Aşk hiç ummadığın bir anda çıkar karşına derler. Sanırım abim de böyle bir zamanda aşkı hiç beklememişti. Özellikle de kendine platonik olarak bağlanacak bir çatlağı hiç hesaba katmamıştı. Çatlak diyorum çünkü karşımdaki kadın tam bir çatlaktı. Karşımızda durmuş ve ellerini iki yanına koymuş, kıstığı gözleri ile bize bakıyor ve gözleri ile resmen beni parçalara ayırıyordu. Ben ise hala nasıl bu hale geldiğimizi anlamaya çalışıyordum.
“Sen kime çirkin diyorsun. Senin çirkin dediğin bu kız benim için dünyanın en güzel kızı.” dedi demesine ama o sözlerini bitirir bitirmez kız resmen üzerime atladı. Ben kendimi korumaya almaya fırsat bile bulamamıştım. Neyse ki abim çevik davrandı ve bana ulaşamadan onu tuttu. Ve hemen benden uzak bir noktaya bıraktı.
“Bana bak kızım sakın bir daha kardeşime dokunmaya kalkma, yoksa kadın madın dinlemem canını çok kötü yakarım. Anladın mı beni?” derken sesi oldukça öfkeli çıkmıştı. Kız ise şaşkınlıkla bir abime bir bana bakıyordu.
“Ne yani şimdi bu kız senin kardeşin mi? Hem de öz be öz kardeş öyle mi?” diye sordu sessiz ve oldukça da ürkek bir ses tonuyla.
“Evet, kardeşi ve de en kıymetli varlığı. Onun saçının teline zarar gelse dünyayı yakar.” diyen Erdem ise bu durumdan oldukça eğleniyordu. Sanırım tek eğlenen de oydu. Ben hala ne olduğunu anlamaya çalışırken kız bir anda gelip bana sarıldı.
“Ay kusura bakma şekerim ben bilmiyordum. Benim adım Gökçe abinin sevgilisiyim ve bu durumda da senin yengen oluyorum. Bu kazma abine kalsa bizi hiç tanıştırmayacak. Söyle bakalım sevgili görümcem senin adın ne?” diyen kıza öylece bakıyordum. Bu kız ciddi miydi yoksa benimle daha doğrusu bizimle dalga mı geçiyordu, anlamamıştım doğrusu. Sanırım kafasında sorun vardı. Abim beni kolumdan tutup kızın yanından kaldırdı ve kolunun altına aldı. Ardından da kaçık kıza:
“Benim kardeşim senin hiçbir şeyin değil ve biz de sevgili falan değiliz kaçık, anladın mı beni? Sakın bir daha karşıma çıkma ya da kardeşime yaklaşmaya kalkma. Yoksa sonu çok kötü olur.” derken ki ses tonu beni bile ürkütmüştü. Ardından abim beni yanında sürükleyerek oradan uzaklaştı. Ben ise bir yandan beni sürükleyen abimi yetişmeye çalışıyor bir yandan da arkamızda bıraktığımız kıza bakıyordum. Sonunda onlar görüş alanımızdan çıktığında abim durdu ve omuzlarıma elini yerleştirip gözlerini gözlerime dikti ve:
“Sakın o kıza yaklaşma Aslım, mümkünse onu gördüğünde görmemiş gibi davran ya da yolunu değiştir.” dedi. Bunu söylerken sesi son derece kararlı çıkmıştı. Neden böyle davrandığını anlayamasam da bunu benim iyiliğim için söylediğine emin olduğum için onu başımla onayladım. Bu konuyu ve ayrıntılarını merek etsem de burada konuşamazdık o yüzden evde tekrar açmak üzere bu konuyu rafa kaldırdım. Ben onu onaylayınca bana sarıldı ve bir süre o şekilde kaldı. Ardından da beni serbest bırakıp alnımdan öptü.
“Hadi bakalım minik kuşum herkes işinin başına. Dediğimi sakın unutma. O kızdan uzak duruyorsun.” derken beni de uyarmayı ihmal etmedi. Onu yine başımla onayladım ve rahatlatmak adına yanağına bir öpücük kondurup ardından kocaman gülümsedim. Benim bu hareketimle bir nebze olsun rahatlayan abim de gülümsedi ve işinin başına dönmek üzere yanımdan ayrıldı. Bir süre arkasına baktıktan sonra ben de işimin başına döndüm, ancak aklım o kızda ve abimin davranışlarında kalmıştı.
Sonunda gün bittiğinde ben de yorgunluktan tükenmek üzereydim. Ayakta zor duruyordum resmen. Eve gidip sıcak duş almalı ve tutulun güzel kaslarımı rahatlatmalıydım. Tabi bunun için de çok sevgili abimin bir an önce gelmesi gerekiyordu. Bir anda koluma girilmesi ile yerimde sıçradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazinin Gölgesinde
RomanceÇocuk olmak yerine anne olmuş bir kadın, annesiyle arasında sadece on üç yaş olan ve bu yüzden çocukluğu cehennem gibi geçen, kendini yabancılardan soyutlayan bir kız, abisinin günahlarının yükünü omuzlarında ve yüreğinde taşıyan bir adam bir amca v...