Özel Bölüm

11.5K 766 101
                                    




Özel Bölüm - Part 1

Yılbaşı için yazdığım özel bölüm, geç oldu biraz ama. İkinci partı da olacak. Burcu ve Mert ' e dair bu tarz sahneleri yazmaya hiç alışkın olmadığımdan bünyem daha fazlasını getirmeyi reddetti malaesef. Şaka bir yana, sınavlar bu gün bitti. Çok yorgunum.

Ve lütfen yorum bırakın, rica ediyorum. Yorum... yorum... yorum... ☺

Yılbaşı. Evet, bu gün yılbaşıydı.

Ankara Saraç Üniversitesi Kampüsü bu gece dev bir kutlamaya ev sahipliği yapıyordu.

Müzik insanın kulaklarını sağır edecek kadar yüksek çıkıyordu kaynağından. Kulaklarımdan sızan notalar beynimde güçlü bir biçimde yankı yapıyordu. Hava belki aşırı soğuk değildi ama sıcak olduğu da söylenemezdi . Ya da bana göre sıcak olduğu söylenemezdi. Ankara'da kışlar bir hayli soğuk geçiyordu. Diğer günleri ele aldığımızda belki Ankara için pekte soğuk olmayan güzel bir kış gecesiydi.

Her yerde kar tanecikleri vardı ancak bunlar gerçek kar  değildi. Yapay kar taneleri kampüsün her tarafına saçılmıştı ve her yer çeşitli aksesuarlar ile süslenmişti. Kampüsün ortasına kurulan sahneye yakın bir yerde oturuyorduk. Sahneden ünlü sanatçılar ve ünlü gruplar geçiyordu sürekli. Genelde hareketli ve eğlenceli müzikler çalsa da araya romantik parçalarında karıştığı, tüm çiftlerin oldukça romantik anlar yaşadığı da oluyordu. Ancak bu bizim için geçerli değildi.

Göğsüne yaslandığım adama biraz daha sokuldum. Üzerimde kısa bir kot şort, ince bir tişört ve beni asla ısıtamayan ceketten başka bir şey yoktu. Ve İstanbul 'da doğup büyümüş biri olarak şu an gerçekten üşüyordum. Mert' in sıcaklığı uykumu getirse de bana iyi geliyordu.

Kafamı hafif çevirip ona baktım. Bir elini bana dolamıştı ve diğer elinde alkollü içecek tutuyordu. Etrafa o kadar boş gözlerle bakıyordu ki, bir an onu buraya zorla getirdiğim için pişman olduğumu hissettim.

Bu bizim ilişkimizde ilk yılbaşı gecesiydi.

O, böyle bir ilki romantik ya da özel bulmuyordu anladığım kadarıyla. Bana, beni bir yerlere götürmek için bir teklif sunmamıştı. Tamam, ben de çok aşırı romantik bir şey talep etmiyordum ancak en azından yeni yıla birlikte girmek gibi bir isteğim vardı.

Belki de yeni yıla nasıl girersen öyle geçer efsanesine inanıyordum.

Saraç Üniversitesi, öğrencilerinin eğlenmesi için kampüste bir yılbaşı programı hazırlamıştı ve elbette tüm öğrenciler davetliydi. İkimiz aynı üniversitede, farklı bölümlerde okuyoruz. Sevgili Mert Karan'dan bir ses seda çıkmadığı için düzenlenen bu programa, sırf yeni yıla birlikte girelim diye, oldukça hevesliymiş taklidi yapmış ve onu buraya getirmeyi başarmıştım. Ancak şimdi ben de sıkılıyordum.

Hele de Mert bu kadar bomboş etrafı süzerken ve birlikte oturduğumuz arkadaşlarımızın muhabbetinden dahi bu kadar kopukken cidden kendimi sıkıntıdan patlayacakmış gibi hissediyordum.

Oysa her çift için bu tarz günlerin az da olsa bir anlamı olurdu değil mi?

"Karan," dedim yaslandığım adama dönerek. Ona bu şekilde hitap etmeyi seviyordum. Nedenini bilmiyorum fakat ona isminden daha çok soy ismi ile hitap ediyor ve bunu seviyordum. " Biz de mi dans etsek biraz, belki biraz olsun eğleniriz?" dediğimde, elinde tuttuğu bardağı kenara bıraktı.

"Etrafına bak Burcu." dediğinde, gerçekten bunu ciddiye alıp etrafıma baktım. Müziğin sesi elbette hâlâ çok yüksekti ama daha ağır bir parça çaldığından en azından birbirimizin sesini zor olsa da duyabiliyorduk. "Yüzlerce kişi aynı anda göz zevkimi bozacak kadar alakasız ve saçma bir biçimde tepiniyor. Onların arasına karıştığımızda eğleneceğimizi düşünüyor musun sen gerçekten?" dediğinde istemsizce gözlerimi devirdim.

Mert Karan ve onun muhteşem prensipleri.

"Sen çok zor bir adamsın."  dedim. Bakışlarımı onun gözlerinden ayırdım, başımı onun kalbinin tam üzerine koydum. Ona sol tarafından sarılmayı seviyordum. Kalp atışlarını dinlemek güzeldi. Kalbinin sesini, tam şu anda bile, çalan müzik sesi kulakları sağır edecek kadar yüksek çıksa da duyabiliyordum. Ve ritmi tüm şarkılardan  daha güzeldi.

"Ama sen bu zor adama çok aşıksın." dedi, sımsıcak nefesini saçlarımda hissettim. Söylediği fazlasıyla doğruydu. Ancak doğru olmasına rağmen onun suratına bakıp "Bay Ego!" diye bağırma isteğim oluştu .

Bana doladığı elini, belimden saçlarıma çıkarttı. Baş parmağını yanağıma bastırdı ve hafif bir şekilde yanağımı okşamaya başladı.

"Beni bu saçma yere senden başka kimse getiremezdi, biliyorsun değil mi?" dediğinde tebessüm ettim. Bunu yaptığım için çok pişman olduğumu söylemek istedim ancak o esnada Karan'ın kalp ritimlerine daldığımdan, keyfimi bozmadım. "Ve şu an en az benim kadar canın sıkılıyor ama bozuntuya vermemeye çalışıyorsun güzelim." dediğinde kıkırdadım. Evet, bu adamın zihnimi okuma gibi bir yeteneği vardı. Aklımdan geçen her şeyi görüyordu sanki.

"Çok mu sıkıldın?" diye sordum sanki hiç anlamamış gibi." Bilseydim cidden getirmezdim seni. Şu durgunluğun  benim de enerjimi emdi Karan." dediğimde gözleri kısıldı, başı hafifçe yukarı kalktı ve bir kahakaha notaların arasına karıştı. Bakışları yeniden bana döndüğünde " Buradan hiç zevk almadığını ve benden daha çok sıkıldığını anlayabiliyorum Burcu. " dedi. Az önce kenara bıraktığı bardağı aldı ve dudaklarına götürdü.

"Onu diyorum işte, senin bu tavrın benim de tüm isteğimi yok etti." dediğimde, beni kendinden ayırdı ve doğrulmamı sağladı. Üşüdüğünden dolayı kızarmış ellerimi ısıtmak için avuçlarının arasına aldı. Bana dikkatle baktı. Bakışları sonu olmayan bir girdapı anımsatıyordu." Yeni yıla nasıl girersen öyle geçer efsanesine inanır mısın?" dediğinde, cevabım belliydi ancak Mert böyle bir düşünceyle yüksek ihtimal dalga geçecekti. Buna rağmen başımı olumlu anlamda salladım. Yalan söylediğimde bunu anlayacaktı zaten.

"O halde seni buradan götürmek istiyorum." dedi. Kahverengi gözlerinde yanan ışığı görebiliyordum. "Güven bana, buradan daha iyi bir planım var."

Aşk Affeder mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin