Mert, minnetle Burcu'ya baktı.
Erkekler hayatına aldıkları kadınların mutlaka bir özelliğine aşık olurlardı. Bazen gözlerine, bazen gülüşüne, bazen duruşuna... Burcu'ya ilk aşık olduğu üniversitesi yılları geldi kısa bir an aklına. O, Burcu'nun her özeliğine aşık olmuştu, o kadının her halini sevmişti. Ömründen ömür çalan o ilk zamanlarda hep pişman olup olmayışını sorgulamıştı ama adı kadar emindi pişman olmadığına. Yine olsa, yine severdi onu. Yanmak kaçınılmaz sondu belki ama yine olsa yine yanardı hiç şüphesiz.
"Bunu yapmak zorunda değilsiniz tabi ama... " dedi fakat kelimelerinin devamı gelemedi.
Burcu, Mert'in ne söyleyeceğini bilmez haline küçük bir tebessümle karşılık verdi.
"Değilim elbette, ben..." dedi ve devamını getirmesine onlara doğru aceleyle koşan hemşire müsade etmedi. Kendilerine doğru hızla gelen hemşireye döndüler.
"Mira 'anne' diye ağlıyor, susturamıyoruz. " dedi hemşire. İkisi camdan, odaya baktıklarında Mira'nın uyanmış ve ağlıyor olduğunu gördüler. Birbirlerine o kadar dalmışlardı ki, küçük kızın uyandığını hiç görememişlerdi.
Mert ve Burcu odaya girdiklerinde, çığlık çığlığa ağlayan Mira 'yı buldular. Mira, çığlık çığlığa ağlıyor ve elleriyle de saçlarını çekiştiriyordu. Hıçkırıklarının arasından duyulan anlamlı tek kelime' anne'ydi. Ağlamaktan yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Küçük kız kötü görünüyordu.
"Mira. " dedi Burcu ve elini ürkekçe küçük kıza uzattı. Mira da, Burcu 'yu fark etmesiyle küçücük ellerini ona uzattı. Burcu kızı kucakladı ve yatağa oturup kollarını sımsıkı ona sardı. Bunu yapmasıyla birlikte çocuğun ağlaması bir anda kesildi.
Çocuklar ile ilgili pek bir şey bilmiyordu genç kadın. Kardeşiyle arasında çok az yaş farkı vardı, bu yüzden onun bebekliğini neredeyse hiç hatırlamıyordu. Doğumuna şahit olduğu ve sevebildiği tek bebek Kerem'in ablası Tuba'nın oğluydu. Fakat o bile, çocuklara dair yeterince tecrübe edinmesini sağlayan bir ayrıntı değildi.
"Gittin sandım anne. " dedi Mira. Mert donuk bir ifadeyle manzarayı seyrederken, Burcu da bu sıfatı duyduğu ilk seferden daha büyük bir şaşkınlık hissediyordu. Beş altı yaşlarında ki bir çocuğun kendisine bu şekilde hitap etmesi onun fazlasıyla tuhaf hissetmesine neden oluyordu hem de.
"Buradayım. " dedi Burcu ve altın sarısı saçlara dudaklarını bastırdı. Kolarının arasında kendisini annesi sanan zavallı bir kız çocuğu vardı. Kendisine değil bir, bin kez anne dese de buna alışamayacağının ya da normal karşılayamayacığının farkındaydı . Bu durumun nasıl devam edeceğini, neler yapabileceğini, nasıl alışabileceğini bilmiyordu. Karman çorman olmuştu aklı. Son bir gün boyunca yaşadıklarını bir türlü mantık sınırları içerisine yerleştiremiyordu.
"Gitme anne. " dedi Mira." Ben seni çok seviyorum. " diyerek Burcu'nun yanağına bir öpücük bıraktı ve hemen sonrasında başını Burcu'nun göğsüne bastırdı.
Mert ile göz göze gelmeleriyle istemsizce yutkundu. O da en az kendisi kadar şaşkındı.
" Uykusundan yarım uyandı. " diyen hemşireye, Burcu başını salladı ve" Ben hallederim. " dedi. Yatakta kaydı ve biraz uzanır duruma geçti. Kollarının arasında yüzü görünmeyen çocuğa baktı ve" Sana masal anlatmamı ister misin? " diye sordu. Mira'nın bunu onaylamasıyla, Mert minnet belirten bir bakışka Burcu 'nun gözlerinin içine baktı. Burcu' nun kalbinde ne bir gram öfke ne bir gram kin vardı. Yüce gönüllülüğü karşısında eğilmek istedi genç adam. Bir kadının bu derece iyi kalpli oluşu sanki olağanüstü bir şey gibiydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/73168937-288-k242363.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Affeder mi?
Romance~ Aşk, masumiyetini kirleten kan lekesini affetmedi. ~ Her yer kapkaranlık olduğunda hesaplamayı beceremediğim bir süre boyunca karanlıkta tutsak kaldım. Zifiri bir karanlığın hapsinde belki günlerce ve hatta belki de haftalarca kaldım. Sağ mıydım...