27

104 104 3
                                    

        Sabah erken uyandım. Mihrümah uyanmamıştı. Yanına gittim. Hakkımda nasıl çok şey biliyordu? Anlaman zaman alacak dedi. Bu bana bir şey anımsattı... Ama hatırlamadım.

        Gözlerini ovuşturdu. "Ihh..." dedi. Bana baktı. "Nasıl erken uyandın?" dedi uykulu uykulu.

        "Alışığım. Rahatsız etmek istemedim..."

        "Yo!" dedi. Kalkmaya çalıştı. "Daha yapacağımız çok şey var."

        İçeri geçtik. Darmadağın hâlde dolaba gitti. Oyun setlerini gösterdi. "Hangisini oynamak istersin?"

        "Oyun mu oynayacağız?" dedim şaşkınlıkla.

        "Evet." dedi. "Yeteneklerini ölçmem lâzım."

        Oyunları inceledim. Üst üste dizilmiş onlarca oyun ve çok az tanıdık vardı. "Satrancı çok severim."

        Sırıttı. "Ben de."

        Oyunu masaya serdi. Bir beyaz bir siyah taş aldı. Arkasına gizledi. "Seç."

        Başımı kaşıdım. Siyahı istiyordum. İlk hamleyi o yapmalıydı. "Düşünecek bir şey yok bence." dedi.

        Sol elini seçtim. Beyaz çıktı, gülümsedi. "Başla." dedi.

        İlk hamlem iyi değildi. Mihrümah farklı bir yolla beni sıkıştırdı. Düşündüm. Tek yapabileceğim, kalemle atı almaktı. Sonra onu piyon yiyecekti. Vezirle piyonu yerdim... Ama fil kaçardı.

        Başka yollara girdim. Onu şaşırtmaya çalıştım. Bunu yaparken soru sordu. "Bu arada, nerelisin?"

        Tahtadan gözümü ayırmadan, "Buralı." dedim.

        "Değişik olduğun için soruyorum. Sanki... geçmişi andırıyorsun."

        Kaşımı çattım. "Benimle ilgili çok şey biliyordun."

        "Öyle." dedi. "Sadece, inanamıyorum. Emin olmak istiyorum."

        Durdum... "Ne dedin?"

        "İnanamıyorum ama emin olmak istiyorum."

        Elim yavaşça cebime gitti. Oradaydı... Benimle birlikte gelmişti.

        Senin gerçek olduğuna inanmıyorum

        Ama inanmak istiyorum...

        Üşümüş gibi kollarımı kavuşturdum. "Sen... Sen gerçek olamazsın."

        Mihrümah telaşlandı. "Nasıl gerçek olamam?"

        "Sen bana seslendin. Sen-"

        Balkona çıktım. Bir an önce uyanmalıydım. Her yerimi cimdikledim. Heyecandan mantıklı düşünemiyordum.

        "Sinan abi..." diye seslendi. "Neyden bahsediyorsun?"

        Cevap vermedim. Uzun zamandır peşimi bırakmayan bu çocuktan kurtulmalıydım. Başımı çevirdim. Beyaz dalgacıklar geliyordu.

        "Gitme, seninle daha yeni tanıştım!"

        Başımı iki yana salladım. "Elveda."

        "Hayır!" diye haykırdı. Koştu, yetişemedi. 

Yazılmış Zaman Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin