Uzun zamandır tattığım en huzurlu uykunun kollarından duyduğum mırıltılarla sıyrıldım. Daha doğrusu sıyrılmak zorunda kaldım. Gözlerimi açtığımda ilk karşılaştığım amcamın huzurla uyuyan yüzü oldu. Onun kollarına iyice yerleşmiştim ve amcam da beni sıkıca sarmıştı. Başımı kaldırdığımda kapıya yığılmış bizi izleyen aile fertleri ile karşılaştım. Hepsi şaşkınca bize bakıyordu. Annemin ise gözleri dolmuştu. Yerimden usulca doğruldum. Benim doğrulmamla amcam da uyandı. O da önce bana sonra da kapıda bizi izleyen aile fertlerine baktı.
“Günaydın amca, gece uyuyabildin mi? Ben deli yatarım, seni rahatsız etmedim değil mi?” diye sordum. Annem olduğu yerden ayrılıp yanımıza geldi ve yatağın başucuna oturdu.
“Siz neden birlikte uyudunuz, bir şey mi oldu?” diye soran annem ile bir an ne cevap vereceğimi bilemedim. Kâbus gördüm desem ne gördün, neden gördün diye kırk tane soru sorardı şimdi.
“Kız gece pencereye düşen gölgeden korkmuş Rana, uyuyamamış. Ben de su için kalkmıştım, baktım korkuyor uyuyamıyor, birlikte yatalım dedim. Kızdın mı yoksa?” diyen amcamla anneme baktım. Acaba bu cevapla tatmin olacak mıydı yoksa daha fazla soru soracak mıydı? Annem bir süre ikimize baktıktan sonra ikna olmuş olmalı ki:
“Hadi sofra hazır, daha fazla soğumadan yapalım kahvaltımızı.” Dedi ve oturduğu yerden doğruldu. Kapının ağzına vardığında bize dönüp:
“Kızmadım, aksine mutlu oldum. Tek başıma ona yetemediğimin farkındaydım. Kızım hep bir babanın eksikliğini yaşıyordu ama şimdi o yara senin sayende iyileşiyor.” Dedi ve kapıdan çıkıp gitti. Annem haklıydı, biz ne kadar sakladığımızı zannetsek de anne babalar her şeyin farkındaydı.
“Hadi amca annemi kızdırmadan aşağıya inelim. Bir dahaki gelişinde elinde oklava ile gelir haberin olsun.” Dedim ve yataktan çıktım. Banyoya geçip elimi yüzümü yıkadıktan sonra tekrar odaya döndüğümde amcam yoktu. Hemen üzerimi giyip aşağı indim. Sofradaki yerimi aldığımda amcam da gelmişti. Güzel bir sohbet eşliğinde yapılan kahvaltıdan sonra teyzem işe, amcam da Elif halamlara gitti. Annemi ziyarete gelen dayımlar sayesinde abim ve ben izin alıp kuzenlerle buluşmaya gittik. Amcam halamla konuşmaya karar verdiğine göre yakında annem konusunu benimle konuşurdu. Bu nedenle bundan sonraki adımımı çok dikkatli atmalıydım. Kafeye geldiğimizde herkes buradaydı. Yüsra abla bile buradaydı ve tabi enişteler. Yerime oturmamla Yüsra abla şikâyete başladı.
“O kızı bensiz dövdüğünüze inanamıyorum. Doğru düzgün dövememişsiniz bile. Ben olacaktım ki kafasını duvarlara sürterek çıngı çıkartacaktım. Hele sen küçük hanım ne demek onun seni tehdit etmesine izin vermek, ne demek biden yardım istememek?” diye çıkıştığında öylece kala kaldım. O gün Yüsra abla eşinin annesi rahatsızlandığı için Niğde’ye gitmişti ve daha dün dönmüştü. Her şeyden de yeni haberi oluyordu.
“Abla Allah aşkına, kız o zaman annesinin derdinden bunu mu düşünsün? Ayrıca bizim bugünkü konumuz amcamla yengem unuttun mu?” diyen Evren abi benim yerime cevap verip beni bu durumdan kurtarmıştı.
“Eee, son durum ne? Amcamla yakınlaşabildiniz mi?” diye soran İpek abla ile ister istemez yüzümde bir tebessüm oluştu. Ancak benden önce davranan abim ben ağzımı açamadan konuşmaya başladı.
“Yakınlaşmakta laf mı? Bunlar var ya dün teyzemle beni evde bırakıp üçü bir lunaparka gittiler. Amcamla bu, ikisi birlikte tüm oyuncaklara binmişler. Amcam ya amcam, lunaparkın önünden bile geçmeyen adam. Sadece bu olsa iyi, birlikte balık yemeye gitmişler. Bu küçük cadı ve annem balık temizleyemiyormuş. Amcam ikisi için temizlemiş. Ama asıl bombayı sona sakladım.” deyip telefonunu çıkardı. Ardından telefonunu bize yöneltti. Ekranda amcamla ben sarmaş dolaş uyuyorduk.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mazinin Gölgesinde
RomanceÇocuk olmak yerine anne olmuş bir kadın, annesiyle arasında sadece on üç yaş olan ve bu yüzden çocukluğu cehennem gibi geçen, kendini yabancılardan soyutlayan bir kız, abisinin günahlarının yükünü omuzlarında ve yüreğinde taşıyan bir adam bir amca v...