Beş gün sonra yeni bölüm. :) Çünkü hem yorum sınırı geçilmiş, hem de bu gün başım çok kötüydü. ( Burcu gibi benim de migrenim var. 😂😂) Sizden gelecek morale ihtiyacım var yani.Yakın zamanda Üç Saniye değişen ismiyle YEİS 'e yeni bölüm gelecek. Varsa ortak okur tepkileri alalım. (:
Bölümün vote sınırı 200, yorum sınırı 150
Hikayeyi beğendiyseniz ve devam etmesini istiyorsanız lütfen altta ki boş yıldızı doldurun. :)
Bu adam kimdi?
Kerem, Burcu'dan ayrıldı ve Burcu'yu baştan aşağı tekrar süzdükten sonra ona yeniden gülümseyip yeniden sarıldı. O gün kendisine dönmesini söylediğinde bunu asla kabul etmezdi fakat Hakan amcası ile konuşup, o da dönmesini istediğinde mecburen Türkiye'ye dönmüştü. Olanları Hakan Demir sayesinde biliyordu, Burcu'yu günlerdir çok merak etmişti.
Kerem, Burcu'dan ayrıldı, Hakan'ın elini öptü ve hemen ardından bakışları Mira'ya döndü. Minik kızın oldukça çekingen bir havası vardı. Kafası sarılı olmakla birlikte, bedeninin diğer kısımlarında herhangi bir şey yoktu. Kerem ona yaklaştı ve oldukça ciddi bir ifadeyle elini küçük kıza uzattı.
"Merhaba Mira Hanım." dediğinde, Mira yine çekingen bir şekilde elini uzattı ve hafifçe sıktı. Kerem, Burcu ve Hakan'ı göstererek "Günlerdir durmadan sizden bahsediyorlardı, sizi çok merak ettim." dediğinde Mira, Burcu 'nun elini tuttu ve onun kolunun arkasına sığındı.
Burcu, küçük kızı kucağına aldı hemen. "Kerem, utandırmasana." diye kızdı yapmacık bir tavırla.
Mert ise bir kulağıyla kendisine bir şeyler anlatan pilotu dinliyor, diğer kulağıyla da o adamın konuştuklarını duymaya çalışıyordu.
Mira, Burcu'ya biraz daha sokuldu ve "Kim o anne?" diye sordu. Kerem, olup biteni biliyordu ancak şahit olmak farklı bir durumdu. Mira, her hareketiyle annesinden şevkat dilenen bir yavru gibi Burcu'ya sokuluyordu. Üstelik ona 'anne' demesi bildiği bir durum olmasına rağmen tuhaf hissettiriyordu.
Kerem her zaman Burcu'ya anne diye hitap eden kızın kendi kızı olacağı hayalini kurmuştu. Şimdiyse beş yaşlarında bir kız çocuğu ona bu şekilde hitap ediyordu.
Kerem, başını iki yana salladı. Bu düşündüğü çok saçmaydı. Fazlasıyla saçmaydı hem de. Mira yardıma muhtaç, hasta bir çocuktu yalnızca. Zihni sanki Mira onun öz kızıymış gibi saçma bir tepki vermişti aniden.
Pilot ile konuşmasının bitmesiyle birlikte Mert'te dörtlüye doğru birkaç adım yaklaştı ve Kerem'in kendisini fark etmesini sağladı. Kerem, kendisine doğru gelen adamı fark etmesiyle birlikte, bakışlarını ona çevirdi ve fark ettirmeden onu baştan aşağıya süzdü. Olayları ilk dinlediğinde kızın abisinin, kızdan en fazla üç beş yaş büyük bir çocuk olduğunu düşünmüştü. Ancak öyle değildi. Arama motoruna Mert Karan ismini yazdığında dahi yüzlerce yazı ve haber dökülmüştü önüne. Mert Karan özel hayatıyla pek göz önünde bulunmasa da zenginliği ve başarısı ise pek çok defa magazin sayfalarını süslemişti. Son bir haftanın ise en büyük başlıkları o ve ailesi için atılıyordu. Boy boy fotoğrafları her yerde karşısına çıkıyordu, fotoğraflarda gördüğü kadarıyla oldukça karizmatik ve yakışlı bir adamla karşılacağını biliyordu ancak bir kez daha baştan aşağıya süzdüğünde bu kadarını da beklememişti doğrusu .
"Oğlum, bu Kerem. Çok yakın bir aile dostumuzun oğlu. Ne kadar gerek olmadığını söylesem de bizi karşılamaya gelmiş." dediğinde Hakan, Mert ona elini uzattı. Bu adamı şimdi hatırlamıştı. Burcu 'nun anlattığı kadarıyla Kerem, aile dostları doktor Engin' in oğluydu. Ancak daha önce hiç yüz yüze gelmemişlerdi. Her ne kadar aile dostlarının oğlu olsa da bu adamdan pek hoşlanmamıştı, Burcu'ya bakarken gözlerinde çok farklı bir ifade olduğunu net bir biçimde fark etmişti. Onu ilk gördüğünde Burcu için özel biri olabileceği ihtimali bu yüzden bir anda zihnine sızmış ve bu ihtimal karşısında genç adamın içinden bir damar kopmuştu sanki. Bu olabilecek bir şeydi, neticede o yirmi dört yaşında, her bakımdan muhteşem bir kadındı. Ancak her nedense karşı karşıya geldiklerinden beri bu olasılık aklının ucundan bile geçmemişti hiç . Eğer böyle bir şeyle karşılaşırsa artık ne tür bir tepki verebileceğini pek kestiremiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Affeder mi?
Romance~ Aşk, masumiyetini kirleten kan lekesini affetmedi. ~ Her yer kapkaranlık olduğunda hesaplamayı beceremediğim bir süre boyunca karanlıkta tutsak kaldım. Zifiri bir karanlığın hapsinde belki günlerce ve hatta belki de haftalarca kaldım. Sağ mıydım...