Mert diğer kadın hizmetlilere döndü." Çay gelince tarife uygun yapın . Ve ecza dolabından dozu en ağır ağrı kesicilerden ve ateş düşürücülerden birini bir bardak suyla hemen getirin lütfen. " dedikten sonra mutfaktan ayrıldı, Burcu'nun yanına döndü. Genç kadının kapalı gözlerinden yaşlar süzülürken, durmadan inliyordu. Mert onun yanına oturdu ve gelen ağrı kesiciyle ateş düşürücüyü zor olsa da Burcu'ya içirdi. Sevdiği kadını ilk defa bu kadar bitkin, bu kadar hasta görüyordu. Onun iyi olması için o an ölmesi gerekse hiç tereddüt etmeden ölürdü. Burcu'nun kesin tavrı, kendine olan soğuk hareketleri yalnızca Mert'in mantığına hükmedebiliyordu, kalbine değil.
Yarım saat sonra migren bantları gelmişti. Bunların ne işe yaradığını pek anlayamasa da bir etkisi vardır herhalde diye düşündü Mert. Beyaz kalın bir bandın üzerinde mavi bir jel vardı ve üzerinde soğukken etkili olduğu yazıyordu. Bantları tek tek odasında bulunan mini buz dolabına dizdi. Soğuyan bantlardan birini Burcu'nun alnına yapıştırdı. On beş dakika içinde bandın ısınmasıyla onu kaldırıp, yerine soğuk olanı bastırdı.
Elinin altında acıdan inleyen kadının masum suratı onu mutlu oldukları anıların tam ortasına bıraktı. Şimdilerde sanki vebalıymış gibi kaçsalarda birbirinden, onlar bir zamanlar mutluluğu en dibine kadar yaşamışlardı. Mert güzel olan anları düşündüğünde, sanki artık tüm bunlar onlara çok geride kalmıştı. Burcu Demir onun gibi gücü parmağının etrafında döndüren bir adamın ikinci mağlubiyeti olmuştu.
Aşk, tıpkı bir uyuşturucu gibiydi. İnsanın kanına karışan ve tüm benliğine hükmetmeyi kolaylıkla başaran o zehirden hiçbir farkı yoktu. Aldığın sürece seni mutlu ediyor, iyi geliyordu. Görünürlerde hiçbir hasar yokmuş gibi olsa da, içten içe bitiriyordu seni aslında. Başlarda bedeninin tepkisini ortaya koyamasa da, zaman seni hızla çürütüyor ve belki de çökertiyordu. Bağımlılık hissi her geçen gün biraz da zirveye tırmanırken, son noktaya geldiğinde daha fazla yaşayabilmek için en azından artık bırakman, artık onsuz olman gerekiyordu. Ama sen hayatında ki en büyük bağımlıklarından birini hiç de kolay bırakamıyordun.
Çalan kapıyla birlikte genç adam düşüncelerinden sıyrıldı, Burcu'nun çayı gelmişti. Mert elinde ki açık renk çaya baktı ve yaklaşıp kokusunu çekti. Pek hoş olmayan bir kokusu olsa da Burcu iyi olmak için bunu içmek zorundaydı.
Genç kadının kafasının altına elini koydu ve hafifçe dikti onu. "Burcu." dedi, sanki dünyanın en güzel duasını edermiş gibi ismi döküldü dudaklarından.
Mert Karan onu gerçekten çok özlemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk Affeder mi?
Romance~ Aşk, masumiyetini kirleten kan lekesini affetmedi. ~ Her yer kapkaranlık olduğunda hesaplamayı beceremediğim bir süre boyunca karanlıkta tutsak kaldım. Zifiri bir karanlığın hapsinde belki günlerce ve hatta belki de haftalarca kaldım. Sağ mıydım...