Şimdi beni uçurumdan atsan , düşene kadar aklımda ki tek şey ; sırtıma değen ellerin olurdu .
Ahmet Telli
Kolunun birini başının altına koyup yatış pozisyonunu değiştirdi genç adam . Elinde ki kitabın bilmem kaçıncı sayfası olduğuna aldırmadan okumaya devam etti. Saat sabahın beşiydi . Bütün gece bu kitabı okumuş ve son cümlelerini beynine kazımaya çalışıyordu .
Nedeni bilinmez bir şekilde bu kitabın başında bulmuştu kendisini Yağız . Sahi ne diyordu bir cümlede "Kalbini birisine açmayı gör , parçalanıp yere düşmesi bir olur . Onu öyle bir yere koyun ki fırtına da bile sarsılmasın . Onu öyle birine verin ki sizi kendinden saysın . Severken öyle bir sevin ki sevilen utansın . Sevgiden korkmayın , sevgi cesur insanların işidir . Peki sen ne kadar cesursun ?"
Yağız okuduğu bu cümlelerle tokat yemiş gibi hissetti. Halbuki o sevginin acizlik olduğunu düşünüyordu . Kötü bir hastalık gibi bir şeydi onun için . Bir kere yakalandın mı seni içten içe çürütüp bütün çıkış kapılarını kapatan bir varlık gibi biliyordu .
Şimdi hiç tatmadığı bir duygunun farklı bakış açısına tanıklık etmişti . Elinde ki kitabı daha bir sıkı kavrayıp devam etti okumaya . Bunu yazan yazarı merak etmeden de yapamamıştı . Yazar takma bir isim kullanmıştı . Bu merak duygusunu daha da kabartırken biten kitabı yatağın bir köşesine bırakıp tavanı izlemeye başladı .
Bu kızın neden bu kadar garip olduğunu şimdi anlıyordu . Bu devrin kızı değildi Hazal . Eskinin tozları hala üzerindeydi . Yaşamadığı devire dönmek istiyor fakat zaman geriye akmıyordu . Eskinin sadeliği ve güzelliği duruşunda saklıydı . Yağız bu kızı daha çok merak etti. Böyle şeyler belli ki çok okumuştu .
Hazal odanın her köşesinde kitabını ararken umutsuzca yatağına çöktü . Kitabının ilk ve son basımıydı o . Ve onun için oldukça önemliydi .Daha 15 yaşındayken yazdığı ve öğretmeni aracılığıyla yayımlattığı kitabıydı .
Zaman çok çabuk geçmişti ve o eski yazar şimdi paslanmış gibiydi. O zamanlar pek ilgi görmemişti kitabı.O yüzden ikincisini bastıramamıştı . Gerek ilgisizlik yüzünden gerekse de maddi durumundan dolayı .
Nevşehir'den İstanbul'a ne zorluklarla gelmişti . Bunca çirkinliğin içinde güzel kalmak istemişti ve kalmıştı da . Elini saçlarına götürüp kafasında ki takayı çıkardığında aynada ki görüntüsüne baktı . Uzun siyah saçları bir birine girmiş ,cılız bedeni daha da zayıflamıştı sanki . Gözünde ki gözlüğü çıkartıp aynadaki buğulu yansımasını izledi .
Hayat onun için koca , boş bir defterdi. Ve o deftere ne yazarsa gelecekte onu okuyacaktı .Gözlüğünü tekrar gözüne takıp saate baktı . Az kalmıştı okulun başlamasına . Hızla dolabına gidip okul kıyafetlerini çıkardı ve giyindi . Yatağının üzerinde duran tokayı alıp saçlarını yukarıdan bağladığında hazırdı .Çantasını omzuna takıp teker teker indi merdivenleri .
Yağız yine o gösterişi arabasıyla okula giriş yapmıştı . Üzerinde ki bakışlardan her ne kadar rahatsız olsa da alışmıştı artık . Arabasından çıkıp kapıyı kapattı . Okulun bahçesinde gözlerini gezdirirken giriş kapısından hızlı adımlarla okul binasına yürüyen kıza kaydı bakışları . Sırtında ki çantanın bir kulpunu da eliyle tutmuş etrafına bakmadan yürüyordu .
Yağızın dudaklarına fark etmese de bir gülümseme konmuştu . Kız gözden kaybolunca Yağız da girişe doğru adımlamaya başladı .
Sınıfa girmeden kapıda arkadaşlarını gördüğünde selam verdi ve içeriye geçmek için yeltenmişti ki duyduğu konuşmalar onu olduğu yere sabitledi .
"Kazanırsam motorunu alırım . Sen kazanırsan da yeni aldığım ve oldukça pahalı olan oyun konsolu senindir "
"Anlaştık"
Yağız arkadaşlarına anlamaz ifadeyle baktı. İkisine birden dönüp sordu
"Neyin yarışı bu ?"
Gökalp ve Ersin bir süre bakıştıktan sonra Yağıza dönüp konuştular .
"Ya önemli bir şey değil aslında . Bugün ki yapılacak motor yarışının sonuçlarını tahmin etmeye çalışıyoruz "
"Ortaya koyduğunuz ödüller fazla değil mi bu yarış için ?"
"Az bile "
diyen Ersine bakıp neler çevirdiklerini düşündü Yağız . Her ne kadar arkadaşları olsalar da güvenmiyordu onlara . Ve bu yarış olayının altında da bir halt yattığına adı kadar emindi . Fakat şimdi bunları düşünemeyecek kadar doluydu kafası . İlk önce çantasında ki kitabı sahibine verecekti .
Arkadaşlarını yanından geçip gittiğin de sırasında oturan geçmiş zaman kızına baktı . Üzerinde ki bakışları umursamadan Hazalın yanına doğru gitti . Boş olan sıraya oturduğunda Hazalın bir şeyler aradığını fark etti .
Çantasında ki kitabı çıkartıp Hazalın önüne koyduğunda Hazal çantasıyla uğraşmayı bırakıp önüne koyulan kitaba baktı . Daha sonra bakışlarını yanında oturan şahesere çevirdi .
"Galiba bunu arıyordun "
Yağızın konuşması ile kitabı hızla alıp inceledi . Oysa ne çok üzülmüştü kitabın kaybolduğuna . Yüzünde peydahlanan gülümseme çoktan Yağızın da dudaklarına bulaşmıştı .
"Bütün gün bunu aramıştım nereden buldun ?"
"Arabamda düşürmüşsün "
Hazal bakışlarını kitaptan çekip Yağıza çevirdi . Bir bilse ona nasıl bir iyilik yaptığını .
"Çok teşekkür ederim " diyebilmişti sadece .
Yağızın cevabı ise gülümsemek olmuştu . Yağız bütün gece kafasını kurcalayan soruyu sormak için can atıyordu . Sonunda derin bir nefes verip sordu .
"Kitabın yazarı kim ? Yani ismi yazmıyordu "
Hazal bakışlarını defterde gezdirip buruk bir şekilde gülümsedi .
"İsimsiz bir yazar bu . Benimde pek bir fikrim yok "
"İlginç "
"Aynen "
Son sözler ile de konuşma tamamlanmıştı . Hazal o kitabı kendisinin yazdığını söylemek istememişti . Nedeni bilinmez bir şekilde saklamak istemişti .
Masalarına yaklaşan iki gence baktı . Bu çocuklar arka sıralarında oturuyordu ve anlaşılan Yağızın arkadaşlarıydı . Hazal tekrar önüne dönüp çantasından defterini çıkardı ve karıştırmaya başladı . Kendisine seslenilmesi ile başını gömdüğü defterden kaldırıp karşında ki sarışın gence baktı . Ne çok yakışıklı nede çirkin bir çocuktu . Oldukça sıradandı . Yaklaşık 1.80 boylarında hafif yapılı ve üzerinde ben pahalıyım diye duran ceketi ile fark yaratıyordu . Yalnız bilinmeyen bir şey vardı . Hazal fark yaratan bu özellikleri pek sevmiyordu .
Gökalp elini uzatıp Hazal'a bakarken nasıl bu iddiaya karıştığını hala anlayamıyordu . Ersinin gazıyla tamam demiş ama her an devam edip etmeme konusunda kararsızdı .
"Dün tanışamadık . Hoş geldin yeni kız "
Eli hala havadayken kız ilk önce elin sahibine daha sonra ise kendisine uzatılan ele baktı . Hazal gülümseyerek Gökalp'e çıkardı yeniden bakışlarını .
"Hoş buldum "
Gökalp havada kalan elini tutmayıp gülümseyerek hoş bulduğunu söyleyen kıza baktı . Bu hareketine gerçekten şaşırmıştı . Bu kızı tavlamak gerçekten zor olacaktı , ama imkansız değil diye geçirdi içinden . Daha önce uzattığı hiç bir eli geri çevrilmemişti . Bu ilkti .Ve devamı da olacaktı .
Ersin kızın elini uzatmadığı fark edip sinsice gülümsedi Gökalp'e . Daha sonra oda hoş geldin gibi bir şeyler söylemişti . İki genç adam da girdikleri iddiayı kaybetmemek için yeni kızla muhabbet etme çabasındayken Yağız bu durumu sadece izliyordu .
Karşısında bir dolap dönüyordu ve kendisi de tam merkezindeydi . Nedensiz bir şekilde huzursuz oluyordu bu gereksiz muhabbetten . Arkadaşları daha önce yeni gelen hiç kimseyle bu kadar ilgilenmemişti . İşte en çokta buydu kafasını karıştıran .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİ -HAZAL-TAMAMLANDI
General Fiction*** ...Kendi düşüncelerimle boğuşmaktan vazgeçip sesimin titremesine engel olamadan konuştum. " Yaklaşma" "Şşş..." Bu hareketi bile titrememe neden oldu. Sonra dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. " Bir daha ıssız sokaklara girme . Senin benden b...