Burcu dehşet dolu bir yüz ifadesiyle Mert 'e baktı.
"Bu nasıl olur?" diye sordu. "Ceyda Korkmaz beni neden öldürmek ister ki?" dediğinde gözleri dolmuştu.
Ayağa kalktı. Ellerini saçlarının arasına daldırdı. Bunu bir de soruyor muydu?
Mert' in yüzüne baktı, bir damla kayıp düştü. Aklına, haftalarca psikiyatri kliniğinde yatmasına sebep olan o kanlı sahneler geldiğinde" Bunu bir de soruyorum değil mi? " dedi." Kız kardeşinin ölümüne bir şekilde sebep oldum. " dediğinde, sanki yüzünde ki tüm kan çekilmiş gibiydi.
Mert ayaklandı. Genç kadının kollarından tutup, onu sarstı." Kendine gel Burcu. " dedi. Sanki büyülenmişti kadın, bir anda bambaşka birine dönüşmüştü.
" Kendimdeyim Mert. " dedi, pürüzlü bir sesle." Biz bir insanın ölümüne neden olduk. Şu an hiçbir şey olmamış gibi yaşıyoruz. " dediğinde Mert onu bir kez daha sarstı.
"Kendine gel artık. O kadın seni öldürmek için bizi, Mira'da dahil hepimizi kurşunla taradı. Kadını kendince haklı çıkartmak için mi uğraşıyorsun?" dediğinde, Burcu genç adamın elleri arasından kurtuldu. Birkaç damla daha kayıp boşluğa düştü. İnsan geçmişi yok edemezdi, geçmiş bir insanın gölgesi gibiydi. Ne yok etmek ne de silmek kesinlikle mümkün değildi.
" Hande yapacağı şeyi bana söylemişti. " dedi Burcu, bakışlarını yeniden Mert'in gözlerine çevirdi. Aralarında bir adımlık bir mesafe vardı. Genç kadın o mesafeyi biraz daha açtı. "İntihar edeceğini bir tek bana söylemişti. Psikolojisi iyi değildi, benim ona engel olmam mümkündü. Fakat ben ona böyle bir şeyi yapmasının umrumda bile olmadığını tam tersi bizi rahat bırakacağı için mutlu bile olabileceğimi söyledim." dediğinde, sanki boğazı kanla doldu.
Kanın metalik tadını tüm benliğiyle hissetti.
Bakışlarını Mert 'ten koparttı, yere baktı." Doğum gününde öldü ve tam ayaklarımın önünde parçalandı. " dedi bitik bir sesle.
" Ayaklarının önünde parçalandı. " diye tekrar etti iç sesi.
Ayaklarının önünde parçalandı.
Genç kadın yere çöktü. Göz yaşları hızlandı. Bu anılarını zihninden silmesi mümkün değildi. Evet, eline bir silah alıp, bir insanın bile isteye katili olmamıştı fakat yaptığı şeyi bundan çokta farklı bulmuyordu. Bir insan ölmüştü. Vicdanın sesini susturmak kesinlikle mümkün değildi.
Geçmiş beyninin içine kazınmıştı sanki. Aklının içinde susması mümkün olmayan bir çığlık vardı.
Mert 'te yere çöktü. Burcu' nun saçlarının arasına ellerini daldırdı ve onu çekip, başını göğsüne yasladı.
Onun ağlamasından nefret ediyordu.
"Burcu, Hande hastaydı." dedi. İçten içe bir suçluluk hissediyordu Mert Karan da lakin bunu şimdiye kadar hiç dile getirmemişti ya da hissettiği suçluluk genç kadının ki kadar ağır değildi. Belki de Burcu ile yaklaşımları çok farklıydı. "Üstelik biz yeterince kötü bedeller ödedik. Hayatımızdan öyle birinin geçmesi bile bizden çok şey çaldı. Biz birbirimizden vazgeçtik. Daha ne kadar ağır bir bedel ödememiz gerek?" dediğinde Burcu onun kolları arasından çıkıp, geri çekildi.
"Mert bir insan öldü." dedi Burcu . "Ne bedeli böyle ağır bir gerçeği telafi edebilir ki?" dediğinde, hem açlıktan hem de yaşadığı yoğun acıdan başı dönüyordu.
Zihni sussun istiyordu. Zihni felç olsun istiyordu. Artık düşünme yetisini kaybetmek istiyordu çünkü dayanamıyordu.
"Ablası uzun bir süre psikolojik tedavi görmüş. Birkaç ay önce yeniden yatmış. Çok kısa bir süre önce klinikten ayrılmış. Belirli bir adresi bile yok." dedi Mert Karan. "Ceyda Korkmaz hasta, tıpkı kız kardeşi Hande gibi. Hande aylarca ortalıkta hamileyim diye dolaşmıştı, aylarca bebeğim diye karnına yerleştirdiği küçük bir yastığı sevmişti." dedi Mert ve kelimelerini teker teker bastırarak devam etti. "Burcu sen ne istiyorsun, şimdi o hasta ablasının seni öldürmesini mi?"
Genç kadın bir an öylece kaldı. Kelimelerini yeniden bulduğunda "Belki de, evet." diyerek Mert'in gözlerinin kocaman açılmasına sebep oldu.
"Evet, öyle mi?" diye sordu Mert, duyduğuna hâlâ inanamıyordu. Uğruna ölümün önüne atladığı kadın nasıl böyle bir şey söyleyebiliyordu?
"Vicdanımın sesi belki de ancak böyle susabilir." dediğinde, gözlerinde oluşan o ifade Mert 'in korkmasın sebep oldu.
"Sana bir zarar verirse onu öldürürüm." dedi Mert kısa ve net bir biçimde. "Belki de ilk kurşun seni hedef almıştı fakat niyeti aslında ikimizi de öldürmekti. İnan bir manyağın bana yapabilecekleri umrumda değil. Ama sana bir şey olursa ortalığı birbirine katarım Burcu. Benimle birlikte hareket etmeye mecbursun." dediğinde Burcu 'nun yapmacık bir biçimde dudakları gerildi.
Mert ona şaşkınlıkla baktı. Cidden içinde bulundukları bu durum ona komik falan mı geliyordu?
" Bu öğrenilecek Mert. Ne polis ne de ailem bu işin peşini bırakmayacak. " dedi genç kadın. Hayatı hatalarla dolmuştu. Hande'nin öldüğünü, Burcu 'nun buna şahit olduğunu onlarda biliyorlardı fakat olayların iç yüzünden herkes gibi onların da biraz bile haberi yoktu. Onlara yalan söylemişti Burcu , gerçekleri anlatmamıştı. Mert' i tanımıyormuş gibi yapmıştı, onlara bu şekilde yine yalan söylemişti. Bir şeyleri yok sayarsa yok olur zannetmişti fakat geçmiş işte böyle ayaklarına dolanmıştı. "Babam bize belli etmiyor ama biliyorum ki sabahlara kadar uyuyamıyor. Her gün defalarca kez yeni bir şey var mı diye orayı burayı arıyor. Eninde sonunda bunu yapanın o kadın olduğu anlaşılacak. Her şey ortaya çıkacak Mert." dedi Burcu yıkık dökük bir sesle.
Sanki boğazına bir ip bağlanmıştı. Nefesini yavaş yavaş kaybediyordu.
" Belki de sona geldik. "
Ve bir anda kapı gürültüyle açıldı. Gelen Mira 'ydı.
" Anne! " diye bağıran Mira koşarak yere çökmüş kadının üzerine atıldı.
Burcu ona sarılan küçük kıza şaşkınlıkla baktı. Şu an bu halini biraz olsun sorgulaması gerekmez miydi?
Sorgulamıyordu. Mira annesini koşulsuz bir biçimde çok seviyordu.
Ve genç kadın da her geçen gün ona biraz daha çok bağlanıyordu.
"Anne ben çok kötü rüyalar gördüm. Çok korktum. " dediğinde Burcu da ona sarıldı. "Geçti." dedi titrek bir sesle. "Geçti Mira, ben yanındayım." dediğinde, şimdi annesinin de ona böyle sarılıp, "Geçti." demesini ve onu buna inandırmasını istiyordu.
Mert önce Mira 'ya sonra ise Burcu' nun tam gözlerinin içine baktı.
"Belki de her şey asıl şimdi başlıyor."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Affeder mi?
Romance~ Aşk, masumiyetini kirleten kan lekesini affetmedi. ~ Her yer kapkaranlık olduğunda hesaplamayı beceremediğim bir süre boyunca karanlıkta tutsak kaldım. Zifiri bir karanlığın hapsinde belki günlerce ve hatta belki de haftalarca kaldım. Sağ mıydım...