Medya: Sakallı Efe 🤤🤤🤤
///
Sevdiğim adam, baba olacağından habersiz can çekişirken, acımla yüzleşmeyecektim de ne yapacaktım?
O sırada odanın kapısı gürültüyle açıldı, nefes nefese kalan Emre'ye çevrildi herkesin bakışları. Bir kişi hariç, Başak ne zaman odadan çıkmıştı ki?
"Uraz!" dedi zor alıp verdiği nefeslerinin arasından. Korkuyla yutkundum ve doğruldum. Ağzından lafı kerpetenle mi alacaktık?
"Ameliyattan çıktı!"
***
3 ay sonra...
Çok garipti, her şey gibi bu da çok garipti. Hayatın ya kaderin, bizimle bir derdi olmalıydı. Anlayamıyordum, biz mutlu olmayı hak etmiyor muyduk?
Daha anne rahmine düşmeden önce bağlanmıştı kaderlerimiz, biz iki düşman ailenin birbirinden habersiz büyüyen en önemli iki ferdiydik. Hayat bizi birbirimize sürüklemiş, tanışmamızı sağlamıştı.
Her şeyden habersiz, birbirimize en saf duygularımızı açmıştık. İlk önce sevdiklermizi kaybetmiştik, sonra da birbirimizi.
İnanmadığım kader, ya da başka bir güç bizi yeniden bir araya getirmişti. Bu sefer ikimiz de biliyorduk ki, hiçbir şey eskisi kadar kolay olmayacaktı. Ölümle baş etmiştik çünkü, hem de defalarca kez. Yaşadığımız güzel şeylerin sayısı, ne yazık ki kötü şeylerden daha azdı.
Tam, tam da mutlu olmaya başladığımızı hissettiğimizde yine yere çakılmıştık. Bu sefer giden ben olmamıştım ve o da olmayacaktı. Çünkü inanıyordum ki, mutsuz bile olsa bizim bir sonumuz olmayacaktı.
Omuzlarımı dikleştirdim ve yanaklarımdaki yaşları bugün belki de yüzüncü defa temizledim. Birazdan yenilerinin akacağını bilsem de, dik durmaya çalışıyordum.
Ayakkabılarımın bağcıklarını bağladım ve ayağa kalktım. Gün geçtikçe her şey daha zorlaşıyordu, alışmak kadar zor bir şey yoktu.
Zaman durmuş gibiydi, ne kadar zamandır bu zorluğa katlandığımı bilmiyordum. Belki beş ay, belki de iki sene?
Sanki zaman o salonda birbirimize son kez baktığımızda akmayı durdurmuştu, yeniden gözlerimiz kesiştiğinde yeniden akacağını biliyor ve inanıyordum.
Telefonumdan tarihe baktım, bunu sanırım uzun zaman sonra ilk defa yapıyordum. 15 Mayıs, ne yani aradan üç ay mı geçmişti? Sadece üç ay! Bana yıllar geçmiş gibi geliyordu.
Aynaya bakmaya korkuyordum, göbeğimin birazcık büyüdüğünü hissediyordum ama o beni görmeden ben kendimi görmek istemiyordum. Şaka gibi geliyordu bana hâlâ, resmen on sekiz yaşında bir anneydim.
Ona zarar verecek bir şey aklıma bile gelmemişti, yerimde bir başkası olsaydı çoktan aldırırdı bebeğini. Ama ben bunu asla yapamazdım, onu çoktan benimsemiştim bile.
Hissediyordum, aramızda anne - kız ilişkisinden daha çok abla - kardeş ya da arkadaş ilişkisi olacaktı.
Benim mucizemdi, ben de onun en yakını olarak mucizesi olabilirdim.
Telefonumu cebime attım ve elimdeki konu anlatım kitabıyla beraber uyuduğu odaya girdim, sürekli yanında kalmama izin vermiyorlardı hâlâ.
Oflayarak yanındaki koltuğu yatağının dibine kadar çekiştirdim ve kendimi koltuğa attım. Kitabı kaldırıp kaldığım sayfayı açtım ve boğazımı tazeledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•
Genç Kurgu"Ona her baktığımda, sanki daha önce alevlerin arasındaymışım da bir bakışı içimdeki ateşe yağmur yağdırmış gibiydi." *** "Ödül müsün, ceza mı? Seni her gördüğümde tam buram, sönmüş bir külün alevlenmesi gibi coşuyor" titreyen ellerini yumruk yapıp...