Mert, tabağında bulunanlarla biraz oyalandıktan sonra çatal ve bıçağını bıraktı. Canı kahvaltı etmek falan istemiyordu, masaya yalnızca Ahsen ve Hakan 'ın ısrarları nedeniyle oturmuştu. Cam kupayı isteksizce eline aldı ve bir yudum çay içti.
Kimse endişe etmesin diye bir şey demiyordu. Fakat onunda içinde bir sıkıntı vardı. Bangladeş 'te o deprem sabahında içine doğan sıkıntının aynısıydı üstelik. İçinde bulunduğu ruh hali o günün tıpa tıp aynısıydı.
Sanki birazdan yine bir deprem olacak ve bu gün bir kez daha, tüm hayatı sanki yeterince berbat değilmiş gibi, yine baş aşağı olacaktı. Belki yine sevdiği birilerini kaybedecekti.
Mert, telefonunun titremesiyle birlikte başını iki yana salladı.
Boşuna endişe duyuyordu diğerleri gibi o da . Burcu kocaman kadındı. Kim bilir belki de birkaç dakika sonra elinde, Mira 'nın sevdiği o peynirli poğaçalarla birlikte odaya dalacaktı. Belki kahvaltıya onu beklemeden başladıkları için kızacaktı. Mira kimseyi dinlemeyip süt yerine hazır meyve suyu içtiği için onu azarlayacaktı.
Sabahın bu saatinde başka ne olabilirdi ki?
Mert, elinde tuttuğu cam kupayı bırakmadan diğer eliyle telefonun ekran kilidini açtı ve gelen mesajın üzerine tıkladı.
Bilinmeyen numaradan bir fotoğraf atılmıştı. Fotoğraf yavaş yavaş inmeye başladı ve en sonunda tamamen açıldı.
Mert Karan 'ın beyninde bir şimşek çaktı.
Fotoğrafta, Burcu vardı. Bir yere yatırılmıştı. Elbiseleri kan içindeydi.
Mert kendini o kadar çok sıktı ki, boynunda yer alan damarlar sanki derisinin dışına çıktı. Yüzü mosmor kesildi. Telefonu tutan eli titrerken, cam kupa bir anda elinde parçalara ayrıldı.
Herkes durum karşısında dehşete düşerken, Mert 'in elinden oluk oluk kan dökülmeye başlamıştı.
"Oğlum ne oldu?" diyen Hakan ayağa kalktı.
Mert' in eli zangır zangır titrerken daha fazla telefonu tutamadı. Telefonu elinden kayıp önüne, masanın üzerine düştü.
Herkes birkaç saniye içinde yanına geldiğinde, telefona ilk ulaşan Ahsen Demir oldu. Ahsen ekrana baktığında, sanki kalbinin ortasına bir şiş saplanmış gibi sonsuz bir acı hissetti .
Dünyası bir anda karardı.
"Kızım." diye haykırdığında, feryadı tüm şehri ayağa kaldırdı .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Affeder mi?
Romance~ Aşk, masumiyetini kirleten kan lekesini affetmedi. ~ Her yer kapkaranlık olduğunda hesaplamayı beceremediğim bir süre boyunca karanlıkta tutsak kaldım. Zifiri bir karanlığın hapsinde belki günlerce ve hatta belki de haftalarca kaldım. Sağ mıydım...