"Kafam cam kırıkları ile dolu doktor . Bu nedenle beynimin her hareketinde düşüncelerim acıyor .."
Oğuz Atay.
Evi bir sağa bir sola öfkeyle dolanan Çağrının ayak sesleri dolduruyordu . Kalbimde ki boşluk sanki gözlerime de bulaşmıştı . En değer verdiğim şeyi kaybetmiş gibi hissediyordum . Benim ve tek olan bir şey.
Boğazımdan kaçan bir hıçkırık Çağrıyı durdurmaya yetmişti . Koltuğa oturup öne doğru eğilmiştim . İstemsizce sallanırken dışarıdan akıl hastası gibi göründüğüm kesindi. Küçücük çocuğu nasıl kaybede bildim ?!
"Benim yüzümden "
Dudaklarımdan dökülen kelimeler kulaklarıma yetişince daha çok suçladım kendimi . Eğer beş dakika daha erken gitseydim Yağızı götüremezdi kimse . Yada okula , Yağızı ben ve Çağrıdan başka kimseye vermemeleri konusunda uyarsaydım böyle olmayacaktı !
"Senin yüzünden falan değil Hazal ! . Kendini suçlamayı kes !"
Çağrının kükremesiyle yerimde irkildim bir an . O da en az benim kadar endişeliydi . Şuan neredeydi Yağız ? . İyi miydi , yada çok korkmuş muydu ?
Çağrı elinde ki telefonu sıkıp diğer elini ensesine koydu ve sıkıntılı bir nefes vererek ovdu . Yanıma gelip sıkıca sarıldı . Saatlerdir akmayı bekleyen göz yaşlarım bardaktan boşalırcasına akarken hıçkırıklarıma engel olamıyordum . Kapının sesi ile Çağrı benden ayrılıp kapıya gitti .
Kapıda oluşan uzunca bir sessizlikten sonra içeri giren kişilere baktım . Sarp ve Mithat beydi . Sorgular biçimde onlara bakarken en son içeri Çağrı girdi .
Mithat bey karşıda ki tekli koltuğa otururken Çağrı ve Sarp ayakta dikilmeye devam ediyordu . Çağrının yüzünde ki öfke korkmama neden olurken Sarpa bakışları dikkatimi çekmişti. Bir kardeş gibi değilde düşmanmış gibi.
Çağrı yanımdayken Mithat beye de haber vermişti . Ama Sarpı beklemiyordu .Mithat beyin sesi ile bütün bakışlar onu buldu .
"Yağızın nerede olduğunu bulduk "
Yerimden hızlıca kalkıp dinen göz yaşlarımı elimin tersiyle sildim .
"Nerede , Nasıl ?!!"
Mithat bey ilk önce Çağrıya bakıp gözleriyle beni işaret etti.
"Otuttur onu "
Çağrı itiraz etmeden dediğini yapıp yanıma geldi . Ama aldırmadan tekrar sordum .
"Yağız nerede !"
Mithat bey bastonun ucunu sıkıca kavrayıp devam etti konuşmasına
"Şevket itinin yanında "
Dediği isimle donup kaldım bir an . Ne demekti bu ? Daha doğrusu bu da neydi ? Neden yapmıştı böyle bir şeyi ?
"N-ne ?"
Sesim o kadar kısık çıkmıştı ki kendim bile zor duymuştum. Arkamda ki koltuğa birden kendime bırakıp bu yaşlı adamın dediği şeyi sindirmeye çalıştım . Daha ne istiyordu bu pislik ! Yetmez miydi yaptıkları ? Küçücük çocuktan ne isterdi ki ?
Çağrının sesiyle irkilip ona diktim bakışlarımı
"Piç herif ! Ne yapmaya çalışıyor ? Biz ondan uzak durmaya çalıştıkça daha ileriye gidiyor ! Bu sefer onu o delikten sağ çıkarmayacağım !"
Çağrı kapıya doğru yönelecekken Sarpın onu tutmasıyla duraklayıp , kolunun üzerinde ki Sarpın elini hızla itti.
"Git ! Git de oradan kim sağ çıkamıyor gör ! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİ -HAZAL-TAMAMLANDI
Narrativa generale*** ...Kendi düşüncelerimle boğuşmaktan vazgeçip sesimin titremesine engel olamadan konuştum. " Yaklaşma" "Şşş..." Bu hareketi bile titrememe neden oldu. Sonra dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. " Bir daha ıssız sokaklara girme . Senin benden b...