45

63 72 0
                                    


        O sıra çok işim vardı.

        Başımı bir türlü kaldıramadım. Ne kendimi düşündüm, ne de rüyalarımı. Tek isteğim yardım etmekti.

        Dışarı çıkmadan önce, benimle beraber gelen sezarın yüzüğünü aldım. Hayret içindeydim. Rüyada olan nasıl gerçek hayatıma sızmıştı? Ama dediğim gibi, bunlara kafa yoracak zamanım yoktu.

        Kırık Kemer'in onarımı için işçiler toplandı. Hep taş kullandık. Uzun Kemer'in yapımında da böyle oldu.

        Doğu Roma'ya mensup Theodosius'un yaptırdığı Kırık Kemer, İstanbul'un beş önemli su kemerindendi. Tarihi ve kültürel açıdan zenginleşmek isteyen Osmanlı da bu gibi yapıtları -zorunda olmadığı sürece- yıkmıyor. Fatih'in Kırık Kemer'i onardığı söylentisi vardı. Fakat bu kısa süre yeterli oldu. Girişi yaklaşık doksan derece yana kaymıştı. 'Kırık' ismini de buradan almıştı. Bir ve üç katlı olarak kısımları vardı. Sonradan Uzun Kemer'i de İstanbul güzelliğine katmak istedik.

        Kağıthane nehrine bağlı olan Kırık Kemer dışında Kemerburgaz'ı* da yaptım. Şu ana kadarki en uzun kemer oldu. Doğu Roma zamanından sadece temelleri vardı. Ben de üzerine yaptım.

        Dört yüz kulaç ve kırk endaze** olan kemerin bir ayağına kendi ellerimle ekledim, "Allah" diye. Başka bir ayağına ise madalyon koydum.

        Ayasofya'nın yakınında bulunan bu kemerlerin yanı sıra, yine Ayasofya'nın karşısına Haseki Sultan Hamamı'nı yaptık. Zeuksippos Banyoları'nın yıkıntıları üstüne kurduğumuz bu yapıtı Hürrem Sultan yaptırdı. Yüz on beş endazelik*** uzunluğu vardı ve çifteydi****.

        Sonraki işim Süleymaniye Cami'yi bitirmekti. 965'te***** açılışını yaptığımız cami o kadar güzeldi ki, duygulanmadan edemedim. Git gide yaptığım eserler gözüme daha başka görünüyordu.

        Sanırım dört yıl atlamam gerekecek. Mihrümah Sultan'a dönmek istiyorum.

***

        969'da^, Mihrimah Sultan tekrar çağırdı. Büyümüş, sesi değişmişti. Ama sesi o güzelliğini kaybetmemişti. Yüreği okşuyordu...

        "Umarım sizi rahatsız etmemişimdir."

        "Ne münasebet, sultanım. Siz isteyin, denizden geleyim."

        Paravanın arkasında gülümsediğini tahmin ettim. "Sizden benim için bir cami daha yapmanızı rica ediyorum. Bunların hepsi yardım içindir."

        "Ne demek. Hemen işe başlarım. Nerede olmasını istersiniz?"

        "Siz seçin, ihtiyacı olan neresiyse."

        İstanbul'da diğer yerlere göre fazla insan yaşıyordu. Edirnekapı en iyi yerdi. Tek minareli ve içten en yüksek yeri elli yedi endaze^^ olacaktı. Süleymaniye'deki gibi önüne bir avlu koydum. Her zamanki gibi modüler sistemi uyguladım ve özellikle caminin yerini seçerken çok dikkatliydim.

        Sultanım için özel bir şey yapmıştım. Onu elde edememiş, ne kadar sevdiğimi gösterememiştim. Sadece küçük Mihrümah'ı görmüştüm. O da artık kalbimde bir kırıktı. Ama sanki düzelecekti. O zaman her şeye yeniden başlardık. Ona, onu ne kadar çok sevdiğimi göstermek için bir güzellik daha yapmak istedim. Bu bir fırsattı. Sultan 22 Rebiülahir'de^^^ doğmuştu. O gün gece ve gündüz eşitti. Özellikle Üsküdar ve Edirnekapı arasında bir nokta seçip yerini belirledim. Bu noktadan bakan herkes, bu günde güneşin Edirnekapı Mihrümah'ta batarken, ayın Üsküdar Mihrümah'tan doğduğunu görecek. İkisi de tam camilerin arkasından doğup batacak.

        Bu güzel andan sonra Kırık Kemer'i bitirdim. Fark ettim ki, gerçekten çok çalışıyordum. O zamana kadar kim bilir ne kadar yapıt bırakmıştım. Saymak mümkün değildi.


* Uzun Kemer.

** Uzunluk yuvarlatıldı. 710 metre uzunlukta ve 26 metre yüksekliğinde diyor.

*** 75 metre.

**** Biri kadın biri erkek olmak üzere iki ayrı bölümü olan.

***** M.S. 1558 kastediliyor.

> M.S. 1562 kastediliyor.

>> 37 metre.

>>> 21 Mart 1522. 

Yazılmış Zaman Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin