19. Bölüm

684 38 0
                                    

Bir söz söylendi ve dokundu kalbe. Bir söz söylendi ve değiştirdi kaderi. Yalnızlığa bulanmış bir hayatı renklerle donattı. Bir söz söylendi ve kurak topraklara dönmüş kalbi gül bahçeleriyle donattı.

Kurak topraklarla kuşatılmış kalbim yemyeşil vadilere döndü. "Güzelsin."Bu söz pek çok insan için sıradan bir sözdü ama benim için kurak topraklarıma yağan serin yağmurlardı. Yalnızlığıma yokdaştı. Kalbime dokunandı.

"Neden öyle bakıyorsun?" diye soran Baran ile düşüncelerimden sıyrıldım. Bu soruyu sorarken bana verdiği hediyeden habersizdi.

"Nasıl bakıyorum?" diyerek sorusuna soruyla karşılık verdim.

"Böyle işte. Sanki senin için bir mucize gerçekleştirmişim gibi." diyerek cevap verdi.

"Aslında bir mucize gerçekleştirdin." dedim. Onun bu sözlerinin benim için ne kadar değerli olduğunu bilmiyordu. Bir anda üzerimize düşen gölgelerle başımı kaldırdım. Miran,  Devran, Asel ve Açelya gülerek bize bakıyordu. Şu an içinde bulunduğumuz durum yanlış anlaşılmaya oldukça müsaitti. Ancak ben bunu zerre kadar umursamamıştım.

"Abiciğim bize de yer aç." diyen Asel'e Baran'ın yanıtı oldukça net oldu.

"Yere otur ufaklık. Hem başka yer mi yok? Ayrıca çekilin önümden, güneşimi kapatıyorsunuz. Dedi.

" yuh abi ya. Sendeki bu rahatlık kimsede yok. Halamın karşısında kızının dizine yatmak nedir ya. Az çekinir insan." diye sitem eden Miran'a Açelya'nın verdiği cevap beni dumura uğratmıştı.

"Ablam bu durumdan şikayetçi gibi görünmüyor. Hatta yengemle ikisi mutfakta konuşurken biraz kulak misafiri oldum. Bu ikisini evlendirip torun sahibi bile oldular." dediğinde gözlerim neredeyse yerlerinden fırlayacaktı. Böyle bir şeyi düşünmeleri bile çok saçmaydı. Baran'a karşı olan hislerim bir yana, bu bana çok uzak bir duyguydu.

"Kızarmakta level atladı resmen. Kırmızıdan mora döndü resmen." diyerek benimle dalga geçen Devran uyuzuna Allah ne verdiyse dalmak isterdim ama kucağımda yatan Baran yüzünden bunu yapamıyordum. Gerçekten çok utanmıştım.

"Zırvalamayı kesin. Ya adam gibi oturun ya da defolup gidin." diye âdeta kükreyen Baran ile bir anda irkildim. Bu adam istediğinde gerçekten çok korkunç oluyordu.

"Bir dahaki sefer bağıracağın zaman beni uyar lütfen. Korkudan tekrar dilimin tutulmasını istemiyorum." diyerek Baran'ı uyardım.

"Dilin açılmış bakıyorum da. İlk kez bu kadar çabuk açılıyor. Sebebi ne acaba." diyen Açelya resmen yangına körükle gidiyordu.

"Açelya!" diye âdeta tısladım. Bu kız resmen sınırlarımı zorluyordu. Bazen bu dünyaya sırf beni sinir etmek için geldiğini düşünmüyor değildim.

"Kızdırmayın benim asi kuşumu bakayım." diyen Miran'la bardak dolmuş hatta taşmıştı. Beni artık kimse tutamazdı.

"Baran kalkar mısın lütfen?" dedim ancak gözlerimi diğerlerinden ayırmıyordum. Baran ağzının içinde bir şeyler geveleyerek kalktı.

"Bakalım sizi şimdi benim elimden kim alacak." ilk Miran'a saldırdım ancak ben yakalayamadan kaçmıştı. Tabi onunla birlikte diğerleri de kaçmıştı. Onları kovalayarak güzel zamanımı harcayamazdım. Tam oturacakken çalan telefonumla irkildim. Ekranda yazan isim ise aramasını beklemediğim bir kişiydi. Hatta telefonunu ne zaman aldığımı bile bilmiyordum. Telefonu açıp kulağıma götürdüm ve:

"Yalaz?" diye cevapladım. İsmine pek çok soru sığdırmıştım. Onun beni aramasını gerçekten hiç beklemiyordum. Sahi biz birbirimize numaralarımızı ne zaman vermiştik.

"Naber güzellik. Müsait misin?" diye sorduğunda gözlerim istemsizce Baran'a kaydı.

"Müsaitim de ufaklığa ne oldu?" diyerek sorusunu cevapladım. Aslında ufaklık demesini tercih ederdim.

"Ufaklık kelimesi sana pek uymuyor. Özellikle senden yediğim o dayaktan sonra." dediğinde kendimi tutamadım ve dudaklarımın arasından bir kıkırtı özgürlüğe doğru kanat çırptı.

"Sende yemeğimi çalmasaydın." dedim ve o anları hatırlamamla bu sefer özgürlüğe kanat çırpan bir kıkırtıdan fazlası oldu.

"Hiç komik değil bence. Ayrıca omzumda tüm dişlerinin izi var ve saç diplerim hâlâ çok acıyor." dediğinde gülmeyi bıraktım. Bir anda kendimi çok kötü hissetmiştim.

"Gerçekten o kadar kötü mü?" diye sordum. Öfkelendiğim zaman gözüm hiçbir şey görmezdi ve çok saldırgan olurdum.

"Önemli değil boş ver. Aslında ben seni başka bir şey için aramıştım. Annemler seni akşam yemeğine bekliyorlar. Hatta gece burada kalmanı istiyor. Yarın okula sizi ben götürürüm." dediğinde bir an durakladım. Böyle bir şey beklemiyordum.

"Bilemedim ki. Annem ne der acaba." dedim. İlk kez bir arkadaşımda yatıya kalmak için davet alıyordum.

"Annem annenden izin almış. Aslında onları da davet etmiştik ama işleri varmış. Bugün Balın'ın doğum günü ve ona sürpriz bir parti yapacağız. Sensiz olmaz. Balın'ın Yağız dışındaki tek arkadaşısın sonuçta." dediğinde bir an ne diyeceğimi bilemedim. Balın'ın doğum günü. Benim için bir ilk daha. İlk kez bir arkadaşımın doğum gününe katılacaktım.

"Baştan söylesene şunu. Yalnız ben şu an evde değilim. Dayımlardayız. Ben eve geçeyim beni oradan alırsın." dedim. Balın benim için çok şey yapmıştı. Kız bana katlanıyordu ve bu bile benim için yeterliydi. Doğum gününe kesinlikle gitmeliydim.

"Nerede olduğunu söyle gelip seni alayım. Eve geçer eşyalarını alırız, oradan da buraya geliriz." dedi. Bir an tereddüt etsemde teklif mantıklı gelmişti. Benim otobüsle buradan eve geçmem nerdeyse iki saati bulurdu. Hava sıcaktı zaten ve ben o yolu hiç çekemezdim.

"Tamam o zaman ben sana konum atarım." diye cevapladım onu. Sonuçta bana özel şoförlük yapmayı teklif esen oydu.

"Görüşürüz o zaman güzellik. En kısa zamanda ordayım." dedi ve telefonu kapattı. Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle ona konum attım. Şu an öyle mutluydum ki anlatılmaz. Bu his çok güzeldi. O doğum günü sanki ömrümde bir kere görebileceğim bir heyecanmış gibi heyecanlanmıştım.

"Seni bu denli mutlu eden şeyi merak ettim doğrusu." diyen Baran ile bir anda irkildim. Yalaz'ın sözleri ile o kadar çok mutlu olmuştum ki, bu mutlulukla Baran'ın yanımda olduğunu unutmuştum.

"Arkadaşımın abisi aradı ve Balın için, ki kendisi arkadaşım olur, sürpriz doğum günü partisi hazırladıklarını söyledi. Birazdan gelip beni alacak ve bu gece onlarda kalacağım. İlk kez bir arkadaşımın evinde yatıya kalıyorum. Hatta ilk kez bir arkadaşımın doğum günü partisine katılıyorum. Aslında Balın ve Yağız ilk arkadaşım. Arda var ama o kendini abim olarak görüyor." dedim. Sonra bana tuhaf şekilde bakan Baran'ı görünce:

"Ben çok konuştum değil mi?" diye sordum. Normalde çok az konuşurdum ama şu an heyecandan ne dediğimi bilmiyordum. Bu duruma etkisi olan bir diğer şey ise bunca zaman içimde çığ gibi büyüyen gerçmişimi ve acılarımı birileriyle paylaşmaktı. Bir kere anlatınca devamı gelmişti. İçimde yüreğimin en derinlerinde yer alan bu acılar yavaş yavaş beni terk ediyordu. Ben bu geçmişi paylaştıkça hafifliyordum. Yavaş yavaş içinde bulunduğum o karanlık zindandan kurtuluyordum.

Mazinin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin