Bir çocuk tükendi maskelerin ardında. Çocuk öldü usul usul, acı çeke çeke. Kimse görmedi, kimse duymadı. Bir çocuk kayboldu yalanların içinde, bir çocuk kayboldu mazinin tozlu yollarında. Mazinin gölgesinde boğuldu. Bir gölge serinletir ama bu gölge yaktı kavurdu yürekleri. Saklandı yaralar, üzerine mil çekildi gözlerin. İstendi ki görmesin kimse o yaraları. Ölen o küçük çocuğun küllerinden güçlü bir kız doğdu. Dimdik ayakta duran, güçlü ve mağrur. Acılarını kimseye göstermedi. Onları duygusuzluk maskesinin ardına sakladı. Sonra bir adam geldi ve hiç düşünmeden elini o maskeye uzattı. Çıkartmaktı niyeti ama bilmediği şey o maskenin ardındaki yüzün ne kadar yaralı, ne kadar çaresiz olduğuydu.
Yalaz farkında olmadan maskemi aralamıştı ortaya çıkaracağı enkazdan bihaber. Benim sakladıklarımı keşfederken beni yavaş yavaş öldürdüğünün farkında değildi. O şimdi sadece beni çözmenin derdine düşmüştü. Beni yıktığını,incittiğini göremeyecek kadar işine odaklanmış durumdaydı. Bu maskemi çıkarırsa benden geriye bir enkaz kalırdı ama o bunun farkında değildi. Bu fazlaydı hemde çok fazla.
"Neden sustun? Susmak sana hiç yakışmıyor." diyen Yalaz beni konuşturarak hakkımda daha fazla şey öğrenme derdindeydi belli ki ama benim ona istediğini vermeye hiç niyetim yoktu. Varlığı bile bocalamama yeterliyken önemi bilinmeyen denizlere sürüklüyordu.
"Aksine bana en çok susmak yakışır." diyerek ona cevap verdim. İstiyordum ki benimle konuşmasın, bakmasın bana, daha fazla görmesin yaralarımı. Kanatmasın yüreğimi, çünkü benim artık gücüm yoktu. Vazgeçmemiştim savaşmaktan ama yorulmuştum sadece. Bu hayattan, omuzlarımın üzerinde ağır bir yük olan geçmişin sırlarından bıkıp usanmıstım artık.
"Suskunluk kimseye yakışmaz güzelim. Hele sana hiç. Suskunluğunun ardına saklanmaktan vazgeç. İçindekileri haykır, haykır ki huzur bulasın yoksa hem kendini hem de çevrendekilleri yavaş yavaş tüketirsin." diyen Yalaz bana inat duvarlarımı zorluyordu. O duvarları yıktığında enkazın altında kalacak olan bendim bir başkası değil. Ayrıca her sözünün her hareketinin ruhuma işliyor olması ise ayrı bir dertti. Ben ondan kaçarken içimde bir yerlerde hep ona koşuyordum. Ona cevap verirsem bu konuşma uzayacaktı. Bu yüzden ben de susmayı seçtim.
"Yine suskunluğunun ardına saklanıyorsun. Öyle olsun bakalım." diyen Yalaz yine içimi okumakta çok iyiydi. Yolun bundan sonrası sessizlikte geçti. Sonunda yol bittiğinde bizi büyük duvarlar karşılamıştı. Araç büyük kapıdan içeri girdiğinde üç büyük ev çıktı karşıma. Arabadan inip etrafı incelemeye başladım. Kocaman bir bahçe çiçekler ve ağaçlarla doluydu. Mis gibi bir koku sarmıştı etrafı. Burası adeta cennetten bir köşe gibiydi. Ben şaşkınca etrafı incelerken az ilerdeki evin kapısı açıldı ve Elif teyze bize doğru gelmeye başladı. Yanımıza geldiğinde;
"Hoşgeldin canım." diyerek bana sıkıca sarıldı.
"Hoşbulduk Elif teyze, Balın nerde?" diye sordum. Benim geleceğimden haberi yok muydu yoksa.
"O dışarıda canım. Yağız onu oyalıyor. Ah zavallı Yağız'ım. Umarım sağ salim eve gelmeyi başarır. Kızım olabilir ama o cadı kime çektiyse artık insanı canından bezdirmekte tam bir usta. Hadi biz içeri geçelim. Oğlum sen de Aslım'ın çantasını misafir odasına bırak ve yanımıza geldi. Yapılacak bir ton iş var." dedi ve beni kolumdan tutup içeriye geçirdi. Salona girdiğimde oradan oraya koşuşturan bir grup insanla karşılaştım. Burada resmen kaos hakimdi. Ben şaşkınca onlara bakarken onlarda beni fark etmişti. Hepsi teker teker:
"Hoşgeldin canım." diyerek beni selamladı. Ben de onlara cevap veriyordum. Bunlar bu kadar kalabalık mıydı? Benim bu şaşkın halime gülen Bahar teyze yanıma gelip bana sarıldı.
"İlk kez böyle kalabalık bir aile ortamı görüyorsun galiba?" diye sorduğunda onu başımla onayladım. Bunun üzerine bana tanımadığım insanları tanıttı. Alphan amcanın yeğenleri ve iki kardeşi, Bahar teyzenin kardeşi ve yeğenleri de buradaydı. Onlarla da tanıştıktan sonra ben de bir işin ucundan tutmak istedim ama izin vermediler. Bahar teyze beni bahçeye çıkardı. Bahçede oturan Alphan amcaların yanına götürdü.
"Hoşgeldin kızım gel otur." diyen Burhan amca bana yanını gösteriyordu. Elif teyze de gelmişti.
"Hoşbulduk." diyerek gösterdiği yere oturdum. Diğerleri içerde çalışırken burada oturmak beni rahatsız ediyordu.
"Nasılsın kızım annemler nasıl?" diye soran Alphan amca ile yönümü ona döndüm. Annem her zaman büyüklerinle konuşurken onlara bak derdi.
"Çok iyiler Alphan amca. Onlar da şimdi dayımlardalar. Onların misafiri oldukları için gelemediler ama çok selamları var." diye cevap verdim. Benim bunu söylememle Elif teyze hemen söze atıldı.
"Ah canım Mirza'ydı dayının adı değil mi? Annen sabah söylemişti ama unutmuşum." dedi. Bakın kime çekmiş belli oldu. Merakını annesinden almış belli ki.
"Evet Elif teyze. Aslında onlar yurt dışında yaşıyorlardı. Yeni döndüler onlarda." diye cevap verdim. Dayımın ismi geçince bir tuhaf oluyordum. Ona karşı yaptığım saygısızlık vicdanıma ağır bir yüktü, o bunu dert etmesede.
"Annen senin dayınlarla görüşmek istemediğini ve onun da görüşmesine izin vermediğini söylemişti." diyen Bahar teyze ile yerimde huzursuzca kıpırdanmdım. Bu kadınlardan bir şey saklanmazdı arkadaş. Annem ne ara anlatmıştı bunu. Hoş bunlar bizden habersiz tanışmış insanlardı. Ben bu kadınlardan her şeyi beklerdim.
"Evet öyleydi Bahar teyze ama bugün o sorunu çözdük." dedim. Bu konuda kendimi yeterince suçlu hissediyordum zaten başkalarının yorum yapmasına dayanabilir miyim bilmiyordum. Neyse ki konunun üstüne çok gitmediler. Bir saat kadar bahçede sohbet ettik. Daha çok onlar sordu ben cevapladım. Sonuçta kızlarının arkadaşıydım ve beni tanımaya çalışmaları çok doğaldı.
"Hala herşey hazır, Yağız'a haber verdik birazdan burda olurlar." diyen İpek abla ile hep birlikte içeriye geçtik. Elif teyze kapıyı kilitleyip anahtarı üzerinde bıraktı. Eve girmek için tek yol bahçe kapısıydı. Onun da perdelerini çektiler. Bu sayede içeri girene kadar hiçbir şey göremeyecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazinin Gölgesinde
RomanceÇocuk olmak yerine anne olmuş bir kadın, annesiyle arasında sadece on üç yaş olan ve bu yüzden çocukluğu cehennem gibi geçen, kendini yabancılardan soyutlayan bir kız, abisinin günahlarının yükünü omuzlarında ve yüreğinde taşıyan bir adam bir amca v...