Celladın Geldiğini Söyle

16.3K 1.1K 78
                                    

Omuzuma saplanan kurşunun acısı beynimde yankılanırken acı içinde çığlık atmamak için dişimi dilime geçirip beynime sert bir komut verip susmasını sağladım. Tilki gözlerini dikmiş vereceğim tepkiye bakıyor acımı soluyordu resmen. Bedensel acılar gelip geçici olmasına rağmen insanda unutulmaz bir hasar bırakıyordu. Bedenimde birçok üstü örtülmüş hasar vardı zaten. Bana açtıkları derin yaralar vücuduma yaptırdığım çoğunu yaptığım dövmeler sayesinde görünmese bile dokunduğun zaman pürüzlü yüzeyinde varlığını fazlasıyla hissediyordun.

"Ne o sustun kaldın Şafak! Yoksa canın mı yandı?"

"Hayır, orospu çocuğu beynimdeki idam sehpasında seni katlettim şuan. Aslında sen bir ölüsün sadece henüz farkında değilsin.

Kolumdan akan kan avuç içlerime dolmuş ve yere damlamaya başlamıştı. Ben hareket ettikçe daha derine yuvarlanan kurşunun varlığını hissediyor ama bir şey yapamıyordum. Ölümcül değildi ama hareketlerimi kısıtlayacağı kesindi.

"Ölecek biri için güzel düşünceler bunlar Şafak Hanım! Ama bilesin ki bu dünyada cehennemi sana yaşatmadan seni öldürmeyeceğim."

Gür bir kahkaha atıp sinirlerinin daha çok gerilmesini sağladım.

"Benim cehennemim bu dünya, senin cehennemin benim heval!"

"Ama benim sana güzel bir teklifim vardı! Yoksa kabul etmiyor musun?"

Bunun güzel teklifinin benim başıma ne tür belalar açacağı bilinmezdi. Kaşlarımı çatıp soran gözlerle baktığım zaman adi bir şekilde sırıtıp tepeden tırnağa süzdü beni.

"Askerlerini bırakacağım!"

"Bundan sonra bir ama gelecek sanırım. Karşılıksız günahını bile vermezsin sen."

"Vermem, Askerlerin yerlerine ulaştıktan sonra benimle geleceksin seni başka bir kampa götüreceğim. Eee tabi orada da büyük bir isteğimi gerçekleştireceksin."

"Büyük istekten kastın!"

"Kendini bana vereceksin Şafak!"

"Sen ne dediğinin farkında mısın orospu çocuğu!"

"Cemal getir içerden birini!"

İçerden biri. Sinirden burnumdan soluyordum. İstediği şey çok ağırdı ve ben bunu ölsem bile yapmazdım. Ölsem bile. Beni çıkarttıkları mağaradan bir asker çıkarttıkları zaman beynimden vurulmuşa döndüm. Beni onlarla tehdit edecekti ve bu benim canımdan bile daha değerli bir tehdit unsuruydu.

"Karar mı değiştirdin yoksa Şafak!"

Bu oğlan daha askere geleli iki ay bile olmamıştı. Bu oğlan öksüzdü, bu oğlanın hasta annesi, 5 aylık bir kızı vardı. Ben o kızı vatansız bırakamazdım ki. Ben vatansız, babasız büyümüştüm o cennet kokulu kızı da vatansız bırakamazdım ki.

"Onların karakola ulaştığını duyduktan sonra yola çıkabiliriz."

"Komutanım yapmayın. Teslim olmayın bu şerefsizlere."

Elindeki silahın sapıyla askerimin yüzüne vurdu ve benim askerimin kanını akıttı. Dişlerimi sıktım. Ve bu şerefsizin canını en ağır şekilde alacağıma dair kendime söz verdim.

...

Askerler bırakılalı iki gün geçmişti ve ben hala bekliyordum.

"Zaman geldi Şafak askerlerini arayabilirsin."

Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin