Ş.H. 2: Bölüm 13.

5.8K 385 50
                                    

Düştüğüm uçurumlar asla bitmiyor hep daha derine düşüyordum. Tutunduğum dallar bir bir kırılıyor beni daha karanlıklara itiyordu.

Sırtım yer ile buluştuğunda kırılacak kemiklerimin acısını şimdiden hissetmeye başlamıştım sanki. Biraz psikolojik, biraz fizyolojik birazda ironik bir durumun göbeğindeydim.

Yine uykusuz bir gece yine güzel başlayan bir sabah.

Bir insanın kirpiklerini saydınız mı hiç? Her bir kirpiğe ayrı bir umut yüklediniz mi? Saçlarının her bir telini darağacı bellediniz mi? Siz hiç bir adamın soluğunda soluksuz kaldınız mı?

Bir adam var düşlerimde, gerçeğimde, dünümde bugünüm de. Sağ gözünde 86 sol gözünde 72 kirpik. Her bir kirpiğinde bin umudum var. Acaba bilse ona olan duygularımın bu kadar hastalıklı olduğunu yine de kalır mı yanımda?

Huzurum duyduğum mesaj sesi ile yerle bir olurken birkaç saniye daha verdim kendime. Onu doya doya içime çektim zihnime kazıdım.

Dudaklarına tutkulu bir öpücük bırakırken gözlerinden önce dudakları aralandı ve bana karşılık verdi. Öpüşümüz derinleşme yoluna giderken dudağını sert bir şekilde ıstırdım. Kanattığım yeri yalayarak geri çekildiğimde uyku mahmuru ama gamzeli gözlerin bu günün belki de en güzel tek şeyiydi.

"Her gün böyle uyandırmalısın beni!"

Sesine bulanan hayranlık ve şehvet kanımda bir şeyleri harekete geçirmişti. Hızla yataktan kalkıp üzerimi giyinmeye başladım. Biraz daha kalırsam evden çıkamazdım biliyorum.

"Bir yere mi gidiyorsun?"

"Koşuya çıkıyorum sevgilim."

"Seninle gelmemi ister misin?"

Yanına yaklaşıp dudaklarına aceleci bir öpücük kondurdum. Ardından kirpiklerini de öperken beni omuzlarımdan tutup uzaklaştırdı.

"Gözden öpmek ayrılık getirir der babaannem. Batıl inançlarım olmasa da seni ihtimallere bile bırakmak istemiyorum."

"Bir gün ayrı düşsek bile bil ki seni terk etmemişimdir. Sadece buna mecbur bırakılmışımdır. Ölmek için dahi olsa, ölmek pahasına bile olsa gittiğim yerden sana hep döneceğim. Şimdi sevgilin spora çıkıyor sende şirkete gidiyorsun."

Aşağıya inip motoruma atladım ve gözyaşlarım ile beraber gideceğim durağa vardım. Artık kendimi tutamıyordum. Hıçkırıklarım boğazıma dolanıyor nefesimi kesiyordu.

Zili bir kez çaldım ve dizlerimin üzerine çöküp ağlamaya devam ettim. İşimde hep bir ölüm riskim vardı. Birilerini ardımda bırakma ihtimallim çokça vardı.

Ama bu seferkini ne kadar istemediysem de zorla bana vermişlerdi. Ben Ulaş'ı bırakmak istemiyordum. Her sabah kirpiklerine vuran sabah güneşini seyretmek istiyordum.

Sevişmelerimizin ardından göğsümde soluklanmasını istiyordum. Açılan kapı ile ağlamam daha da şiddetlendi.

"Şafak! Şafak noldu Ulaş'a mı bir şey oldu."

Ağlayışımı bırakmadan başımı olumsuz anlamda salladım. Hakan beni kucağına alıp içeri taşırken ne gücüm vardı nede mecalim. Ağlamayı bırakmadım.

Sevdiğimi tek emanet edebileceğim adamın yanındaydım. Gözünü kırpmadan Ulaş için canını verecek aynı zamanda Ulaşın da ona canını vereceği tek insan Hakan.

Güçlü Kadınlar Serisi 1; CELLATHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin