***
Güne mutlu bir şekilde uyandım demeyi çok isterdim ama sabahın bilmem kaçında hoparlör ayarladıkları için iğrenç bir güne başlamış, Sude ile birlikte yeni küfürler keşfetmiştik. Aşağı indiğimizde abimin hazırladığı kahvaltıyı etmiş ve ardından düğün yerinin hazırlıklarına yardım etmeye başlamıştık.
"Bir daha merdiveni sallarsan sana bu merdiveni sokarım, anladın mı?" istemsizce gülüp son sandalyeyi de yerine koydum. Uraz direklere led ışık takıyordu ve Efe de pislik yapıyordu. Herkes bir iş yapıyordu, gerçekten herkes. Leyla abla bu kadar emeği hak ediyor muydu, bilmiyordum ama Poyraz abi için yapıyordum bu işleri. Tamam, siz yabancı değilsiniz. Sabah abim "akşama kadar iş yaparsan iki yüzlüğü kaparsın" dediği için yapıyordum. Aramızda kalsın, sadece bana özeldi.
"Ya başlarım parasına, yapmıyorum iş falan!" Semih'in dediğini duyduğumda kaşlarımı çattım. Abim herkesi parayla tutmuş olamazdı, değil mi?
"Aynen, yüz lira için bel fıtığı olacak değilim" gülerek elimi Sude'nin omzuna koydum.
"Seni ezik, sadece yüz liraya mı kiralandın?" kendimi çok cool hissediyordum çünkü abim bana torpil geçmişti.
"Pardon ama iki yüzlük Alpişkomdan iki yüzlük Poyrazcığımdan kopardım, istesem hepinizi kölem yaparım" Efe'nin dediğini duyunca abime seslendim. Sabahtan beri doğru düzgün iş yaptığını görmemiştim, tam tersi iş yapanlara engel olmaya çalışıyordu.
"Şunu al ve sus" bana beş lira uzattığında elimi işaret ettim, baktı ve ayıplarlarcasına sesler çıkardı. Abime tekrardan seslendiğimde nikah masasının altına saklandı.
"Ne oldu Duru? Arabayı süslüyorum, çabuk ol" nikah masasını gösterdim sinirliymiş gibi gözükmeye çalışırken.
"Masanın altındaki aptala hiç çalışmadığı halde nasıl iki yüz lira verirsin? Ayrıca hani sadece bana özeldi şu rüşvet işi?" abim o anlık beni umursamamayı seçip Efe'nin yanına ilerlerken gözüm Uraz'a takıldı.
Merdivenden inip bize göz devirdikten sonra merdiveni koltuk altına aldı ve diğer direğe doğru ilerledi. Direğe merdiveni dayadıktan sonra eliyle alnına düşmüş perçemi ittirdi ve bana döndü. Anında gözlerimi başka yere çevirdikten sonra çaktırmadan tekrar baktım. Hâlâ bana bakıyordu ve suratında aptal bir sırıtış vardı! Bugün en son isteyeceğim şey, dün gece sarıldığım kişiye rezil olmaktı. Kader yine bana hareket çekiyordu.
"Sindirmek için soda falan getireyim mi?" anlamamış yüz ifademle yanımda kıkırdayan Sude'ye döndüm. Ne demişti az önce?
"Diyorum ki, gözlerinle bayağı yedin çocuğu" bacağına tekme atıp merdivenlere oturdum. Karadeniz'in garip hava durumu yüzünden giydiğim ince şort, soğuk mermeri iyice hissettirmişti. Daha yarım saat önce tepemizde güneş olduğuna yemin edebilirdim, şimdi soğuktu. Aslında akşam yağmur veya kar yağsa, fırtına çıksa üzülürdüm. Tamam, Leyla abladan pek hoşlanmıyordum ama düğün için çok uğraşmıştık, mahvolmasını istemezdim.
"Yakında 'Sude ben onu seviyorum galiba' diyerek yanıma gelirsen sana hareket çekeceğim, söz" göz devirip bakışlarımı Uraz'a çevirdim. Daha onu tanıyalı birkaç gün olmuştu, kesinlikle Sude saçmalıyordu. Daha önce kimseden hoşlanmamıştım, ondan da hoşlanacağımı düşünmüyordum. Evet, yakışıklı çocuktu. Tamam, biraz da çekiciydi. Ama sadece bu kadardı, kimseyi gerçekten tanımadan seveceğimi sanmıyordum.
"Üzüntüden mantıklı düşünemiyorsun, Sude. Ablan için bu kadar üzülmene gerek yok, mutlu olacak" dediğim şeyle kahkaha atmaya başladık. Leyla ablayı hiç sevmezdi, arada duygusallaşmadığı sürece nefret bile edebiliyordu. Semih ablasına tapıyor gibiydi, evlenmesin diye odaya kilitlemesi de bundandı. Ne buluyordu, anlamıyordum ama çok seviyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/154251738-288-k761941.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•
Teen Fiction"Ona her baktığımda, sanki daha önce alevlerin arasındaymışım da bir bakışı içimdeki ateşe yağmur yağdırmış gibiydi." *** "Ödül müsün, ceza mı? Seni her gördüğümde tam buram, sönmüş bir külün alevlenmesi gibi coşuyor" titreyen ellerini yumruk yapıp...