Şimdi beni uçurumdan atsan , düşene kadar aklımda ki tek şey ; sırtıma değen ellerin olurdu .
Ahmet Telli
Genç adam başını masadan kaldırıp saate baktı . 00.56 yazısını görünce önünde ki defteri kapatıp ayağa kalktı . Yatağa girmeden önce masanın üzerinde ki resmi alıp fotoğraftaki kişiye baktı uzun uzun .
Geçmişin acısı ve çocukluğunun kapanmaz yaraları bir bir gün yüzüne çıkarken dolan gözlerini bu seferde gizledi. Duygularını kendisinden bile saklayan bir çocuk olmuştu .
Fotoğrafı yeniden aldığı yere bırakıp odasının çıkış kapısına doğru ilerledi. Merdivenden hızlı hızlı inip bodrum kata attı kendini . Bu kadar zenginlik ve şöhret içinde tek mutlu olduğu yer burasıydı .
Bodruma indiğinde önünde ki kum torbası karşılamıştı kendini . Ve bir çok spor aleti . Amcası kendisi için yaptırmıştı bu odayı . Bu zamana kadar amcasından tek isteği de bu olmuştu zaten . Üzerinde ki kazağı bir çırpıda çıkarıp duvarın dibine atmıştı . Elinde bandajın olup olmasına aldırmadan kum torbasına yumruklarını geçirmeye başlamıştı .
Daha 18 yaşında bir genç olmasına rağmen vücudu yaşının tam zıttıydı . Kendisiyle yaşıt olan arkadaşları yanındayken cılız oğlancıklara dönüşüyordu . Yüzünde ki sert ifade ise dayısından bulaşmış olmalıydı .
"Yağız " gelen sesle başını kendisine seslenen adama baktı genç. Amcası elleri cebinde yorgunluktan bitap düşmüş gözleri ve bunu kanıtlarcasına dağılan saçları ile kendisine yaklaştı .
"Uyumadın mı evlat ?"
Yağız önünde sallanıp duran kum torbasını tutup hareketsiz bıraktı . Önüne düşen saçlarını geriye atıp amcasına baktı
"Bende aynı şeyi sana soracaktım patron "
Yamuk bir gülüş sergiledi konuşurken . Amcası bir adım daha gelip elini Yağızın omzuna koydu. Kendisinden de iri olan vücuda baktı kısa bir süre . Ardından aynı Yağızın attığı gibi yamuk bir gülümseme gönderdi
"Olum kızları etkilemek için daha ne kadar kas yapacaksın ?"
Yağız başını iki yana sallayıp gülümsemesini genişletti. Tşörtünü attığı yere gidip duvarın dibine oturdu . Yerde ki tşörtü alıp omzuna atarken kendisine yaklaşan ayakları takip etti. Daha sonra yanına oturan amcasına baktı .
"Hala bir kız bulamadın mı Yağız efendi "
"Onu size sormak lazım Sayın Sarp Ateşdağlı "
Sarp bakışlarını Yağızdan çekip önünde ki duvara sabitledi . Düşünceleri her ne kadar geçmişe gitmek istemese de kalbi hep oradaydı . Yıllar ardındakileri düşünmeden akıp gitmişti. 38 yaşında hala hayattan bir haber olan adam yapmıştı kendini . Ne geçmişi unutabilmişti nede geleceğe yeni bir sayfa açabilmişti .
On yıl boyunca tek sığınağı tek uğraşı yanında ki bu genç adam olmuştu . Kardeşinin ve sevdiği kadının emanetiydi o . Gözü gibi bakmıştı Yağıza . Doğmamış çocuğu ilan etmişti . Onu en güzel okullarda okutup en güzel yerlere getirmeye gaye bilmişti .
Yanında oturan genç adama çevirdi yeniden bakışlarını . Oda kendisi gibi karşı duvara bakıp dalgınca bir şeyler düşünüyordu . Elini kaldırıp hafifçe omzuna vurdu Yağızın
"Hadi kalk yat artık saat 2 olmuş . Okulun var "
Yağız bezgince Sarpa baktı bir an . Daha sonra bakışlarını kaçırıp ayağa kalktı . Sarp onun için bu kadar uğraşırken kendisinin okuldan sıkılma gibi bir lüksü olamaz diye düşündü .
Ardından Sarpta ayağa kalkınca iki koca adam merdivenlerden çıkmaya başlamıştı bile . Salona geldiklerinde Sarp kendi odasına yönelecekken Yağızın sesiyle durdu .
"Yarın okul çıkışı onların mezarına gideceğim . Benimle gelir misin ?"
Sarp hala arkası dönük bir şekilde dururken gözlerini kapattı . 10 yıl boyunca neredeyse her hafta onların mezarına giderdi . Fakat bunu kendisinden başka kimse bilmezdi . Arkasını dönüp Yağıza baktığında onun meraklı ifadesini es geçti ve
"İyi geceler " diyebildi sadece. Sarp odasına giderken Yağız hala bu nazlı adamın peşinden bakıyordu . Biliyordu amcasınında onların mezarına gittiğini . Bir kaç defa gizli gizli takip etmişti . Ve her seferinde de Sarpı mezarların başında ağlarken bulmuştu .
On yıldır sadece o zaman görmüştü bu buz kralın ağladığını . Sarp odasına girdiğinde Yağız hala durduğu yerde sessizce dudaklarını kımıldatmıştı .
"Sana da iyi geceler Buz Kral "
****************
Sarp elinde tuttuğu resmi bilmem kaçıncı defa bakarken yeniden bıraktı çekmeceye . Kader ağlarını örmüş bu kocaman dünyada tek başına bırakmıştı kendini .
Çağrı ve Hazal öldükten sonra Annesi ve Babası da üç yıl arayla ölmüşlerdi . Şu lanet dünyada bir kendisi ve Yağız kalmıştı geriye .
Ve birde bu fotoğraf ...
Yedi yıl önce tesadüfen rastladığı bir haber kanalında iki saniyelik bir görüntü .Durmadan konuşan haber spikerinin arkasında beliren suret .
Kardeşi Çağrının resmi . Oradan geçerken kameraya yakalanmış bir görüntü . Belkide kardeşine benzeyen başka bir adam . Yinede bir umut demişti. Yaşamaya değer bir umut . Kardeşinin yaşadığını düşünüp İspanyaya kadar gitmişti .
O röportaj yapan kanala gitmiş görüntüleri almış ve çekildiği yere gitmişti . Çevresinde ki bütün kameralara baktırmış hatta hastanelere dahi sordurmuştu . İspanyanın da Türkiye'nin de altını üstüne getirmişti . Fakat elinde sadece mezar ve bu fotoğraf vardı .
Mezarları bile açtırmayı düşünmüştü fakat buna dayanamayacağı için yapamamıştı . Zaten açtırsa bile parçalanmış cesetlerden başka bir şey geçmeyecekti eline .
Sıkıntıyla ellerini yüzüne getirip yüzünü sıvazladı . Yıllardır yüreğinde taşıdığı bu yük gün geçtikçe daha da çekilmez oluyordu .
Yağız son model arabasıyla okula giriş yaparken çoğu gözler onu bulmuştu bile . Özellikle makyaj güzellerinin . Arabayı boş bir yere park edip arabadan heybetli vücudunu çıkardığın da şimdi bütün dikkatleri çekmişti işte .
Okulda ki herkes onu Ateşdağlı Holdingin ve bir çok şirketin varisi olarak tanıyordu . Bu bir yana dursun beyaz teni ve kara gözleriyle bir çok kadını baştan çıkaracak bir güzelliğe sahipti. Ama okulda ki arkadaşları bir elin parmağını geçmeyecek kadar azdı .
Yağız okul binasına giriş yaparken ardında bıraktığı gözlerinde farkındaydı . Koridorda yürürken ders zili duyulmuştu . Sonunda sınıfa girdiğinde pencere kenarından sondan ikinci sıraya geçip oturmadan önce en arkada yayılan arkadaşlarına kendine has bir selam verip geçti sırasına .
Arkadaşlarıyla bile çoğu şeyini paylaşmazdı . Okuldakilerin bildiği şeylerden fazlasını bilmiyorlardı . İçeriye hocanın ve yanında bir kızın gelmesiyle bütün sesler kesilmişti.
"Merhaba arkadaşlar . Yeni arkadaşınız Hazal "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİ -HAZAL-TAMAMLANDI
General Fiction*** ...Kendi düşüncelerimle boğuşmaktan vazgeçip sesimin titremesine engel olamadan konuştum. " Yaklaşma" "Şşş..." Bu hareketi bile titrememe neden oldu. Sonra dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. " Bir daha ıssız sokaklara girme . Senin benden b...