir çizgi halini aldı. Boş bakan evrenlerim onun karadeliklerine çekilmek için yalvarıyordu.

Bende üzerinde gözlerimi gezdirdiğimde bugün altında sadece baksırı olduğunu fark ettim. Asla evde böyle dolaşmazdı. Evde bir kadın olduğunun ve her an karşılaşma ihtimalinin olduğunu bilecek kadar bilinçli bir adamdı.

Ama bugünün diğer günlerden farklı olduğu karmakarışık saçlarından ve uykusuzluktan kızarmış gözleriyle bariz ortadaydı.

Üzerinde fazla oyalandığını fark ettiğim gözlerimi yeniden gözlerine çıkardım. Aynaya bakıyormuşum hissi uyandıran duygusuz gözleri hala üzerimdeydi. Kulağına dayalı telefona bakışlarımı çevirdiğimde sakince gözünü kırptı ve dolgun dudakları aralandı.

Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin