Bir kalbiniz vardı ,
Onu hatırlayınız .
Cahit Zarifoğlu
Bulutlar gelir sonra aklına , oradan oraya savruluşları..Görünmez bir iple bağlıdırlar gökyüzüne . Dimdik ayakta dururlar . Bir çok tarihe tanıklık yaptılar . Bir çok acıya , bir çok aşka şahit oldular . Ne Leyla'nın nede Mecnunun bedenleri kaldı yeryüzünde . Sevdalarıyla anıldılar asırlar boyunca . Onların ki çok sevmektendi. Peki bizde o aşklardan olabilecek miydik ?
Merdivenlerden çıkıp yatak odasına girdim etrafa bakınmama rağmen hiçbir yerde yoktu . Tam kapıdan çıkacakken yarı açık olan banyo kapısı çekti dikkatimi .Yavaş yavaş kapıya adımlarken Şevket denilen pisliğin sözleri yankılandı kulaklarımda . Gözlerimi sıkıca yumup kafamı iki yana salladım. Unutmalıydım , hiç duymamış gibi... Hatırlamam ikimize de acı verecekti fakat beynimin içinde ki karmaşa buna izin vermiyordu .
Banyonun kapısının önüne gelip durdum . Yarı açık olan kapıyı elimle itip daha çok araladım . Su sesleri doldu biranda kulaklarıma . Çıplak olup olmamasına aldırmadan girdim içeri. Sağ tarafıma döndüğümde gördüğüm manzara karşısında hareketsiz kaldım. Kıyafetleri ile suyun altında ruhsuzca oturuyordu .Musluğa uzanıp kapatacakken elini elimin üzerine koyup engelledi ve önemli bir iş yapıyormuş gibi karşı duvarı izlemeye devam etti. Kıyafetleri sırılsıklam olmuştu.
"İçinde ki yangını böyle söndüremezsin "
Sanki beni duymamış gibi duvarla bakışmaya devam etti . Bir müddet öylece izledikten sonra ona doğru ilerleyip yanına oturdum. Soğuk su bütün iliklerime işleyip beynimi uyuşturuyordu sanki. Bu sayede Şevketi de dediklerini de unutuyordum . Suyun altında kalmaktan titremeye başlamıştım artık ama Çağrıda hiç bir tepki yoktu .
"Üşümedin mi ?"
Sorduğum soruya karşın yüzüme bakmadan konuştu
"Üşümemeyi öğrendim"
Bedenimin tamamını ona çevirip kollarımı sıkıca boynuna sardım . Hiç bir tepki vermeyince daha sıkı sardım .Kısık bir sesle konuştu
"Yapma , sakın bana acıma . "
Ondan ayrılıp yüzüne baktım . Yüzünde ki acı kemiklerimi sızlatıyordu . Elimi kaldırıp sağ elinin üzerine koydum ve kendime çektim. Elini göğsümün üzerine bastırıp konuştum
"Burası senin,"
Daha sonra ona doğru yaklaşıp kısık bir sesle
"O pisliğin istediğini vermeyelim ona . Bizi bu ateşe atmasına izin vermeyelim . Uzaklaşma benden "
Elini göğsümün üzerinden çekip tepkisizce aynı şeyi yapmaya devam etti. Boş boş duvarı izledi. Dizlerimi kendime çekip kollarımı doladım . Bedenim artık başımdan aşağı akan suya alışmıştı . Kafamı Çağrının kolunun üzerine koyup onun izlediği yeri izledim .
"Neredeyse aradan 10 yıl geçti . Koskoca 10 yıl ... Unuttum dediğim ne varsa karşıma çıkıyor portakal çiçeği ."
Sessizce konuşmasının devamını dinledim
"O pisliklerin hepsi tek tek öldü... Öldürdüm "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİ -HAZAL-TAMAMLANDI
Tiểu Thuyết Chung*** ...Kendi düşüncelerimle boğuşmaktan vazgeçip sesimin titremesine engel olamadan konuştum. " Yaklaşma" "Şşş..." Bu hareketi bile titrememe neden oldu. Sonra dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. " Bir daha ıssız sokaklara girme . Senin benden b...