geçmişe bakış // 1

1.7K 79 30
                                    

***

Olayları geçmişe dönerek baştan anlatacağım. Şu an 6 ay öncesine gitmiş bulunmaktayız. Kafanız karışırsa rahatlıkla soru sorabilirsiniz.

()()()()()()()()()

URAZ KORKMAZ

"Abi, neden anlamamakta bu kadar diretiyorsun? Sadece yardım etmeye çalışıyordum" sinirle ellerini saçlarından geçirdi ve derin nefesler almaya başladı, sakinleşmek için uğraşıyordu.

"Sen hâlâ durumun farkında değil misin? Tehlikedeyiz, tehlikedesiniz! Kimseyle konuşmak yok dedim sana, sen tam tersi gittin kendini attın ortaya. Ya o araba çarpsaydı sana, ya Elif'e bir şey olsaydı?" göz devirerek ayağa kalktım.

"Ben bunu yapmak zorunda değilim! Diğerleri gibi normal bir hayatım olsun istiyorum sadece, normal insanlar gibi alt tarafı yaşlı bir adamı karşıya geçirmek istedim, ne var bunda? Hayatımızın pusularla dolmasından bıktım artık! O kızın da bu evde hapis büyümesine izin vermeyeceğim, tamam mı?" montumu koltuğun üzerinden alıp hızla odadan çıktım. Amacım sadece o adama yardım etmekti, son anda üstümüze gelen arabayı fark etmesem şu an morgda olurduk galiba. Ben de bunu istemiyordum işte, kardeşimin de benim gibi silahların arasında hapsolmasını istemiyordum.

Bir yandan montu üzerime geçirirken adımlarım hissettiğim siniri yansıtırcasına büyüyordu. Kendimi motorumda bulmuştum, yaşıma girmediğim için hâlâ bir arabam yoktu. Olduğunda ona gözüm gibi bakacaktım, çocukluktan beri ilgiliydim arabalara. Telefonun tanıdık melodisi kulaklarımı doldururken açtım.

"Hacı, biz geldik ama kaybolduk sanırım. Navigasyondan baktım, tarif ettiğin gibi bir yer yok görünüyor. Ne yapalım?" saçlarımı karıştırdım ve kaskı aldım.

"Konum at, geliyorum" bir şey demesini beklemeden telefonu kapatıp cebime koydum ve motoru çalıştırdım. Kaskı da taktıktan sonra gaza bastım. Abimi zar zor ikna ederek kendime ev aldırmıştım, yakında belki kardeşimi de o hapishaneden kurtarırdım. Planım bu yöndeydi. Şimdi de arkadaşlarımı da ikna edip o eve taşınmalarını sağlamıştım, çok zor olmamıştı. Biraz aptal olduklarından kocaman evi bulamamışlardı, bazen arkadaşlıklarımı sorgulama ihtiyacı duyuyordum.

Biraz ileride koşu yapan genç bir kız gördüm, aklım başka yerlerde olduğu için dikkatim dağılmıştı iyice. Yola doğru gelen köpeği yeni fark edebilmiştim, durmaya çalıştım ama hızlıydım. Sonunda durabildiğimde gözlerimi sıkıca yumarak bir şey olmaması için içimden dua ediyordum, maalesef olmuştu ama. Kaskı hızlıca çıkarıp arkaya baktığımda gözlerim büyüdü. O kız köpeğe sarılıyordu, kurtarmış olmalıydı. Sessiz adımlarla yanına gittim, köpeğin sesi yutkunmama sebep olmuştu. Hayır, tam olarak kurtulamamıştı.

"O iyi mi? Ben son anda fark edebildim, yanlışlıkla oldu" kız kafasını kaldırıp sinirle bana baktığında bu sefer yutkunamadım. Kahverengi gözlerinden yanaklarına yağmurlar yağıyordu, benim yüzümden. Dudakları dolgundu, saçlarının uçları griydi, masum bir tipi vardı. Saçları terden parlıyordu, uzun zamandır koşuyor olmalıydı. Zayıftı, kısaydı. Muhtemelen daha küçüktü de.

"Ya görmeseydim onu, sadece bacakla asla kurtulamazdı" kaşlarımı çattım, bacak? Eğilerek köpeğin yarası var mı diye kontrol ettiğimde bacağının burkuk olduğunu fark ettim, kırık da olabilirdi. Doğrulup etrafa baktım, şu anda filmlerdeki gibi bir taksinin buradan geçmesi gerekiyordu ama görünürde yoktu. Sanırım buradan geçmiyordu, geçenler de doluydu. Kendime düşünmek için biraz zaman verdim, aklıma bir fikir gelmişti. Cebimden hızla telefonumu çıkarıp navigasyondan en yakın veterineri arattım, birkaç kilometre ileride vardı. Motorla gidemezdik, işlek bir yer değildi zaten, kestirme gibi bir yerdeydik. Pek araba da geçmezdi, yürümekten başka şansımız yoktu. Köpeği bacağına dikkat ederek kucağıma aldığımda kız ne yaptığımı anlamaya çalışır gibi yüzüme baktı.

"Seni de mi kucaklayayım diye bekliyorsun? Veterinere götüreceğim, merak ediyorsan gel" hayvanın ağlamaklı sesini tekrardan duyduğumda onu beklemeden yürümeye başladım. Kimin bedduası tuttu acaba diye düşünürken karşı tarafa geçmiştim, kız da peşimden geliyordu. Köpek daha birkaç aylıktı sanırım, yavruydu. Kahverengiydi tüyleri, çok sevimliydi. Ona bir şey olursa kendimi asla affedemezdim, sonuçta onun da bir canı vardı.

Yaklaşık 10 dakika sonra sonunda veterinere varabilmiştik, anında ilgilenmişlerdi. Köpeği yatırdıktan sonra bizden dışarı çıkmamızı istediklerinde mecburen çıkmıştık, kızın ağlaması geçmişti. Ellerini birleştirmiş, gözlerini kapatmış, bir şeyler fısıldıyordu. Cebimdeki telefon titremeye başlayınca Emre'nin aramasını reddettim, beni bekliyorlardı.

"Şey, benim gitmem gerekiyor da rica etsem durumundan beni haberdar edebilir misin? Her türlü şeyi karşılayacağım zaten" göz ucuyla bana baktı ve kafasını salladı. Elindeki telefonu çıkarıp bakışlarını bana diktiğinde boş boş bakıyordum, demek istediğini anlayınca telefon numaramı söyledim. Geri arama yaptığında yutkundum, uğraşsam bu kadar hızlı numarasını alamazdım.

"Teşekkür ederim, mutlaka geri geleceğim" bana ufak bir tebessüm gönderdiğinde yutkunarak veterinerden ayrıldım. Çok güzeldi. Yaşına göre oldukça güzeldi. Yaşını bilmiyordum ama muhtemelen aynı yaştaydık. Fazla güzeldi.

Kafamı iki yana sallayarak büyük adımlarla motorun olduğu yere ilerledim. Birkaç dakika içinde oradaydım ama bir sorun vardı, motorum yoktu. Uzun küfürler mırıldanarak saçlarımı karıştırdım, işte şimdi yanmıştım. Abim bunu öğrenmese iyiydi, zaten ortalık karışıktı. Hızlıca Emre'ye konum attım, motor gitmişti artık. Kısa bir sürede önümde Orkun'un arabası durdu, kendimi içine attım.

"Hacı neredesin sen ya, bir saattir ev arıyoruz" kafa işaretiyle ilerlemesini istedim Orkun'dan. Omzumda hissettiğim ağırlıkla gözlerimi kapatıp sabır dilendim.

"Efe, kalk" diye tısladığımda tınlamadı. Dirseğimle karnına vurduğumda çıkardığı ses yüzünden elimi kulağıma bastırdım, çınlıyordu. Birkaç dakikaya yol tarifimle eve gelebilmiştik, herkesin inmesini bekledikten sonra inmem için suratıma dik dik bakan Orkun'a döndüm.

"Beni aldığın yere bıraksana hızlıca" kafasıyla ne olduğunu sorarcasına işaret yaptı ama sonra anlatmayacağımı anladığı için arabayı çalıştırdı. Diğerlerine anahtar çıkartmıştım, eve girebilirlerdi. Telefonumu kontrol ettim, hiçbir arama yoktu. Aklım kızd- hayır, köpekte kalmıştı. Birkaç dakikaya veterinerin önündeydik, kendimi dışarı atıp içeriye koştum. Gözlerimi etrafta dolaştırdım ama görünürde yoktu, yanımdan geçen görevliye onu tarif ettim.

"Az önce buradaydı, efendim ama çok önemli bir işi olduğunu söyledi ve koşarak gitti. Üzgünüm" derin bir iç çekip yavru köpeğin yanına gittim, en azından numarası vardı.

()()()()()()()()

petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin