51

62 65 0
                                    

        Zigetvar'a savaşa gitmeden önce Süleyman kendi adına bir köprü yapılsın istedi. Ordu Avrupa'dan gelirken Çekmece-i Kebir'deki denizi kolayca geçsin diyeydi. Nasıl yapabilirdim? Üçgenlerden olacaktı ve aklıma tek bir şey geliyordu.

        Kesme taş ve mermerden yaptığım köprü biraz Mostar'a benzedi. Fakat daha da benzediği şey, zihnimde beliren bulanık yapıydı...

        Köprünün batı tarafına açılan ağzına Kervansaray yaptım. Bu bir menzil külliyesiydi. Padişahlar burada konaklar, gücünü toplayınca sefere devam ederdi. Normal insanlar da buraya gelebilirdi. Köprü, mescit ve üç kemerli çeşmeden oluşuyordu. Bu ilk yapılan kervansaraydı. 974'te* son işleri hâllettik. Köprüye mühür koymayı da unutmadım.

El-fakiru l-Hakir Ser Mimaranı Hassa**

        Kendimi böyle ifade ettikten sonra kitabeyi yerleştirdim.

        Evime gidecekken Hayreddin, "Hocam, Mostar Köprüsü bile bunu aşamaz." dedi.

        "Mostar Köprüsü bile mi?"

        "Evet... Yani, sizin yaptığınız her yapı daha güzel. Benimkiler bunların yanında hiçbir şey."

        "Öyle deme. Belki benden daha iyi olursun."

        "Çok isterdim ama sizi geçebileceğimi sanmıyorum."

        Gülerek çantamı aldım. "O zaman ben gideyim." dedim.

        "Görüşürüz hocam!"

        Kervansaray'dan geçerken köprüye baktım. Sultan Süleyman'ın buna bayılacağına emindim. En az beş yüz yıl ömrü vardı. Mermerleri işleyerek yosunların çok yapışmasını engelledim. Kararmasın diye havanın nemine baktım. Gölün içine doğru yapmadım çünkü hem inşası zorlaşırdı hem de ordunun yolu uzardı. Sultan Süleyman geldiğinde bitmiş olsun istiyordum. İçimden bunun için bir mesnevi yazmak geldi.

        Hazret-i Şah bu kuluna buyurdu

        Yapayım denize yol gibi bir köprü

        Gökkuşağı gibi kemerler çektim göğe

        Bir oldu halk için denizle kara

        Temeli atıldı denizin dibine

        Erişti binası göğün yücesine

        Tamamlandı Allah'ın yardımıyla

        O ulu köprü Büyükçekmece'de

        Gece gündüz sebep oldu duaya

        Geçit oldu hep zengine fukaraya

        Şaşılası, hoş bir köprüdür, eşsizdir

        Uzun boylu, hilal kaşlı bir güzeldir

        Ayakları toprağın ta altına iner

        Kemerleri göğün tepesine çıkar

        Her bir kemeri direksiz göğe benzer***

        Deryanın içinde "nûn" harfine döner

        Nasıl böyle alçakgönüllü olmasın

        Dünyanın insanı basıp geçiyor üstünden****

        Böyle düşünürken sultanın ne kadar mutlu olacağı hissine kapıldım. Uzun yol katettim. Köprü arkamda kaldı.

        Sonra durup düşündüm. Bulanık bir görüntü gözümün önünden geçti. Arkama dönüp uzağa baktım. İleride Sultan Yolu, bana doğru üçgen köprü...

        Geri döndüm. Dakikalarca yürüdüm. Hava kararıyordu ve kimse yoktu. Ufuğu saran ışık, önünde duran her şeyi görünmez yaparak, zihnimdeki bulanık görüntüyü getirdi. Gölün kıyısına gelince, köprünün ardında güneş batıyordu... 

        Mihrümah'ın söylediği adam, buradaydı.

***

        Sokollu Mehmet Paşa seferden döndüğünde nedense çok üzgündü. Padişahın oğlu Selim de aynıydı... Bütün ordu normalde olduğundan bitkindi.

        Sarayda görevliler haberi duyunca ağlamamak için kendilerini tuttu. Hepsi kızardı, kimi dayanamadı, ağladı.

        Divan huzursuzdu. Sarayda, padişahın yanında çalışan ve onun emri altında görevli olan herkes durumu öğrenmişti. Gözyaşlarımı tutamadım. Oysa ne büyük hayallerim vardı onun için. Onun adına daha neler yapmak isterdim! Büyükçekmece Köprüsü'nü görünce çok mutlu olacaktı. Ama onu yaşayamadan gitmişti yanımdan.

        Sultan Süleyman hayatını kaybetmişti. Şimdi herkes, yeni padişahın öncekiler gibi olmaması için dua ediyordu.

***

         Çok üzgündüm. O kadar ki... Karmakarışık duygular içinde saatlerce hünkârım için şiir yazdım.

        Ömrünün sonlarında köprü yaptı o din sultanı

        Doğru yolu olsun diye her zaman, inananların.

        Çünkü bir köprüdür Dünya, geçmektedir insanlar

        Ne dilenci kalır burada, ne mutluluğa ermiş hükümdar.*****

        ...


* M.S. 1566-1567. 

** Değersiz ve muhtaç kul, saray özel mimarlarının başkanı.

*** Kur'an-ı Kerim, Rad suresi 2. ayete gönderme. 

**** Mimar Sinan.

***** Mimar Sinan. 

Yazılmış Zaman Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin