Medya: Efe ile Semih
Leyla gibi bir karakteri de sizin hayal gücünüze bırakıyorum, az çok tahmin edebiliyorum. Çirkef ve çekilmez gıcık abla...
***
"Apar topar düğün mü olur, abla? Daha bavulları yeni hazırladık" Leyla abla elindeki elbise yığınını Sude'nin suratına atıp yatağın üzerinde duran diğer kıyafetlere yöneldi.
"Çok konuşma da hızlan, uçağa az kaldı" oflayıp bavulumun fermuarını kapadım. Bu konuda kesinlikle Sude'ye katılıyordum. Uraz yemek yedikten sonra beni eve bırakıp gitmişti, kendi evine girmemişti. Saçmalamayın, duvarın arkasına saklanıp izlemedim. Ne alakası var?
Leyla abla tekrardan dolaptan Sude'nin kıyafetlerini alıp yatağa atarken Başak bize doğru yaklaşıp fısıldadı. Ben Sude ile, Semih de Koray ile birlikte kalıyordu. Başak şanslıydı, küçük bir odada tek başına kalıyordu. Böyle paylaşmıştık odaları. Sude bana yardım edeceğim diye geciken olmuştu, biraz da manyak ablasının katkısı vardı tabii.
"Demedi demeyin, kesin hamile" Sude göz devirip Başak'a tekme atınca kıkırdadım, olabilirdi. Abim gelse "ben evleniyorum, Ela hamile" dese kafasına tavayı geçirirdim herhalde.
Semih ve Sude'nin ailesi Trabzon'da olduğu için Leyla abla bizim evde hazırlanıyordu. Normalde eşyaları Poyraz abideymiş, gelirken bavullarla gelmişti. Dediğine göre hazırlandığımızda Poyraz abi bizi alıp havaalanına götürecekti.
"Tamam mıyız?" Sude ablasının sorusuyla elindeki ayakkabıyı ona attı.
"Dolabımdaki her şeyi fırlatıp durmasan çoktan tamamdık, abla!" doğru söylüyordu. Ben bile hazırdım ama Sude her tarafa saçılmış kıyafetleriyle kalakalmıştı.
"Heyecandan ne yaptığımı biliyor muyum ben? Ayrıca bağırma, ablanım ben senin!" Sude yere eğilip tişörtünü alırken ona sert bir bakış attı, biz gülmekle meşguldük.
"Maalesef öylesin!" Leyla abla yerdeki elbise yığınına tekme atıp sallana sallana odadan çıkarken Sude çığırmaya başladı ve biz, kulaklarımızı kapadık.
"Sen ne gudubet bir kardeşsin ya? Gelmiyorum düğününe falan, cenazen olursa seve seve gelirim ama" biz gülmeye devam edince ateş saçan bakışları bize döndü. Hayati tehlikemiz olduğu için susma kararı almıştık.
"Poyraz'ım geldi! İnin aşağı, paçozlar!" düşündüm de, gerçekten Sude'ye hak veriyordum. Çirkefin tekiydi maalesef.
"Poyraz'ına da sana da! İnşallah fırtına çıkar da çamurdan, gelin yerine rahibeye dönersin!" bedduasına karşılık kahkaha attık, Başak bile gülmüştü. Başak ile birlikte Sude'ye yardım ettik ve birlikte bavullarımızı alarak aşağıya indik. Bavulumu taşımak yerine aşağı atmıştım, onunla mı uğraşacaktım? Merdivenlerden inip hiçbir şey olmamış gibi bavulu çekiştirerek kapıdan çıktım, arkamdaki bakışları tahmin edebiliyordum.
"Hazır mısınız, kızlar? Bir dakika, erkekler nerede?" göz devirdim. Semih ben geldiğimde ağıt yakıyordu, diğerleri de kilitlediği kapıyı açması için onu ikna etmeye çalışıyorlardı. Telefonda dediğinde ciddiye almamıştım ama gerçekten Leyla ablayı odaya kilitlemiş, anahtarı da münasip bir yerine sokmuştu. Gelince ilk işim ona tehtidler yağdırarak kapıyı açtırmak olmuştu. Leyla abla çıkar çıkmaz onu döverek evden atmıştı. Koray da peşinden çıktığı için hangi cehennemde olduklarını bilmiyorduk. Telefon icat edilmişti neyse ki. Koray'ı aradım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•
Ficção Adolescente"Ona her baktığımda, sanki daha önce alevlerin arasındaymışım da bir bakışı içimdeki ateşe yağmur yağdırmış gibiydi." *** "Ödül müsün, ceza mı? Seni her gördüğümde tam buram, sönmüş bir külün alevlenmesi gibi coşuyor" titreyen ellerini yumruk yapıp...