Bölüm 29

9.7K 873 166
                                    

İnstagram sohbet grubu kurulursa eğer, katılmayı isteyecek olanlar , instagram üzerinden bana mesaj atsın lütfen arkadaşlar . Sayı yeterli olursa bir sohbet grubu oluşturacağım, eğer az  istek olursa kurmayacağım.

Bir yolculuk esnasında duyduğum ve bana çiftimizi hatırlatan bir şarkı bırakıyorum medyaya.

Önermek istediğiniz bir şarkı varsa siz de yazın lütfen. :)

"Ama sanırım bunu arıyordun, öyle değil mi?" dediğinde, genç kadın bu soruya cevap vermek yerine, ağır ağır ilerleyip yatağın hemen yanında duran koltuğa çöktü. Tuttuğu tepsiyi bir köşeye bıraktı.

Evet, onu arıyordu ama onu bulan kişinin Mert Karan olmaması gerekiyordu.

Mert elinde tuttuğu kolyeyi ağır ağır sallarken, ölüm sessizliğini delip geçti, sorduğu soru.

"Merak ediyorum Burcu, o gece ölseydim ne tepki verirdin?"

Genç kadının gözleri kocaman açıldı. "Bu nasıl bir soru?" diye şaşkınlıkla sordu  .

Ölüm, bu kelimeyi kimseden duymak istemiyordu.

"Merak ediyorum." dediğinde Burcu onun gözlerinin içine baktı.

"Kurtuldun ve böyle sorular sorma lütfen." dedi kısık bir sesle. Mert Karan bu ihtimalin, onu o gece ne hale getirdiğini tahmin dahi edemezdi. Burcu yaşadığı o acıyı istese bile hiçbir kelimeyle ifade edemezdi.

Genç kadın o lanet gecede ölüp ölüp dirilmişti.

" Merak ediyorum. " dedi Karan inatla.

Burcu, onun inadını gördüğünde, tam o an hiç tereddüt etmeden "Arkandan gelirdim." dedi, kesin bir dille . O an bu cümlenin, bu kadar tereddütsüz nasıl dilinden dökülebildiğine kendi bile şaşırdı.

Arkasından giderdi. Yaşadıklarından sonra onu ayakta tutan en büyük etken Mert Karan'ın bir yerlerde yaşıyor ve iyi olduğunu bilmek olmuştu. Eğer o gece onu kaybetseydi, Mert Karan ölseydi, Burcu emindi ki onun arkasından gitmek için bir an dahi tereddüt duymazdı.

"Eğer ölseydim arkamdan gelmeni değil, benim yerime de yaşamanı isterdim." dedi Mert. Ama kadının gözlerinde gördüğü ifade, bunun ne denli imkansız olacağının somut bir kanıtı gibiydi.

"Çok sıradan bir şeyden bahsediyormuş gibi konuşma artık Mert. Bir felaket yaşadık ama çok şükür ki üçümüz de senin sayende kurtulduk. " dedi Burcu ve kolyeyi işaret etti. "Onu istersen bana ver, istersen sen de kalsın."

Mert Karan derin bir nefes çekti. "Babamın kol saatinin iç kısmında hepimizin ismi yazılıydı, Elmas, Mert ve Mira. Bu ince bir düşünceydi. Bu kolyeyi yaptırırken de aslında ondan esinlenmiştim." dedi Mert ve elinde tuttuğu kolyeyi havaya kaldırarak, gösterdi. "Biz, ben yanında olmasam bile hep aklında olsun istedim." dedi ve genç kadının gözlerinin içine daha dikkatli baktı. Son zamanlarda yeşil okyanusları artık eskisi gibi canlı görünmüyordu. Tıpkı kendisi gibi o da yıpranmıştı, kilo vermişti ve biraz da çökmüştü . " Fakat sonra anladım ki aslında bunun hiçbir önemi yokmuş. Biri senin kalbine girdiğinde, tüm ruhunu acımasızca esir aldığında, bedeninde taşıdığın somut bir şeyin olması ya da olmaması hiçbir önem taşımıyormuş  ."

Burcu ona acıyla baktı. İstemsiz bir biçimde gözleri doldu.

Onu özlemişti. Onu çok fazla özlemişti.

Onu öpmeyi, başını omzuna koyup uyumayı, konuşmayı ve hatta saatlerce onun gözlerinin içine çekinmeden bakmayı bile çok özlemişti.

" Bu gerçeği anladığımda kalbimin üzerinde ki dövmeyi yaptırmaya karar verdim ve henüz saati bile dolmadan artık göğsümün üzerinde sen vardın. Bunu seni unutmamak için yaptırmadım aslında. Unutamadığım için yaptırdım. Seni taşıdığım ve hep taşıyacağım o yerde senin, bakınca da görebileceğim bir izin olsun istedim. " dediğinde, Burcu artık gizleme gereği bile duymadan ağlıyordu.

Aşk Affeder mi? Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin