53. Bölüm

372 23 3
                                    

Zaman bize bu aralar sadece güzellik bahşediyordu. Eğlenceli isteme töreninden sonra iki gün içinde yapılan düğün hazırlığı halamla annemin iki ayağını bir pabuca sokmuştu resmen. Düğün için Burhan amcamların bahçesi seçilmiş ve güzelce süslemişti. Anneme gelinlik alma işi ise tam bir eğlence olmuştu. İlla o gelinliği göreceğim diyen amcam nerdeyse halamdan dayak yiyecekti. Dün akşam dayımların hazırladığı sürpriz kına gecesinden sonra sonunda düğün günü gelip çatmıştı. Annem telaşla oradan oraya koşarken ben sadece izliyor ve onun bu haline gülüyordu. Düğün akşamdı ama annem sabahın yedisinde bizi ayağa dikmişti.

“Güleceğine bir işin ucundan tut da hiçbir şey eksik kalmasın.” diyen öfkeyle konuşan anneme şaşkınca bakakaldım. Annem çok fazla stres yapmıştı ve bu yüzden de eli ayağına dolanmıştı resmen. Telaşlı olduğu için sürekli hata yapıyordu.

“Anne lütfen biraz sakinleş. Telaş yaptıkça daha çok hata yapıyorsun, ayrıca düğün akşam altıda başlıyor ve saat daha sabahın onu. Biraz rahatla ve derin bir nefes al. Merak etme her şey yolunda ve hiçbir aksilik yaşanmayacak.” dedim onu elinden tutup koltuğa çekerken.

“Aslım haklı anne, çok fazla telaş yapıyorsun. Öyle ki daha kahvaltı yapmadığımızı bile fark etmedin.” diyen abim de annemin diğer tarafına oturdu ve elini annemin omzuna koydu. Annem derin bir iç çekti.

“Haklısınız çocuklar, fazla telaş yaptım. Bu arada biz gerçekten de kahvaltı yapmadık değil mi?” diye soran annem ile ikimizde gülmeye başladık.

“Ablamı sakinleştirdiğinize göre hadi sofraya. Önce güzel bir kahvaltı yapalım sonra da iş bölümü ile her şeyi hallederiz.” diyen teyzem ile yerimden kalkıp mutfağa koştum. Annemle uğraşmaktan ağzıma tek lokma koyamamıştım resmen. Acımdan ölmediğim için şükretmelilerdi bence. Arkamdan gülerek gelen aile fertleri de sofrada yerini aldığında hemen yemeğe yumuldum.

“Ah benim güzel kızım, seni aç mı bıraktım ben?” derken bir yandan da gülen anneme cevap vermek yerine sadece başımla onaylayıp yemeye devam ettim. Ben boğazına düşkün bir insandım ve onlar bana en büyük kötülüğü yaparak beni aç bırakmışlardı. Benim bu halime hepsi de gülmüşlerdi. Yemek bittiğinde elimle karnımı ovalarken:

“Oh be dünya varmış, Rabbim kimseyi açlıkla sınamasın inşallah.” dedim. Ben birkaç saate dayanamazken bazı insanlar günlerce tek lokma ekmek bulamıyorlardı. Annemler de bana katılarak âmin demişlerdi.

“Madem doydun o zaman iş bölümüne başlıyorum. Aslım sen mutfağı toparlayacaksın. Yağız sen evi terk ediyorsun ve tam dörtte hazırlanmış olarak gelin alma töreni için burada oluyorsun. Abla seninle biz yukarı çıkıyoruz ve sen güzel bir duş alıp rahatlıyorsun. Birazdan Berfin yenge burada olur. Kuaför gelip sana bakım yapacak. Aslım işin bitince sende güzel bir duş alıp bize katılırsın. Hadi bakalım herkes iş başına.” diyen teyzem ile abim kıyafetini alıp evi terk ederken annemler yukarı çıkmıştı. Bana da mutfağı toparlamak kalmıştı. Kahvaltılıkları toparlayıp mutfağı temizlediğimde derin bir oh çektim. Saat on bir oluyordu ve ben daha hiçbir şey yapmamıştım. Merdivene yöneldiğimde çalan kapı ile kapıya yöneldim. Kapıyı açtığımda yengem ve Asel kapıdaydı. Onları içeri alığımda yengemi annemlerin yanına yönlendirdim.

“Ben önce duş alacağım, ondan sonra katılacağım annemlere. Sen ne yapacaksın?” diye sorduğum Asel:

“Ben önce biraz uyuyacağım kuzen. Annem beşte dikti bizi ayağa. Anlamıyorum ki bu telaş niye?” diyerek kendini üçlü koltuğa attı ve anında gözleri kapandı. Onun bu haline gülerek merdivenlere yöneldim. Önce odama girip rahatlatıcı bir duş aldım. Banyodan çıktığımda saat on iki buçuk olmuştu. Hemen annemin odasına yöneldim. Beni gören annem:

“Nerde kaldın kızım? Ben sana hızlı ol demedim mi?” diyerek fırçayı bastı yine. Annemi daha fazla strese sokmamak adına cevap vermedim ve hemen bana yönelen kuaförün yönlendirmesi ile gösterdiği yere oturup kendimi onun maharetli ellerine bıraktım. Hepimizin bakımı, saç makyaj yapımı derken saat iki buçuk olmuştu. Annem gelinliğini giyerken ben de odama geçip elbisemi giydim. Pudra pembesi parlak kumaş olan etek kısmının arka kısmı yere kadar iniyordu. Ön kısmı ise dizimin biraz altındaydı ve etek kısmı belimden itibaren bolalıyordu. Ayrıca altın sarısı çok hoş işlemelere sahipti. Üst kıskı ise altın sarısı ve üzerine beyaz işlemeliydi. Sırtında hoş bir dekolte varken ön kısmı kapalıydı ve kalın askıları da tamamen danteldi. Üst kısmı vücuduma tamamen vücuduma otururken etek kısmı boldu. Bu da çok hoş bir uyum sağlıyordu. Dağınık topuz olan saçlarım bu elbiseyle harika olmuştu.

“Aslım! Hazırlanmadın mı daha?” diye seslenen teyzem ile aynadaki yansımama son kez bakıp odamdan çıktım. Karşımda gördüğüm teyzemle bir ıslık çaldım.

“Harika olmuşsun teyzem. Bugün seni binine kaptırmayalım da.” dedim gülerek. Bu sözlerim ile gülen teyzem:

“Sen kendine bak güzelim. Yakıyorsun resmen. Neyse, hadi ablamın yanına gidelim. Seni soruyordu.” dedi. Bunun üzerine birlikte annemin odasına geçtik. Annem aynanın karşısında kendine bakıyordu ve dantellerle süslenmiş gelinliği harikaydı. Abartılı olmayan sırt dekoltesi vardı ve belden itibaren bolalan gelinlik anneme çok yakışmıştı. Aynada beni gören annem bana dönüp:

“Nasıl olmuşum?” diye sordu titrek bir sesle. Heyecanı sesine yansımıştı.

“Çok güzel olmuşsun annecim.” dedim ama benim sesime karışan başka bir ses daha vardı.  Kapı ağzındaki abim şaşkınca anneme bakıyordu. Onun bu haline gülümserken:

“Ben nasıl olmuşum peki abicim?” diye sordum. Abim önce beni sonra da teyzemi baştan aşağı süzüp:

“Siz ikiniz düğün boyunca benim yanımdan ayrılmıyorsunuz, anlaşıldı mı? Ah, siz bugün beni kesinlikle katil edeceksiniz.” derken annemin yanına gelip ona sarıldı ve geri çekildi. “Az önce Balın ile konuştum, yola çıkmışlar geliyorlar. Burada mı bekleyeceksin yoksa salona mı ineceksin annem?” diye soran abime cevap dayımdan geldi ve annem alayın gelmesini odasında bekledi. Sonunda korna sesleri mahalleyi inletmeye başladığında annemle aynı anda titrek birer nefes aldık. Dayım annemi dışarı çıkardığında annemin isteği ile kırmızı kuşağı abim bağladı ve onu amcama teslim etti. Amcam annemi gördüğü anda resmen dili tutulmuş ve tek kelime edememişti. Onun bu hali herkesi güldürürken sonunda kendine gelen amcam:

“Çok güzel olmuşsun meleğim. Senin bu güzelliğin melekleri kıskandıracak.” Dedi. Onun bu sözleri annemi resmen büyülemişti. Onlar gelin arabasına geçerken biz de teyzemle abimin arabasına geçtik. Düğün alayı mekâna geldiğinde annemi yukarı çıkardılar. Biz gelen konukları karşılarken annem yukarda kaldı. Sonunda tören başladığında annem amcamın kolunda geldi nikâh masasına. Onlarla birlikte şahitler de yerlerini aldığında o malum sorular soruldu ve evet cevapları yankılandı düğün için adeta bir gelin gibi süslenmiş olan bahçede. Annem amcamın ayağına bastığında amcamın tepkisi çok komikti.

“Diğerine de bas hatun, üzülür sonra.” diyen amcam ile bahçe kahkahalarla inlemişti. Gelinle damat ilk dansını yaptıktan sonra herkes sırayla piste çıkmaya başladı. Abim de beni dansa kaldırmıştı. Biraz dans ettikten sonra yanımızda olan gelin ve damada dönen abim:

“Babacım eş değiştirmeye vakti. Al kızını ver annemi.” diyen abim ile amcamla annem bize baktı şaşkınca. Onların bu şaşkın halinden yararlanan abim annemi kendi kollarına alınca ancak kendilerine gelebildiler. Beni kollarının arasına alan amcam merakla bana bakıyordu. Sadece o değil yanı başımızda dans eden annemlerde öyle. Neyi beklediklerinin farkındaydım.

“Ee baba, sonunda erdin muradına ha?” dedim. Sözlerim bittiğinde resmen gözleri parlamıştı. Baba kelimesi hasret kaldığım bir kelimeydi. Ama şimdi bu kelimeyi gerçekten de hak eden birine teslim etmiştim. Agah Hazanoğlu sahip olabileceğim en iyi babaydı ve ben onunla babasız geçen yıllarımın acısını çıkaracaktım.

“Haklısın kızım sonunda erdim muradıma. Harika bir oğlum ve dünyalar güzeli bir kızım var artık.” diyen babam ile yüzümdeki gülümseme büyüdü. Babam! O artık benim babam. Başımı omzuna yaslayıp gözlerimi kapattım. Biraz daha gözlerine bakarsam ağlayacaktım. Dans bitip yerlerimize geçtiğimizde annemle babamın yanına oturup etrafı izlemeye başladım. Karşıdan bana bakan bir çift gözle karşılaştığımda içim özlemle yandı. Yalaz karşımda durmuş bana bakıyordu. Onun gözlerinde de özlem vardı ama o bunu hak etmişti. Ben onu hala sevsem de biz diye bir şey kalmamıştı artık.

Sonunda düğün bitmiş ve annemle babam balayı için yola çıkıyorlardı. Annemin bin bir tembihi sonunda dayanamayan babam onu kolundan tutup sürüklemek zorunda kalmıştık. Vedalaşma faslından sonra abim, teyzem ve ben eve dönmüştük. Annemler döndüğünde abim ve ben onların yanına taşınacaktık ama teyzem bu evden ayrılmayı reddettiği için bizimle gelmeyecekti. Odama çıkıp elbisemden ve makyajımdan kurtulup duş aldım ve hemen yatağıma girdim. Yorgunluktan ölmüştüm resmen. Uykuya dalmaya hazırlanırken yanımda hissettiğim hareketlilik ve ağzıma kapanan el ile ne yapacağımı şaşırdım.

“Sakın korkma, benim.” diyen Yalaz ardından ağzımdaki elini çekip kollarını bana sardı. “Seni çok özledim be güzelim.” dedikten sonra alnıma bir öpücük kondurdu. Şaşkınlığımı üzerimden attıktan sonra kolundan çıkmak için çırpınmaya başladım.

“Beni özledin öyle mi? O yüzden mi o kadının kollarına koştun hemen?” diye sordum öfkeyle. Bana acı ile baktı.

“Senin için güzelim. O kadına seni korumak için katlanıyorum ama merak etme çok yakında ondan kurtulacağız ve seni geçmişin bu ağır yükünden kurtaracağım.” dedi. O an Yalaz’ın her şeyi bildiğini anlamış oldum. Onun bildiklerini biliyordu ve onu susturmak için onunla birlikteydi. Bu gerçekle gözlerimden yaşlar süzülmeye başladı. Gözyaşlarımı silen Yalaz:

“Sakın ağlama güzelim, sakın. Çok az kaldı. Her şeyi çözmeme çok az kaldı. O zamana kadar bana soru sorma ve bir süre bizde ya da amcamlarda kal. Yalnız kalmanı istemiyorum. Zarar görmeni de. Anlaştık mı?” diye sordu. Onu onaylayınca alnıma bir buse kondurup geldiği gibi sessizce terk etti evi.

Mazinin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin