Kaçtıklarım, en çok korktuklarım birer birer çıkmıştı karşıma. Önce geçmişteki insanlar çıkmıştı ve hayatımın merkezi oluvermişti bir anda. Şimdi ise geçmişin karanlık günlerine gömülmüş korkunç bir sır. Benim en karanlık en acı sırrım çıkmıştı ortaya. Hastane koridorunda bayılmamdan sonra bir odada abimin kollarında açmıştım gözlerimi. Beni sımsıkı saran abim sanki tüm kötülüklerden korumak ister gibiydi beni. Karşımızda koltukta oturan Balın ve kuzenlerim sessizce bekliyorlardı uyanmamı. Hepsi bir sığışmışlardı üç kişilik koltuğa. Uyandığımı ilk fark eden İpek abla olmuştu ve yanıma gelip beni abimin kollarından çekip almıştı ve hemen kendi kolları arasına hapsetmişti.
“İyi misin canım? Kendini nasıl hissediyorsun?” diye sormuştu boğuk ve üzüntü yüklü ses tonuyla. Onun ardından da tüm kuzenlerim sarmıştı etrafımı. Hepsi birden nasıl olduğumu soruyor ve benden bir cevap bekliyordu. Her kafadan bir ses çıktığı için hangi birine cevap vereceğimi şaşırmıştım resmen.
“Yeter artık teker teker sorun sorularınızı. Bendeki de kafa değil mi?” diye kızdığımda hepsi sus pus olmuş bana bakıyordu. Ne olduğunu ilk başta idrak edemedim ancak biraz durunca hiç zorlanmadan konuştuğumu fark ettim.
“Sonunda be sonunda. Yemin ederim seninle sohbet etmeyi özlemiştim. Aslında dedikodu etmeyi diyelim. Kızım sana anlatacak o kadar çok şey biriktirdim ki anlatamam.” diyen Balın herkesi güldürmüştü. Ben ise ortaya çıkan gerçeğin korkusunu yüreğimde taşıdığım için sadece buruk bir gülümseme sunmuştum onlara. Bunu fark eden İpek abla:
“Düşünme canım. Geçmişi düşünüp bu gününü heba etme. Yaşananlarda senin hiçbir suçun yoktu ve kimse seni yargılamıyor. Tamamen iyileşene kadar bunu annenden ve Açelya’dan saklamaya karar verdik sadece. Daha doğrusu Agah amcam ve babaannem kesin bir emir olarak bunu yasakladı. Senin anlatmanın daha doğru olduğunu düşünüyorlar.” dedi. Banan kızmamışlar ya da beni yargılamamışlardı. Hatta beni anladıklarını ve benim bu konuda masum olduğumu söylüyorlardı. Şimdi anlıyordum ailenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu. Sevinç gözyaşlarım yanaklarımdan usul usul akarken kendimi bu sefer de Devran’ın kolları arasında buldum.
“Ağlama artık ufaklık. Hem merak etme o kızın o korkuyla bir daha sana yaklaşabileceğini sanmıyorum.” dediğinde tüm kızlar kıkır kıkır gülmeye başladı. Erkekler ise sırıtıyordu. Ben ne olduğunu anlamaya çalışıyordum.
“Yalnız ben hırsımı alamadım. Bırakmadılar ki şöyle ağız tadıyla dövelim kızı.” diyen Balın beni bu konuda aydınlattı. Ne yani onu dövmüşler miydi?
“Sana katılıyorum Balın. Bende hırsımı alamadım o sürtükten.” diyen Asel Mirin abisinden uyarı almıştı. Ben ise şaşkınca kuzenlerime bakıyordum. Sanırım ben uyurken bir kavga çıkmıştı.
“Hırsını alamadın mı dediniz siz? Bu hırsınızı alamamış haliniz ise ben hırsınızı almış halinizi merak ediyorum doğrusu. Kızı hastanelik ettiniz resmen. Kız hala kendine gelmedi, o yüzünün halini söylemiyorum bile.” diyen Devran ile ben resmen meraktan kudurmaya başlamıştım. Bunlar ne ara o kızı dövmüşlerdi yahu.
“Az bile yaptık canım. O kim ki bizim kuzenimizi tehdit ediyor? Kuzenlerime dokunacak olan adamın aklını alırım vesselam. Hem size de aşk olsun yani. Kız gelmiş orada kuzenimize neler diyor, siz kalkmış hesap soracağınız yerde bize engel oluyorsunuz.” diyen İpek abla artık dayanamadım ve:
“Siz neden bahsediyorsunuz Allah aşkına? Kim kimi dövdü?” diye sordum merakla. Çünkü daha fazla sessiz kalamamıştım. Ben meraklı bir kızdım arkadaş, hele de konu beni de alakadar ediyorsa daha bir meraklanırdım.
“Anlatmak yerine göstermeme ne dersin kuzen?” diyen Yiğit telefonunu biraz karıştırdıktan sonra telefonu elime verdi. Ekranda bir video görüntüsünü vardı. Videoyu başlattığımda karşıma Şenay denen kadının boğazını sıkan abim ve onu ayırmaya çalışan Evren ve Fırat abimler çıktı. Hemen ardından Balın’ın adımı seslenmesi ve kamera bana döndü ve biraz sarsılma ve bulanık görüntüden sora o yabancı adamın kollarındaydım. Sonrası ise tam bir kaostu. İlk Balın atladı Şenay denen o kadının üstüne ve sonra tüm kızlar. Erkekler onları o kadının üzerinden aldıklarında kadın resmen tanınmayacak haldeydi. Saçı yolunmuş, yüzü tırnak izleri içinde kalmıştı ve kıyafeti yer yer yırtılmıştı. Güvenlik de olaya müdahale ettiğinde kadın öylece yerde yatıyordu. Sağlık görevlileri onu sedyeye alıp götürürken bitti kayıt. Ben bir kızlara bir telefona baktım ve sonunda kendimi tutamayıp gülmeye başladım. Kadının o hali aklıma geldikçe daha çok gülüyordum.
“Yalnız kadını iyi dövmüşüz var ya. O an sıcağı sıcağına hiçbir şey anlamamıştım.” diyen Melisa abla ile herkes gülmeye başladı. Bir süre gülüştükten sonra:
“Sen tüm bunları ne ara kaydettin oğlum? Biz canımızla uğraşırken sen resmen film çekmişsin.” diyen Fırat abi ile Yiğit göğsünü kabartarak:
“Ne sandınız oğlum, ben geleceğin en iyi yönetmeni olacak adamım. Ayrıca annemle halam bu filmimi çok beğendiler ve kaybetmememi sıkı sıkı tembihlediler. İlerde bunu Rana yengeme de izletecekmişiz.” dedi. Halamların bu videoyu izlemesi ve bu şekilde tepki vermeleri nedense beni biraz rahatlatmıştı.
“Neyse daha fazla kalmayalım burada. Doktoru çağırın da çıkalım şuradan. Bizimkiler meraktan deliye dönmüştür şimdi. Rana yengeme bir şey çaktırmamak için kırk takla atmışlardır şimdi.” diyen İpek abla ile anneme ne söyleyip de bu kadar süre uzak kaldığımızı merak ettim.
“Kızların seni zorla alışverişe götürdüğünü ve abilerinizin de peşinize erkek takılmasın diye zorla size katıldığını söyledik. Sonuçta senin burada hiçbir şeyin yok.” diyen abim yine ne düşündüğümü hemencecik anlamıştı. Onun bu açıklamasından sonra doktor çağrıldı ve çıkabileceğim söylendi. Odadan çıkıp annemin kaldığı odaya doğru giderken ister istemez biraz tedirgin oldum. Bir yanıma İpek abla diğer yanıma Melis abla girdi ve beni rahatlatmak için omzumu sıvazladılar. Onların bu hareketi gülümsememi sağladı.
“Bu haksızlık ama o benim en iyi arkadaşım. Resmen benden arkadaşımı çalıyorsunuz abla.” diye küskünce konuşan Balın hepimizi güldürmüştü. Onu kollarının arasına alan abim gülerek:
“Oy kıyamam sana. Kıskandın mı sen bakayım? Arkadaşsız mı kaldın sen, arkadaşını mı çaldılar?” dediğinde Balın kolunu omzundan atıp öfkeyle koluna vurdu.
“Kardeşini elinden alsınlar da göreyim ben seni. Ayrıca o benim en yakın arkadaşım ve onu kıskanmak benim en doğal hakkım tamam mı? Bu abla müsveddeleri onu benden çalamazlar.” derken sesi ağlamaklı çıkmıştı. Beni resmen deli gibi kıskanmıştı. Hatta sır bu yüzden ağlayacaktı neredeyse. Ablalarımın kolundan çıkıp onun koluna girdim.
“Sakın ağlama bak seninle sürekli dalga geçerler. Ayrıca onlar benim ablam ve senin yerini asla alamazlar. Sen Arda’dan sonra sahip olduğum tek arkadaşımsın. Abi sen sakın alınma çünkü en başından beri abim olarak görmüştüm.” dediğimde Balın ablalarına dil çıkarırken hepimiz güldük. Sonunda odaya geldiğimizde direk annemin kolları arasına girdim.
“Bakıyorum da keyfin yerinde benim pamuk kızım. E bu neşenizi neye borçluyuz?” diye soran annem ile kıkırdayıp:
“Balın’ın kıskançlığına borçluyuz tabi ki. Beni ablalarından kıskandığına inanabiliyor musun anne?” dedim gülerek. Annem bu halime gülümseyerek saçlarımı okşadı. Bu arada fark ettiğim detay ile amcama baktım. Hastane kıyafetlerinden kurtulmuştu ve koltukta oturuyordu.
“Amca sen ne zaman taburcu oldun?” diye sordum şaşkınlıkla. Ben ne kadar uyumuştum acaba.
“Siz alışverişteyken kızım. Maşallah dört saattir dışardasınız.” dedi gülerek. Bu sayede ne kadar uyuduğumu da öğrenmiş oldum. Ardından bir süredir aklımı kurcalayan soruyu sordum anneme.
“Anne Esma teyzem ve Arda hiç gelmediler, bir sorun mu var? Onlara bir şey olmadı değil mi?” diye sordum, bir yandan da kötü bir şey olmaması için dua ediyordum.
“Hayır, kızım kötü bir şey olmadı merak etme. Arda staj yaptığı şirketin İngiltere şubesine gönderildi. Esma teyzen de onunla birlikte gitti.” dediğinde ister istemez gözlerim dolmuştu. Demek benim kahramanım gitmişti ve o artık yoktu. En zor anlarımda yanımda olup korumuştu. Her derdime koşmuştu ama şimdi yoktu.
“Ona bir veda bile edemedim.” dedim bir fısıltıdan ibaret olan sesimle. Gözlerimden bir damla yaş süzülmüştü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazinin Gölgesinde
RomanceÇocuk olmak yerine anne olmuş bir kadın, annesiyle arasında sadece on üç yaş olan ve bu yüzden çocukluğu cehennem gibi geçen, kendini yabancılardan soyutlayan bir kız, abisinin günahlarının yükünü omuzlarında ve yüreğinde taşıyan bir adam bir amca v...