55

59 64 0
                                    

        Mavi ışık beni bir bahçeye düşürdü, sarmaşık ve denize bakan balkon. Evet bu... Mihrümah'ın evi.

        Ağaçlar, çiçekler solmuş; beyaz balkon sararmış, gökyüzü kızıla dönmüş, doğa kokusu yerini alev gibi bir acı almıştı. Kimse yoktu.

        Merdiveni çıkıp ev kapısına geldim. İçeride birkaç kişi konuşuyordu. Sıkıntılı görünüyorlardı. Yanakları çökmüş, alnı kırışmış ve göz altı kararmış bir kadın elleriyle yüzünü kapadı.

        "Mihrümah." diye mırıldandım.

        Adamları uğurladıktan sonra salona oturdu. Balkona bakmıyordu. Elleri stresle titriyordu. Saçlarında beyazlar vardı.

        Kapıya vurdum. "Mihrümah!"

        Sesin geldiği yere baktı. Beni görünce donakaldı. Hareket etmedik. Bir süre sonra, yavaş yavaş kalktı ve, "Sinan?" dedi.

        Başımı salladım. "Benim, Mihrümah. Benim!"

        Gözleri parladı. Kapıyı açtı. Ben daha girmeden o sarıldı. Şaşırdım. Hareketsiz durdum. "Uzun zamandır gelmedin." dedi.

        "Bu sefer sen yaşadın."

        Gülümseyerek geri çekildi. "Biliyorum, her şey bitti ama tekrar geleceğini hiç düşünmedim."

        "Ne bitti?"

        Şaşırarak baktı. Omuzları çöktü. "Anlaşılan önce geleceğe gelmişsin." dedi.

        "Hangi yıldayız?"

        "2052."

        "Ne!" Dışarı baktım. "Bunların hepsi..." Acıyla yüzüne baktım. "Doğru mu? Bu küresel ısınma mı?"

        "Evet." Sesi bezgin ve yorgun çıkıyordu. "Son yirmi yıldır böyle. Doğa ne oldu bilemezsin. Annem hastalandı. Bahçemiz soldu. Kuzey buzulunun tamamı ve Antarktika'nın yarısı eridi. Deniz seviyesi yükseldi. Şu..." Burnunu sildi. "Büyükçekmece sahili su altında kaldı. Birçok ev terk edildi..."

        "Seni böyle göreceğimi düşünmezdim. Evren seni bırakınca kendi hâline mi düştün?"

        "O rüyalardan sonra kendime gelemedim. Bence bu sefer hata onda. İşimi zorlaştırdı." Başını eğdi. "Hayatımı mahvetti."

        Gözündeki acı öyle yoğundu ki... ayakta durmasına bile şaştım. Yıllarca işkence çekmiş gibi. Bir çözüm olmalıydı. Ama uygulaması en kolay çözüm nedir ki?..

        "Ben sana inanıyorum." dedim. "Bunu düzeltebilirsin. Tek kişi bile olsan, yanına arkadaş alarak bu işin üstesinden gelirsin. Uzun zaman alır, biliyorum. Zaten hiçbir şey bir çırpıda olmaz. Hayatın bu kadar basit olmadığını biliyorsun. Sen beni nasıl düzelmem için zorladıysan, ben de seni zorluyorum. Kendi sıkıntını gidermek için tek çare sensin. Şu gördüklerin..." Dışarıyı gösterdim. "Senin seçiminle değişebilir. Bunu kendi hayatın için yapmak zorundasın."

        "Ama Sinan, bu-"

        "Sen en büyük adımı atanların öncüsü olabilirsin. Ne kadar zor olursa olsun, bu süreci yaşamadan dünya rahatlamaz. Milyonlarca yılda oluşmuş ozonu üç yüz yılda insan yok etti. Bunu önler misin, yoksa göz yumup burada yaşayan her şeyin ölümünü mü izlersin? Annene olduğu gibi..."

        Gözümün içine baktı. Uzun süre bir şey demedi. "Yazı..." dedi kendi kendine. "Nasıl unutabilirim! Sinan, bence en büyük adımı atan şu an karşımda duruyor." dedi.

        Gülümsedi. Bunu hep görmek istedim. İşte Mihrümah, geleceğin dünyasını kurtaran öncü kişiydi. Arkadaşlarıyla takım kurdu ve tüm dünyayı gezerek bitkiler ekti, insanları bilinçlendirdi, deniz arıtımı yaparak dünyanın suyunu karşıladı, zevk avının önüne geçti, politikaya girerek ülkelere akıl verdi ve yasaklar koydu... Hayatının geri kalanında tüm varı yoğunu buna harcadı. Tek başına başaramazdı. Arkadaşları ve nesli onun yaptığını yaptı. Binlerce yıl içinde gelişen teknolojiyle de, ozon tabakası normale döndü ve doğa yeşerdi. Masmavi deniz ve gök, tertemiz hava ve mis gibi toprakla, yeni gezegen arayışı sona erdi. 

Yazılmış Zaman Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin