14. Bölüm

753 45 1
                                    

İnsanlar ellerindekinin kıymetini bilmezler ve hep daha fazlasını isterler. Hırsla kör ettikleri gözleri ellerindekini de kaybettiklerini görmez. Aslında hayatının kendine göre güzellikleri olduğunu ve o güzelliklerle yetinmeyi bildiği sürece mutluluğunun daim olacağını göremez.

Arkadaşlarımı annemle tanıştırmamın üzerinden iki gün geçmişti ve bugün cumartesiydi. Şu an annem ve Açelya ile hazırladığımız malzemeleri arabaya yerleştiriyorduk. Dün akşam Balın beni aramış ve ailesiyle pikniğe gideceklerini ve bizi de davet ettiklerini söylemişti. Ben itiraz etsemde annem bana söz hakkı tanımamış ve onun bu teklifini kabul etmişti.

"Aslım kızım sallanmasana. Geç kalacağız şimdi. Ay biz bir şey unutmadık değil mi?" diye bilmem kaçıncı kez aynı cümleyi kuran annemle derin bir of çektim.

"Abla hiçbir şey unutmadık ayrıca geçte kalmadık merak etme. Kızı da rahat bırak yoksa kendimi odasına kilitleyip bizimle gelmeyecek. Biraz rahatla." diyen canım teyzeme en içten dualarımı gönderdim.

"Açelya haklı anne. Bir kere daha aynı cümleyi kurarsan kendimi odaya kilitlerim ve sizinle o pikniğe gelmem." dediğimde annem bana döndü ve ellerini beline koydu. Bu azar geliyor demekti.

"Sen sus bakalım. Her şeye muhalefet olma. Maşallah her şeye bir cevabın var." dedi. Artık pes etmiştim. Anneme laf yetiştirilmiyor arkadaş. Daha fazla annemle uğraşmak istemediğim için arabanın arka koltuğuna geçip oturdum. Zaten taşıyacak bir şey kalmamıştı. Annem biraz daha söylendikten sonra her şeyin tam olduğuna karar vermiş olmalı ki onlar da arabaya geldiler. Anneme Balın'ın numarasını vermiştim. Yolda onların yol tarigleriyle uğraşamazdım birde. Kulaklığı kulağıma takıp müzik açtım ve başımı camdan tarafa çevirdim. Akıp giden yolu izlerken müzik dinlemeyi çok severdim. Bir süre yolu izledikten sonra ağırlaşan göz kapaklarımla kendimi uykunun kollarına bıraktım. Bulduğu yerde uyuma kapasitesi olan biriydim ben.

Kolumun delinmek ister gibi dürtülmesiyle gözlerimi açtım. Balın ve Yağız karşımda dikilmiş bana bakıyorlardı.

"Kolumu delseydin Balın. Uyuyan bir insan böyle mi uyandırılır? Az nazik olur insan." dedim.  Dedim demesine ama beni takan yoktu. Ben sözümü bitirir bitirmez Yağız beni kollarımdan çekip arabadan çıkardı.

"Kızım sende de ne uyku varmış. Amacın tüm günü arabada uyuyarak geçirmekse sen unut onu." dedi. Beni çoktan ayağa dikmişti.

"Yağız haklı Aslım. Tüm günü uyuyarak geçiremezsin. Buraya eğlenmeye geldik uyumaya değil." diyerek ona katılan Balın gel beni öldür diyordu resmen. Yağız beni kolunun altına alıp ileriye doğru yönlendirdi.

"Seninle tanışmak isteyen insanları bekletmeyelim. Ayıp olur sonra." dedi. Kolunun altından çıkmaya çalıştım ancak izin vermedi.

"Siz benim başıma bela mısınız? Bıraksana beni ya." diyerek kolunun altında çırpınmaya başladım.

"Tatlı belayız ama değil mi?" diyen Balın ile çırpınmayı bırakıp ona baktım. Bu kız cidden nasıl bir kafayla yaşıyordu.

"Ya ne demezsin. Dışı seni yakar içi beni yakar." dediğimde Balın hızla önümüze geçti.

"Ne yani ben kötü biri miyim? Ben kötü biri miyim Yağız?" dedi. Bana sorduğu soruyu Yağıza da sormuştu. İnanamayarak ona baktım. Söylediğimden böyle bir sonuç çıkarması ve bundan ciddi anlamda etkilenmesi cidden tuhaftı.

"Aramıza hoş geldin. Merak etme zamanla alışıyorsun." diyen Yağız Balın'ın bu hallerine alışkın görünüyordu.

"Ben alışabileceğimi sanmıyorum." dedim. Cidden bir insan nasıl bu kadar alıngan ve yanlış anlamaya meyilli olabilir. Balın kendini unuttuğumuzu düşünerek:

"Hey ben hâlâ buradayım. Yanınızdayım yani." dediğinde Yağız'la ikimiz aynı anda cevap verdik:

"Fark etmemek ne mümkün." diyerek. Pilanlasak bu şekilde olmazdı herhalde. Bu sırada diğerlerinin yanına gelmiştik. Annem iki kadınla sohbet ediyordu. Açelya ise gençlerin arasına karışmıştı. Bu aile ne kadar kalabalıktı böyle.

"Günaydınlar olsun benim pamuk kızım. Kış uykusuna yattın sandım bir ara." diyen annemle Yağız'ın kolunun altından çıkıp annemin yanına oturdum.

"Neden beni uyandırmadınız annem." dedim sitem ederek. Arabada uzun süre uyumayı sevmezdim çünkü her yerim tutuluyordu.

"Çok güzel uyuyordun kıyamadım ne yapayım kızım." dedi. Bu sırada beni şakağımdan öpmüştü. Karşımızdaki iki kadın bizi dikkatle izliyordu.

"Merhaba ben Aslım. Bu güzel kadının kızıyım." dedim. Bu sözüm üzerine hepsi gülmüştü.

"Merhaba canım ben Elif Balın'ın annesiyim. Bu da Bahar kendisi yengem olur." diyen yaşı daha büyük olan kadındı. Yaşları baya ilerlemiş olsada hiç göstermiyorlardı.

"Tanıştığımıza memnun oldum. Bu arada yaşınızı hiç göstermiyorsunuz. Hâlâ çok güzelsiniz." dedim. Bu sözümün üzerine ikisi de genç kızlar gibi kıkırdadılar.

"Rana senin bu kızında şeytan tüyü var canım. Kalpleri fethetmeyi çok iyi biliyor. Balın'ın arkadaş olmakta ısrar etmesinin nedeni belli oluyor." dedi Elif Teyze.

Teşekkür ederim Elif Teyzecim." dedim. Bu kadını gerçekten çok sevmiştim. Hoş birine benziyordu.

"Hala, yenge izin verirseniz Aslım'ı diğerleriyle de tanıştırmak istiyoruz. Siz sonra uzun uzun konuşursunuz." diyen Yağız ile yerimden kalktım.

"Sonra görüşürüz güzel hanımlar." diyerek Yağız'ın yanına geldim. Bir koluna ben bir koluna da Balın girdik ve mangalın başındaki adamların yanına gittik. Normalde mangalı gençler yapar ama burada büyükler yapıyordu. Balın'ın babası ve dayılarıyla tanıştım. Balın'ın dayıları aynı zamanda Yağız'ın amcaları oluyordu. Bu sayede Balın'ın Yağız'ın halasınının kızı olduğunu öğrenmiş oldum. Aslında az önce hala dediğinde kime söylediğine dikkat etmemiştim. Onların yanınından ayrılıp gençlerin yanına yöneldik. Bu sırada Yağız'ın ailesinden kimseyle tanışmadığımı fark ettim.

"Yağız senin annenle baban gelmedi mi?" diye sordum merakla. Bunu sormamla ikisi de aniden durdu. Yağız'ın gözleri anında bulutlanmıştı. O an yanlış bir soru sorduğumu anladım.

"Babam öldü. Annem ise benim için öldü." dedi. O an Yağız'ın tüm yaraları gün yüzüne çıkmış gibiydi. O aslında tüm açılarını bir maskenin ardına saklıyordu. Tıpkı benim gibi. Tek fark onun maskesi gülüşü iken benimki acımasızlığımdı.

Mazinin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin