Sözümü geri alıyorum.
Her rüyayı yeni bir yolculuk olarak görmek yanlışmış. Gördüğüm bir rüyayı görmek istemiyorum.
Hortum beni bir bahçeye getirdi. Çok tanıdık geliyordu ama bir türlü çıkaramadım... Beyaz bir merdiven, ardında denize bakan bir balkon, sütunlar, sarmaşıklar, ahşap sandalyeler ve...
Otların, dev ağaçlarının; küstüm, kamelya ve bonsai çiçeklerinin yanından geçerek merdivenleri çıktım. Aynı yerde badem gözlüm, kumral saçlım... perde arkasından konuştuğum... bana lanet etmiş... o perde ardından gelen heş seslim, şem kokulum...
Mihrümah beni görünce oturduğu yerden zıpladı. "Sinan abi! Geri döndüğüne inanamıyorum. Neden gittin?.. Ne kadar değişmişsin!"
Kendimdeki değişimi fark edemedim. O sıra hem gerçek Mihrümah'ı, hem de onu gözümün önüne getiriyor, yaptıkları bir bir aklıma geliyordu. Yaşadığım yerde yirmi yıl kadar zaman geçse de, o beni tanıdı...
"Bir gariplik var sende. Ne oldu? Benim yüzümden mi? Ne yaptım ne olur söyle bana."
Kafam çok karışıktı. Olanları tam hatırlamadım. "Ben... senden bir söz duydum. Çok küçükken, aynısını rüyamda duydum. Senin o olduğunu düşündüm."
Mihrümah endişeliydi. "Ah!" diye mırıldandı. "Bunu o yaptı, değil mi?"
Dikkat kesildim. "Kim, neyi yaptı?.. Mihrümah, kimden söz ediyorsun?"
Başını kaşıyıp durdu. Ara ara başını iki elinin arasına alıyor, bir çığlık duyacakmış gibi kulaklarını kapatıyordu. Sonunda döndü. "Bana her şeyi anlat!" dedi.
"Her şey mi? Nasıl yani?"
"Bildiğin her şeyi, rüyalarını da!"
Donakaldım. Bu, hayatımı da mı anlatmak anlamına geliyordu? "İçeri geçelim. Burası bunun için güvenli değil." dedi.
Salonda koltuklara oturduk. "Ne oluyor, bana önce bunu söyle!" dedim.
"Söylersem, ya artık biliyorsun diye canını okur ya da sen düzgün anlatmazsın."
Daha üzerine gitmemeye karar verdim. Yoksa bu iş uzayacak ve bir türlü sonuca varmayacaktı. "Peki... Nereden başlayayım?"
"En baştan. Bütün hikâyenin başlangıcı olduğunu düşündüğün yerden."
Mihrümah'ın içindeki endişe bana da sıçradı. Aklıma yaşadıklarımdan türlü türlü şeyler geldi. Özellikle Amerika düşümde, gemide yenilenen o yazı, zihnimde öfkelenen o ses...
"Şey..." diye kekeledim. "Her şey, bir şeyleri anlamaya çalışmamla başladı. O zaman henüz çok küçüktüm. Bazı durumlar kafamı çok karıştırırdı ve bir konuyu kafaya taktım mı, ondan uzun süre kurtulamazdım. Ve bir gün... onu duydum."
Mihrümah heyecanlandı. "Kimi duydun?"
"O sesi. Benden başka kimse duymuyordu. O gün, ailemle sabırla ilgili bir konuşma yaptım ve o da, bunları şimdi düşünmememi söyledi. Yakında anlayacaksın, dedi ve o zaman bilmediğim ismimi kullandı. Bana Sinan dedi... Yıllar sonra devşirildiğimde bir rüya gördüm. Bir sürü görüntü vardı. Rüyada yaşadıklarım ve henüz yaşamadıklarım vardı. En sonda, o olduğunu tahmin ettiğim ses, kulağıma mısralar okudu. Uyandığımda hepsini bir kağıda yazdım ve ömrüm boyu sakladım. Şu an yanımda değil..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yazılmış Zaman
Science FictionKimsenin hikayesi rastgele başlamaz. Hepsinin tutunduğu, var olduğu bir yer vardır. Hepsi birbirine girebilir, evrenin kanunları değişebilir ve hiçbir şey düşündüğümüz gibi olmayabilir. Karşınızda Paralel Evrenler Teorisi!.. Ve hiçb...