İnsan , evrende gövdesi kadar değil , yüreği kadar yer kaplar .💮
Yaşar Kemal
Aşkın tanımını yap deselerdi tek kelimeyle "O" derdim. O, aşkın ete ve kemiğe bürünmüş bir hali. Sevmeler en çok ona yaraşır . Bazen kalbimi yerle bir edip gerisinde enkaz bıraksa da toparlamasının da iyi bilen birisiydi.
Aşk , içimde ki ailemden geriye kalan yangını dindirmeye yetmemişti . Yetmiyordu...
Her gün daha da alevlenip etrafımdakileri yakacak dereceye geliyordu . Bir kardeşim olduğunu biliyordum ama nerede ve nasıl olduğunu bilmiyordum . Acaba bana benziyor muydu ? Yada hala hayatta mıydı ? İçimde bir yerlerde canımdan , kanımdan birisinin varlığı beni daha da yaşamaya bağlıyordu .
"Yine daldın gittin ?"
Karşımda çekirdek çitleyen kadere baktım . Bacak bacak üzerine atıp koltukta iyice yayılmıştı . Kucağına koyduğu kaseden bir tanede daha çekirdek alıp dişlerinin arasına götürürken yeniden konuştu
"Yalnız koltukta baya rahatmış . Enişte biliyor bu işi"
"Dökmeden yesene kızım şunu "
Kader elini yeniden çekirdek kasesine attığında etrafa çekirdekler saçıldı .
"Tadı öyle çıkıyor ama "
Diyerek gülümsedi. Başımı iki yana sallayıp
"Senden adam olmaz "
diyerek ayağa kalktım .
"Ben zaten kadınım "
gibisinden bir cümle kurunca yüzüne bakmadan konuştum
"O iğrenç şakanı da al evimden toz ol Kader "
Kader koltuğa yayıla bildiği kadar yayılarak
"Vayy evim demek . Hani sen 'Bir daha onunla aynı havayı bile solumam ' diyordun , n'oldu da fikrin değişti ?"
Kapıya doğru yaklaşıp sonuna kadar açtım ve kadere gözlerimi devirdim
"Hala burada mısın ?"
"Aman be gidiyorum . "
Yanaklarımı sulu sulu öperek kapıdan hızlıca çıktı . Tabi biliyor başına gelecekleri .
"Enişteye selam !" derken kapıyı suratına kapatmam bir oldu . Sabahtan beri dedikodu diye yanıp tutuşuyordu .
Çağrı hala ortalarda yoktu. Sabah işlerim var diyerek çıkıp gitmişti . Şu son zamanlarda gizli gizli işler çevirip duruyordu .Duvarda asılı olan saate kaydı gözlerim .İkindin olacaktı neredeyse . Umarım Yağızı almayı unutmamıştır .
Ben daha özgür ruhlu bir insandım. Bir anda sekiz çocuklu ev hanımları gibi oldum . Telefonun sesiyle elimi cebime attım . Ekranda Çağrının ismini görünce derin bir oh çektim. Ortalardan kaybolunca yeniden çekip gitti gibi hissediyordum ve bütün mevsimler ölüyordu . Telefonu kulağıma yerleştirip onun konuşmasına izin vermeden ben konuştum
"Neredesin sen Çağrı ! Sabahtan beri hiç haberde vermiyorsun ? Yağızı aldın mı ? Sakın unuttum deme ..."
"Hanım efendi bir dinler misiniz ? "
Telefonda ki yabancı sesle bir an susup kaldım
"Telefonu ormanlık bir alanda buldum . Ve kaza yapmış ........ plakalı bir araç var "
Göğüs kafesimde ki baskıyla kulaklarım bir anda sağır oldu sanki. Karşıda ki adam konuşuyor ama duymuyordum. Söylediği plaka Çağrının arabasının plakasıydı . Elimi boğazıma götürüp oluşan düğümü göndermeye çalıştım ama olmuyordu . O sırada telefonda ki adamın sesi yeniden kulaklarıma hücum etti .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PORTAKAL ÇİÇEĞİ -HAZAL-TAMAMLANDI
General Fiction*** ...Kendi düşüncelerimle boğuşmaktan vazgeçip sesimin titremesine engel olamadan konuştum. " Yaklaşma" "Şşş..." Bu hareketi bile titrememe neden oldu. Sonra dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. " Bir daha ıssız sokaklara girme . Senin benden b...