medya: Efoşla Semo
***
Konser çok güzel geçmişti, ben de iki şarkı söylemiştim. Bol bol fotoğraf çekip, canlı yayın açmıştım. Beş altı şarkı sonrası geç olduğu için otobüsler kalktı ve öğrenciler gitmek zorunda kalmıştı. Biz de yoldaydık ve ben Uraz'a sarılı bir şekilde camdan dışarıyı izliyordum. Kalbimin altında bir ağrı vardı ama şu an bunu düşünecek durumda değildim.
"Güzelim, iyi misin?" gözlerimi yoldan ayırmadan kafamı salladım. Sağanak yağmur yağıyordu, izlemek çok zevkliydi. Minibüs durduğunda kafamı kaldırdım, yine mi inek sürüsü önümüzü kesmişti?
"Hadi gel benimle" anlamadığım için dik dik suratına baktım, ayağa kalkmış elini uzatıyordu.
"Biraz yağmurun keyfini çıkaralım ister misin?" hafifçe tebessüm edip elimi elinin üzerine koydum ve beni kendine çekerek ayaklandırdı. Diğerleri soru sormadan öylece bizim inmemizi beklediler, kızlara 'sorun yok' dercesine gülümseyip biraz da olsa rahatlamalarını sağladım. Minibüs gözden kaybolurken iç çekip Uraz'a döndüm. Bana bakıyordu ve öyle güzel bakıyordu ki nefes alamıyordum. Elini uzatınca elini tuttum ve kaldırıma çıktık. Yağmur tüm vücudumuzu sırılsıklam ediyordu ama açıkçası pek de umurumuzda değildi. Arabaların pek geçmediği ıssız bir yoldaydık, İstanbul'da nadir görülen bir şeydi bu. Uraz birden durduğunda, yağmur yüzünden gözlerimi kırpıştırarak baktım ona.
"Benimle dans edebilir misiniz acaba, güzel hanımefendi?" gülerek kafamı salladım. Bir elini belime, diğer elini de elimle birlikte yukarı kaldırıp belirli bir ritimle hareket etmeye başladı. Saçlarımız ve kıyafetlerimiz ıpıslaktı, dans ederken saçlarım ıslak ıslak savruluyordu. Gülmeye başladık, saatler önce sözlenmiştik ve şimdi de yağmurun altında çılgınca dans ediyorduk. Üstelik müziğimiz bile yoktu, kafamızın içindeki notalar bize yetiyordu.
"Davarlar dans edebiliyormuş" düğün gecesi konuştuklarımıza vurgu yaptığımda gülüşümüz arttı. Beni etrafımda döndürdükten sonra kendine iyice yaklaştırdı. Yüzü yüzüme gittikçe yaklaşırken, ritim de yavaşlamıştı.
"Tüm yıldızlar dudağının kenarında birikmiş, sevgilim. Onların bir kez daha sönmesine asla izin vermeyeceğim, bunu unutma olur mu?" gülüşüm gülümsemeye dönerken beni öpmeye başladı. Ellerimi boynuna sarıp öpüşünü derinleştirdim, sanırım aşırı doz mutluluktan bu gece sağ çıkamayacaktım. Geri çekildiğinde yüzüne baktım, az önceki mutluluk sarhoşu halinden eser kalmamıştı.
"Sana söylemem gereken şeyler var" kaşlarımı çattım.
"Kötü şeyler mi?" kafasını sallayarak beni onayladığında yüzüm düştü, iki saatçik mutluluk tabii ki de bana fazlaydı.
"Eve yakınız zaten, yürüyelim mi?" biraz düşündüm. Bizim ev sahil civarlarındaydı, yakın falan değildik.
"Eski eve gideceğiz, biraz yalnız kalsak iyi olur" sessizce kafamı salladım. Birkaç dakika ikimizden de ses çıkmadı, başka şeyler düşünüyorduk. İçimden bir ses kötü günlerin bizi beklediğini söylüyordu, umarım yanılıyordur.
Bir yarım saate, yavaş yavaş gelmiştik evimize. Kılımı kıpırdatacak halim kalmamıştı, ölü gibi hissediyordum. Bugün gerçekten çok yorucu ve uzun bir gün olmuştu, üstelik daha beni bekleyen kötü haberler vardı.
"Sıcak bir duş al bence, yorgunluğuna iyi gelir" kafamı sallayarak ona yaslandım, uyku bastırıyordu.
"Hiç halim yok, sen yaptırsan olmaz mı?" kafasını eğip şaşkın şaşkın baktı yüzüme, tepkisi beni güldürmüştü.
![](https://img.wattpad.com/cover/154251738-288-k761941.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•
Teen Fiction"Ona her baktığımda, sanki daha önce alevlerin arasındaymışım da bir bakışı içimdeki ateşe yağmur yağdırmış gibiydi." *** "Ödül müsün, ceza mı? Seni her gördüğümde tam buram, sönmüş bir külün alevlenmesi gibi coşuyor" titreyen ellerini yumruk yapıp...