"Ah, merhaba Burcu." dedi Sıla ve hızla ayağa kalktı. Bu gün daha sade ve spor tarzda giyinmişti. Bazen nerede ne giyinileceğini az da olsa biliyordu demek ki.
"Merhaba." dedi Burcu, bu kadını sevmiyordu. Bu kadının kendi evinde kendi salonunda ne işi vardı? Mert'in şu an evde olup olmadığını da bilmiyordu üstelik. Bir huzursuzluk içini sardı.
"Annecim!" diye bağıran Mira hızla Burcu'ya koştu ve kollarını Burcu'ya sımsıkı sardı. Annesi ile son zamanlarda hiç vakit geçirmemişti, onu özlemişti bu yüzden.
Genç kadın, Mira'yı havaya kaldırdı ve onun yanaklarına birkaç tane sulu öpücük bıraktı. Mira nasıl benimsemişse onu, Burcu'da geçen zamanda onu bir o kadar benimsemiş ve sevmişti.
Burcu, onları izleyen Sıla'yı umursamadan bakıcı kıza döndü ve "Mira 'yı hazırlar mısın, birazdan psikoloğun yanına gideceğiz." dediğinde, bakıcı genç kız Mira' ya elini uzattı. Mira hiç itiraz etmeden bakıcı ablasıyla birlikte hazırlanmak üzere salondan ayrıldı.
Genç kadın salonun ortasına doğru ilerledi ve tam Sıla'nın karşısında oturdu. Sahte bir gülümsemeyi yüzüne yerleştirdi ve "Hoş geldiniz Sıla Hanım." dedi. Aklına yapmış olduğu telefon konuşması geldiğinde içinde bir öğürme isteği oluştu. Bu kadar ucuz düşünce yapısına sahip kadınlardan hiç hoşlanmıyordu.
Sıla, Burcu'nun aksine gerçekten tebessüm ederek Burcu'ya baktı ve "Teşekkür ederim Burcu." dedi. Kendisi ondan birkaç yaş küçük olmalıydı ancak her nedense Burcu'ya 'hanım' kelimesini kullanmayı pek istemiyordu. Abla gibi bir tabir kullanmak ise zaten onun tarzı değildi. "Hanıma gerek yok Burcu, Sıla yeterli." dediğinde, Burcu'nun yüzünde ki sahte tebessümü de yok oldu. Bu tarz kelimeler kendisine göre ortaya bir mesafe koyan kelimelerdi ve bu mesafeyi ortadan kaldırmak istemiyordu. Sıla'ya göre gerek olup olmaması aslında pek umrunda da değildi.
" Mira 'yı buraya geldiğinden beri görme fırsatım olmamıştı. Onu görmek ve görmüşken de biraz vakit geçirmek istedim. Geldiğimde annen buradaydı ama az önce çıktı." dedi Sıla ve kendisine ikram edilen içecekten bir yudum alarak devam etti. "Annen gerçekten muhteşem bir kadın."
Burcu, Sıla'nın son söylediğini es geçerek "İyi yapmışsınız, Mira öz kuzeniniz neticede. Hem oldukça mutlu ve iyi görünüyordu." dedi. Mert'te onun öz kuzeniydi. Tamam, belki bu çok yasak bir durum değildi ama düşündüğünde ve irdelediğinde aralarında kan bağı bulunan, akraba iki insanın arasında bu şekilde şeylerin geçmesi kendisine pek de doğru gelmiyordu.
Sıla ve Mert, bu ikiliye dair hiçbir şey kendisine doğru gelmiyordu aslında.
"Saçmalama Burcu." dedi iç sesi. "Biliyorsun, bu seni ilgilendirmez."
"Mert 'in nerede olduğunu biliyor musun bu arada?" diye sordu Sıla. Evet, Mira' yı görmeyi istiyordu, buraya gelme sebeplerinden biri oydu fakat asıl sebep Mert'e bir türlü ulaşamamasıydı.
Burcu aldığı soruyla yüzünü ekşitmemek için kendine çok zor engel oldu.
" Dün akşam neden bir anda çıkıp gittin?" diye aniden sorunca, Burcu aldığı nefes boğazında kalmış gibi hissetti. Dün gece, Sıla da o mekandaydı ve olanları görmüş, onlarları duymuştu. Bu gerçek genç kadının bedeninin bir anda kasılmasına neden olurken, ne cevap verebileceğini hiç bilmiyordu.
" Mert'te senin peşinden geldi." dedi Sıla. Amacı Burcu'nun ne sebeple birden çıkıp gittiği ya da iyi mi yoksa kötü mü olduğunu öğrenmek değil, onun amacı yalnızca ve sadece Mert'ti. "Sonra geri gelmedi. Beni orada bırakıp yok oldu. Üstelik sabahtan beri belki yüz defa aradım ancak telefonlarıma cevap vermiyor." dediğinde gerçekten üzgün görünüyordu. Mert'in kendisini orada öylece bırakmış olması onu gerçek anlamda yıkmıştı.
"Mert Bey benim peşimden gelmedi, ben onu hiç görmedim." dediğinde, yalanının anlaşılmaması için bakışlarını kaçırdı. Sıla'nın amacını gerçek anlamda kestiremiyordu. Kendisinden ne isteyecekti, dün gece yalnız kaldığı için onu teselli etmesini mi? Karşısında Mert'in yattığı, birlikte olduğu bir kadının olması dahi onu bu denli rahatsız ederken, daha ilerisini yaşamak istemiyordu.
"Belki bunları sana anlatmak çok saçma Burcu, Mert'i henüz birkaç haftadır tanıyorsun sonuçta. Ama gerçek anlamda Mert son zamanlarda özellikle çok tuhaf ve dengesiz davranıyor. Bana pazar sabahı kahvaltıya geleceğine dair söz verdi. Onun için onlarca hazırlık yaptım." dediğinde Burcu yüzünü buruşturdu. Onlarca hazırlıktan kastı kendini Mert'e sunmak için hazırlamasıydı galiba. Sıla'nın inebileceği çok ufak bir detay bile kusmasına neden olabilirdi. İçinde olduğu duruma lanetler okudu. Karşısında ki arsız kadını susturmak istiyordu. "Ama o gelmedi." dediğinde, genç kadının tüm düşünce dünyası bir anda alaşağı oldu. Öfkesi bir balon misali patladı.
"Gelmedi mi?" diye sordu, şaşkınlığını gizlemedi.
"Evet, gelmedi." dedi Sıla, sesi ağlamaklıydı. "Söz vermişti ama gelmedi. Üstelik haber bile vermedi gelemeyeceğim diye ya da sonrasında hiçbir neden belirtmedi. Ben saatlerce onu bekledim." dediğinde, genç kadının içinde ki Burcu ayağa kalkıp küçük çocuklar gibi hoplayıp zıplamaya başladı. Havaya yumruklar atıyor, deli gibi sevinç nidaları atıyordu. Mert onunla bırak birlikte olmayı, yanına gitmemişti bile." Kendini boşuna o kadar harap ettin aptal !" diye azar verdi iç sesi ona.
Mert değişmemişti.
Bir kadınla birlikte olduktan sadece birkaç saat sonra, henüz o kadının kokusu bile üzerindeyken onun evine gelip, onun gözlerine çekinmeden bakacak kadar şerefsiz bir adama dönüşmemişti.
" Daha sonra kavga ettik gibi bir şey oldu. Ben de kahvaltı olayını telafi etmesi için akşam beni o mekana götürmesini istedim. Kabul etti. Benimle birlikteydi ama sonra beni orada öylece bırakıp bir anda kalkıp gitti. Ne olduğunu anlamadım bile."
Burcu dudaklarını büktü. O iyi bir oyuncu değildi. Şu an içi içine sığmazken üzgün taklidi yapmak onun çok zor oluyordu. İçinde eğlenen o kibirli ve bencil kadın yanlış yapıyor, saçma davranıyordu fakat elinde değildi. Gerçekten değildi." Dediğin gibi Sıla, Mert Bey 'i henüz birkaç haftadır tanıyorum ve hakkında hçbir şey bilmediğim biri hakkında sana yardımcı olabilecek nasıl bir yorum yapabilirim ki?"
"Haklısın." derken Sıla, sesi oldukça kasvetliydi. Mert ile çok yakın bir kuzen ilişkileri olmamıştı. Aslına bakılırsa Sıla onu hiç bir kuzen olarak görmemişti. Çocukluğundan beri gelen bir Mert takıntısı vardı yalnızca. O, Mert'e hayranlık duyuyordu. "Ben kalkayım artık, her şey için teşekkürler." dedi Sıla ve ayaklandı. Burcu onu bizzat yolcu ettikten sonra salona geri döndü. İçinden kopan bir kahkaha tüm salonu ve hatta tüm evi inletti. Son birkaç gün boyunca onu ele geçiren ruh hali ve şimdiki hali arasında uçurum kadar büyük bir fark vardı. Verdiği tepkiye karşın o da şaşkındı. Ve hemen ardından salonda ki ev telefonunu aldı. Mira ile kliniğe Mert ile birlikte gitmeliydiler. Mert'i araması gerekiyordu ancak az önce Sıla, Mert 'e ulaşamadığını söylemişti. Kendisi bir yolunu bulup ona ulaşabilir miydi?
Mert' in telefon numarasını ezbere çevirdi ve telefon kısa bir çalıştan hemen sonra açıldı. "Efendim." derken o erkeksi ses, Burcu sessizce yutkundu.
"Bu gün Mira'nın randevusu vardı, ben onun için aramıştım."
İnstagram > bb_batur
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Affeder mi?
Romance~ Aşk, masumiyetini kirleten kan lekesini affetmedi. ~ Her yer kapkaranlık olduğunda hesaplamayı beceremediğim bir süre boyunca karanlıkta tutsak kaldım. Zifiri bir karanlığın hapsinde belki günlerce ve hatta belki de haftalarca kaldım. Sağ mıydım...