59. Bölüm

454 20 0
                                    

Zamansız yaşanır sevdalar, zamansız gelir ve zamansız tüketilir. Bu nedenledir ki hep yarımdır aşklar. Bazıları şanslıdır çünkü onlara ikinci bir şans verilir mutluluk için, bazıları ise tüm şansları tüketmiştir. Bize de zamansız gelmişti aşk ve biz o aşkı yaşayamamıştık. Kollarımda ağlayan küçük Yalaz’ımın sesi ile uyandığımda günün yerini alacakaranlığa bıraktığını gördüm. Ağlayan minik kardeşimi kucağıma alıp sakinleştirmeye çalıştım ama olmadı. Uzun zamandır uyuyorduk bu nedenle de oldukça acıkmış olmalıydı. Annemi bulup minik adamımı ona teslim etmeliydim. Aceleci adımlarla odamdan çıktım ve annemin olması en mümkün yere salona yöneldim. Bu katta olsaydı muhakkak ufaklığın sesini duyar ve gelirdi. Yalaz’ın ağlamasına dayanamadığım için adımlarımı hızlı hızlı ama oldukça da dikkatli atıyordum. Sonunda merdivenler bitip de salona döndüğümde kimsenin olmadığını gördüm. Salon bomboştu. Mutfağa baktığımda da her yer sessizdi. Anneme seslendim ama cevap veren olmadı. Evde olmadıklarına ve bana haber vermediklerine göre kesin halamlardalardı. Bahçe kapısından çıkıp az ilerde olan halamlara doğru ilerlerken bir yandan da kucağımda ağlayan Yalaz’ı sakinleştirmeye çalışıyordum. Ara ara susan küçük kardeşim yine de ağlıyordu, ancak sesi artık çok yüksek değildi. Halamların bahçesini geçip sürgülü kapıyı açtığımda herkesin burada olduğunu gördüm. Tüm kuzenlerim, amcamlar hatta dayımlar bile buradaydı. Hepsi aynı noktaya odaklanmışlardı. Beni ilk fark eden abim olurken ben de bakışlarımı onların odak noktasına çevirdim ancak karşımda gördüğüm yüz ile bir an sendeledim. İnanamıyor, hatta hayal gördüğümü düşünüyordum ama herkes ona bakıyordu. Kucağımda Yalaz olmasa çoktan yere yığılırdım. Ondan güç almak istercesine daha sıkı sarıldım küçük kardeşime.

“Yalaz’ı bana ver Aslım ve lütfen sakin ol. Biliyorsun ki kalbin ağır stresi kaldırmıyor.” diyen abim ne ara yanıma gelmişti, ne ara kucağımdaki minik kardeşime uzanmıştı bilmiyorum. Onu vermek istemiyordum ama onu incitmek de istemiyordum. Yalaz’ın kucağımdan alınması ile sanki tek dayanağım oymuş ve onu kaybedince tüm gücüm çekilmiş gibi sendeledim tekrar. Şimdi herkes bana ben ise karşımdaki adama bakıyordum. Sarsak adımlarla ona doğru ilerledim ve tam karşısında durduğumda adeta bir yaprak gibi titreyen elimi kaldırıp usulca yanağına dokundurdum. Dokunuşumla birlikte ikimizde titrek birer nefes alırken onun gözleri kapanmıştı. Ben ise gözlerimi kapattığım anda kaybolacak korkusuyla gözlerimi dahi kırpamıyordum. Sıcaklığını hissetmek benim için yeniden nefes almak gibiydi adeta.

“Yalaz!” dedim adeta hıçkırır gibi. Hemen ardından da dudaklarımdan ardı ardına dökülmeye başladı hıçkırıklar.

“Söyle güzelim.” derken onunda gözlerinden yaşlar süzülmeye başlamıştı. Sesi kalbime dokunup tüm acılarımı yok etmişti sanki. Onun sesiyle kalbim titremişti adeta. Buradaydı, karşımdaydı ve ben kesinlikle hayal görmüyordum.

“Sen buradasın ama bu nasıl olur? Senin öldüğünü söylediler ama sen yaşıyorsun. Tüm bunlar nasıl olur?” diye sordum hıçkırıklarım yüzünden boğuk ve kesik kesik çıkan sesimle.

“İnan bana bende bilmiyorum güzelim. Öldüğümü düşündüm ama hayattayım.” dedi ve bunu söyledikten hemen sonra daha fazla dayanamıyormuş gibi beni kollarının arasına aldı. Sonunda ait olduğum yeri yuvamı bulmuştum.

“Önemli değil, nasıl olduğunun hiç önemi yok. Sen buradasın, yanımdasın ya gerisinin hiç önemi yok.” derken bende kollarımı ona dolamıştım. Kaybetmekten korkar gibi sıkıca ama incitmekten korkar gibi de ürkekti sarılmaları.

“Oğlum Aslım’ı daha fazla ayakta tutma. Bugün yeterince stres yaşadı zaten. Daha fazla yorulmasın, kalbi dayanmaz maazallah.” diyen yengem ile Yalaz beni koltuğa oturtup kendisi de hemen yanı başıma oturdu. Bu süre boyunca elimi bir kez olsun bırakmamıştı. Ben ise kaybolmasından korkar gibi gözlerimi ondan ayıramıyordum. Bir anda çatılan kaşları ile ister istemez gerildim.

Mazinin GölgesindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin