26

100 109 0
                                    


        Mihrümah Sultan'ı gözümün önünde hayal ettim. Nasıl biri olduğunu düşledim. Zaman geçtikçe merakım arttı. Buraya gelince daha yükselmiş gibi...

        Mihrümah beni evinde ağırlarken dışarıyı seyrettim. Uzaktan deve bağırtan yokuşu* görünüyordu. O çıkıp inen noktacıklar neydi?.. Anlamadım ama hiç hayra alamet değildi.

        Mihrümah masada duran kitapları kucakladı. İçeri götürürken "Onlar senin mi?" dedim.

        "Evet. Ne kadar çok, değil mi?"

        "Okuma-yazma biliyor musun?"

        Omuz silkti. "Evet." dedi normalmiş gibi. "Ne var? Yasak mı?"

        "Hayır." dedim. Şaşkınlıktan dilim tutuldu. "Eee... Kızlar okumaz da, ondan."

        "Pöf!" dedi. "O zamanlar geride kaldı. Sizce insanlık geride kalmadı mı?"

        Başımı iki yana salladım. "Gördüklerimden sonra buna inanamam."

        Kitapları bırakıp geri geldiğinde "Neden insanlık geride kaldı?" diye sordu.

        "Kalmadı bence. Çünkü..."

        "Kaldı. Ama neden?"

        Bu soruyu yanıtlamadan önce ne kadar inatçı olduğunu düşündüm. "Buluşların önüne engel konduğu için mi?"

        "Olabilir. Sonuçta çoğu geç kullanılmaya başlandı. Başka?"

        "Çok savaş oluyor, kayıp artıyor."

        "Başka?"

        "Çalışmayan insan fazla."

        "Başka?"

        Bu kız Mısır'da mimarbaşıyı sınayışımı görmüş olmalı. Aynını bana yapıyor. "Ne istiyorsun, küçük hanım?"

        "İstediğim cevabı vermeni!"

        Ellerimle yüzümü kapadım. "İstediğin cevap ne?"

        "Sen bul."

        Konuşma uzadıkça şımarıyordu. Ama şımarıklık bana işlemezdi.

        "Peki." dedim. "İpucu verir misin?"

        "Ayrımcılıkla ilgili."

        "Şu ana kadar bahsettiğimiz tek ayrımcılık cinsiyet. Kadınların çalışmamasından mı kaynaklı?"

        "Evvet!" dedi. "Bu görüşü çok savunurum. İyi ki şimdi doğmuşum!"

        Şimdi... Bunu nasıl düşünmedim?! "Hangi yıldayız?"

        Şaşırmadı, beklediğim davranışı sergilemedi. Bu işte bir gariplik vardı...

        "Milattan sonra 2000'ler."

                                                                                            ***

        Mihrümah beni gezdirmek istedi. Çevreyle ilgili bilgi verecekti. Bazı noktalara götürmeyeceğini söyledi. Görmemem lâzımmış.

        Burası Boston'dan da değişikti. Dikkatimi ilk çeken insanlardı. Giysileri, konuşmaları, hareketleri hep farklıydı. Yaşadığım İstanbul'da böyle değildi. Sultan Süleyman onlara göre 1500'lerde yaşamış. Beş yüz yılda böyle bir değişim beklemezdim.

Yazılmış Zaman Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin