Efecim dayı olman gereken konular var... Ayrıca Cam'in sakallı hallerine alışamadım, Efe'ye nası alışacağım bilmiyorum.
***
Korku, tüm bedenimi ele geçirmiş, zihnimin kapılarını zorluyordu. Endişeleniyordum, korkuyordum. Hem olacaklardan, hem de geçmişte olanların ağırlığından. Annemi aramıştım, çok acil buluşmamız gerektiğinden bahsetmiştim. Ayrıca yanında onun da olmasını istemiştim, sorgulasa da kabul etmişti. Birazdan burada olacaklardı ve elim ayağım birbirine dolaşıyordu. Uraz yanımdaydı, Zeynep ile geldikleri şelalenin oradaydık. Biraz ileride kendi halinde sigara içen Orkun, muhtemelen onu düşünüyordu. Diyeceklerimizin kanıtı olarak bizimle geleceğini söylemişti, itiraz edememiştik. Sırtımı Uraz'a yasladım, içimdeki korkuyu ona ne kadar yansıtmamaya çalışsam da farkında olduğunu biliyordum. O da endişeliydi, bu beni daha çok korkutuyordu. Durum fazlasıyla ciddiydi, hepimiz bunun bilincindeydik. Buradaki duruma göre akşam herkese her şeyi anlatacaktık, Efe'ye çok yüklenmiştik.
Ağaçlık alandan giriş yapan siyah arabayla doğruldum, başkalarının bizi görmesinin imkanı yoktu en azından. Arabadan inen anne ve babamla Orkun sigarasını söndürüp şaşkın bakışlarını bize doğrultan babama yaklaştı, onu görünce daha da şaşırmıştı. Erkekçe bir selamla sarıldılar, annem de bana sarılmıştı. Yutkunarak gözlerimi kapadım ve sarılışına karşılık verdim. Kokumu içine çekmesi beni duygulandırırken ağlamamak içim kendimi sıktım, zamanı değildi.
"Seni çok özledim, kızım" fısıldamasına karşılık kafamı sallamakla yetindim. Gözlerimi açtım ve kendimi geri çektim, babam öylece ikimizi izliyordu. Sesimi bulmak adına birkaç kez öksürdüm ve Uraz'ın elini tekrardan tuttum. O sırada Orkun söze girmişti.
"Tekrar hoşgeldiniz, efendim. Sizi buraya çok önemli bir konu için çağırdık, aslında nereden başlayacağımızı bilmiyoruz. Sadece onlara güvenebileceğinizi söylemek isterim, anlatacakları her şey kesinlikle doğrudur" babamın bakışları değişirken Uraz elimi sıktı, korkum hala yerindeydi.
"Merhaba, efendim. Sizinle gerçek anlamda tanışamadık, ben Yağmur Çakır" soyadımı duyunca kaşları çatılan babam anneme dönmüştü, annem sessizce beni dinliyordu. Her şeyi anlatacağımı biliyordu, yine de karışmadı.
"Düşündüğünüz gibi Sadık Çakır'ın kızıyım, biyolojik olarak olmasa da" aramızda birkaç adımlık mesafe vardı, son ana kadar Uraz'ın yanından ayrılmayı düşünmüyordum. Derin bir nefes alıp annemde olan bakışlarımı babama çevirdim, sanki bir şeylerden şüphelenmeye başlamıştı.
"Haftalar önce hayatımın tamamen bir yalandan ibaret olduğunu öğrendim, ölen babamın gerçek babam olmadığı söylendi. Bana bir hikaye anlatıldı, sizin hikayenizdi efendim. Nasıl zor zamanlar yaşadığınızı biliyorum, tüm o zorluklardan sıyrılıp kendinize bir hayat kurmuşsunuz. Huzurunuzu bozmak isteyeceğim en son şey ama içinde bulunduğumuz bu korkunç durumdan dolayı size gerçeklerden bahsetmek zorundayım, şimdiden her şey için üzgün olduğumu bilmenizi isterim" nazikçe gülümseyip devam ettim ama içten içe yaptığım en saygı dolu konuşma olduğunu düşünmeye başlamıştım, hiç benlik değildi.
"Sevda Hanım sizin yanınıza gelmeden önce kızınızı da getirmiş, yıllar öncesinden bahsediyorum. Zeynep, hepimiz onu tanıyoruz. Bu hikayedeki en masum kişi oydu, sizin sevginizi gerçekten hak ediyordu. Onu öldürenin kim olduğunu biliyor muydunuz?" Orkun bakışlarını şelaleye çevirirken ilk ondan bahsetmemin tereddütü içerisindeydim. Babam kaşlarını çatarak kafasını iki yana salladı, konuşmak istemiyordu, Çünkü biliyordum ki, konuşursa sesi titrer, ağlamaya başlardı. Bu konuda ona çektiğimi fark etmiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•
Ficção Adolescente"Ona her baktığımda, sanki daha önce alevlerin arasındaymışım da bir bakışı içimdeki ateşe yağmur yağdırmış gibiydi." *** "Ödül müsün, ceza mı? Seni her gördüğümde tam buram, sönmüş bir külün alevlenmesi gibi coşuyor" titreyen ellerini yumruk yapıp...