50. Bölüm

389 24 0
                                    

Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir. Zaman akar usul usul ve hayatlar değişir, insanlar değişir, yanımızdaki kişiler değişir. Çok değil iki yıl önce hayatımda arkadaşım diyebileceğim tek insan Arda iken şimdi etrafımda pek çok insan vardı. Kuzenlerim en iyi arkadaşlarım olmuştu ama bir zamanlar hayatımın merkezine koyduğum adam şimdi hayatımda yoktu. Onun artık başka bir ülkede olduğunu öğrenmemin üzerinden iki hafta geçmişti. Annem artık eve dönmüştü ve biz annemle Agah amcamı bir araya getirme planına başlamıştık. İlk adımımız abim sayesinde annem hastaneden çıktığı gün atılmıştı. Kendisine her zaman babalık yapan amcamla kalmak istemiş ama beni de bırakmak istememişti. Farkında olmadan bize büyük bir iyilik yapan teyzem Agah amcamın da bizde kalmasını teklif etmişti. İlk başta karşı çıkan amcam benim ısrarlarım sonucu kabul etmişti. Bir diğer sebebi evine yerleşen en büyük amcam ve babaannemdi. Onlardan olabildiğince uzak kalmak istiyordu. Ateşle barut misali annem ve amcam bir aradayken birbirlerinden uzak kalamıyor ama ben etraftayken birbirlerinden uzak durmaya çalışıyorlardı. Bu halleri ise oldukça komikti.

“Amcamla konuştum az önce, adamın resmen canına tak etmiş bu durum. Annemden uzak durmak istemiyor ama seni incitmekten de çok korkuyor.” diyerek yanıma oturan abime gülümsedim. Abim sonunda çok istediği anne şefkatine kavuşmuştu. Kesin bir dille ona anne demesini istediğindi abim mutluluktan çocuklar gibi ağlamıştı.

“Eee, ne yapıyoruz şimdi?” diye sordum ona yandan bakarak. Yüzünde muzip bir gülümseme oluştu. Kesin bir şeyler karıştırmıştı.

“Onu azıcık azarlamış ve annemi kıskanmış olabilirim. Ancak benim yanlı olacağımı bu yüzden bu konuda halama danışmasını söyledim. Halam onu sana yönlendirecektir.” dedi. Bunu söylerken bir yandan da gülüyordu. Ah, sevgili abim her fırsatta annemi beni ve teyzemi kıskanıyordu.

“Gel dünyanın en güzel teyzesi. Çok yorgun görünüyorsun canım teyzem.” diyen abim ile gözlerimi devirdim. Resmen sonradan görmelere dönmüştü resmen. Annemle teyzemi kimseyle paylaşamıyordu. Bize doğru gelen teyzem bıkkın şekilde yanımıza oturdu.

“Artık kıskanmaya başlıyorum haberiniz olsun. Bu nedir yahu sonradan görmeler gibi.” diye yarı kızgın yarı alay dolu bir sesle konuştuğumda teyzem gözlerini devirdi.

“Belki abinden feyz alırsın diyordum ama nerdee. Kızım ben senin teyzenim o da abin, biraz saygılı ol. Hem Yağız harika bir yeğen, herkese lazım böyle bir yeğen vallahi.” derken bana yandan bir bakış atmayı da ihmal etmedi. Ah mükemmel teyze ve mükemmel yeğen, ne harika bir durum bu böyle.

“Ah cidden gına geldi sizin bu hallerinizden. Amcamla annem nerde, ben onların yanına gidiyorum.” deyip yanlarından kalktım. Beni sinirlendirmek için her yolu deneyen teyzem sağ olsun her gün benimle uğraşıyordu. Tabi çok sevgili abim bu konuda ona uymaktan hiç mi hiç çekinmiyordu. Onlar arkamdan gülerken ayaklarımı yere vura vura eve doğru yürüdüm. Şimdi ikisi de arkamdan gülüyordu, aman ne harika. Eve girdiğimde annemle amcamın salonda oturduklarını gördüm. Birbirlerine oldukça yakın duruyorlardı. Her ne konuşuyorlarsa ben gelince bir anda sustular ve hızla birbirlerinden uzaklaştılar. Amcam annemin yanından kalkıp karşı koltuğu geçti. Eğer amcamın annem konusunda bana açılmasına istiyorsam ona biraz daha yakın olmalıydım. Bu yüzden annem yerine amcamın yanına geçip oturdum ve kollarımı önümde bağladım. Asık suratım ise cabasıydı.

“Hayırdır kızım, kim kızdırdı seni böyle?” diyen amcamın dizlerine başımı koyup koltuğa uzandım ve derin bir iç çekip:

“Kim olacak amca? Tabi ki de abim ve teyzem. Resmen beni dışlıyorlar. Sürekli birbirlerini övmeler, her fırsatta birlik olup benimle uğraşmalar, daha neler neler.” dedim sesim titrerken. Evet onları çok kıskanmıştım ama onlar da beni bile bile kıskandırmaya çalışıyorlardı.

“Bak sen şunlara! O zaman biz de onları dışlayalım ve üçümüz birlikte dışarı çıkalım ne dersin?” diye soran amcamla yerimden doğrulup oturdum ve ona döndüm.

“Lunaparka da gider miyiz?” diye sordum hevesle. Eskiden lunaparka gittiğimde hep babasıyla gelen çocukları görür ve üzülürdüm. Bu nedenle de lunaparka gitmeyi hiç istemezdi.

“İyi de sen lunaparkları hiç sevmezsin ki. Birden bire bu lunapark sevdası nereden çıktı?” diye soran annem nerden bilsin içimdeki bu yarayı.

“Aslında lunaparkları severim, sevmediğim oraya babasının omzunda gelen çocukları izlemek zorunda kalmaktı. Şimdi ise yanımda amcam var. Amca baba yarısıdır demezler mi? Hoş omuzda taşınacak yaşı geçtim ama yine de amcamla lunaparka gitmek istiyorum.” dedim. Artık anneme gerçekleri yavaş yavaş anlatmaya başlamalıydım. Annem dolan gözleriyle bana bakıyordu.

“Neden hiçbir şey söylemedin? Benden sakladığın daha ne var? Yüzündeki mutluluk maskesini sonunda çıkarıyor musun?” diyen anneme şaşkınca bakıyordum. Yüzümdeki mutluluk maskesi mi? Yani annem farkında mıydı?

“Boş verin şimdi bunları. Geçmişi konuşup bu günü heba etmeyelim. Hem ne demiş eskiler, olmuşla ölmüşe çare yoktur. Hadi hazırlanın, üçümüz birlikte önce lunaparka gidelim sonra da güzel bir yemek yiyelim.” dedi. Annem bir süre yüzüme baktıktan sonra gülümseyip:

“Hadi o zaman gidelim. Ancak Aslım bundan sonra benden bir şey saklamanı istemiyorum. Her şeyi bana anlatacaksın, ben senin annenim. Her ne olursa olsun senden vazgeçmem.” dedi ve salondan çıktı. Ben ise amcama bakıyordum. Büyük sırrımızı öğrendiğinde annem ne yapacak acaba. Amcam bir şey söylemek yerine elini sırtıma koyup beni yönlendirdi. Ben de ona uyup hareket ettim. Hazırlanıp aşağı indiğimde annemle amcam beni bekliyordu. Yanlarına geldiğimde dışarıya yöneldiler. Bahçeye çıkıp teyzemlere seslenen anneme yetiştim.

“Hayırdır nereye böyle?” diye soran abime gülerek:

“Biz dışarı çıkıyoruz, siz ikiniz de başınızın çaresine bakarsınız artık.” dedim. İkisinin de kaşları çatılırken annemle amcam gülmeye başlamıştı. Evet, nispet öyle değil böyle yapılır.

“Abla ne demek bu? Gerçekten de bizsiz dışarı mı çıkıyorsunuz?” diyen teyzem bu duruma bir anlam veremiyordu. O ikisini evde bırakıp biz üçümüzün dışarı çıkacak olmasına inanamıyorlardı.

“Bana bakma kuzum, planı amca yeğen bu ikisi yaptı ve beni de dahil ettiler. Aslım lunaparka gitmek istedi ve öyle bakma bende şaşkınım. Aslım babasıyla gelen çocukları görünce üzüldüğü için gitmek istemiyormuş. Şimdi ise amcasını koluna takıp gidiyor küçük hanım.” dedi. Abim durumu anlayınca teyzemin itiraz etmesine engel olup bizi uğurladı. Lunaparka geldiğimizde neredeyse tüm oyuncaklara bindim ve amcam da itirazsız benimle birlikte hepsine bindi. Koskoca adam atlıkarıncada o kadar komik görünüyordu ki anlatamam. Annem ise bazen bize katılıyor bazen de bizi izlemekle yetiniyordu. Sonunda lunaparktan çıktığımızda saat epey ilerlemişti. Yemek için geldiğimiz yer küçük ve nezih bir yerdi. Balık sipariş edildiğinde suratım asıldı. Balığı çok severdim ama kılçığını bir türlü temizleyemezdim.

“Ne oldu kızım, yüzün neden asıldı?” diye soran amcama bakarken iç çektim ve:

“Ben balığın kılçığını temizlemeyi hiç beceremem, o yüzden balık yiyemiyorum.” diye cevap verdim. Bu sözüm üzerine amcam kocaman gülümsedi.

“Merak etme kızım, ben senin için temizlerim. Övünmek gibi olmasın ama çok iyi kılçık temizlerim. Senin bu annen de temizleyemezdi balığın kılçığını ve tek bir kılçık olursa o balığı yemezdi. Sırf onun için öğrenmiştim.” dedi ve sonra bir anda yanlış bir şey söylemiş gibi sustu. Amcamın benden çekinmesini ya da bu güzel akşamın bozulmasını istemiyordum. O yüzden ben de amcama uydum.

“Aslına bakarsan amca hala temizleyemiyor. Sadece o değil teyzem de temizleyemiyor. Bu nedenle de bizim eve balık girmiyor ama senin bu konuda iyi olduğunu öğrendiğim iyi oldu. Artık ne zaman balık yemek istesem sen bana yaparsın değil mi?” dedim. Annem bu sözlerime homurdansa da amcama bu kadar yakın olmamdan oldukça mutluydu. Balıklarımız geldiğinde amcam önce hepsini kılçıklarından kurtarmıştı, ardından da afiyetle yemiştik. Eve geldiğimizde saat oldukça geç olduğu için hemen yataklara çekildik.

Koşuyordum, karanlık bir sokağa giriyordum yanlışlıkla. Karanlık ve çıkmaz bir sokağa. Sonra o adam geliyordu, suratındaki sırıtış aynıydı. Kedimi kurtarmaya çalışıyordum. Yardım istiyor bağırıyordum ama sesimi kimse duymuyordu. Bir ada sarsılmamla gözlerimi açtım. Amcam karşımda endişeyle bana bakıyordu.

“Korkma kızım, sadece kâbus gördün.” diyen amcama sıkıca sarılıp:

“Lütfen yanımda kal. Yalnız kalırsam uyuyamam.” dedim. Amcam bir an tereddüt etse de sonra yanıma uzanıp beni kollarının arasına aldı. Bende kollarının arasına yerleştiğimde ışığı kapattı. Bir süre sonra rahatlayıp huzurla uykuya daldım. Çünkü amcamın kollarında iken kendimi sanki babamın kollarında gibi hissediyordu.

Mazinin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin