geçmişe bakış // 6

1.2K 92 41
                                    

***

Burnuma gelen kokularla gözlerimi araladım. Patates kızartması ve sucuklu yumurtanın birleştiği bu koku beni bile uyandırmıştı. Hızla yataktan kalkıp banyoya gittim ve yüzümü yıkayıp odadan çıktım. Merdivenlerden hızlı hızlı inip mutfağa girdim ve onu gördüm. Masanın ortasına yan yana dizilmiş, birazdan midemde dans edecek iki harika şeyi gördüm. Koşarak masaya oturdum ve ekmekten bir parça alıp yumurtaya batırdım ve ağzıma götürdüm. Ağzımdakini yemeden çatalı alıp patates kızartmasına batırıp ağzıma attım ve ikisini birlikte yedim. Gerçekten o kadar acıkmıştım ki beni gülerek izleyen abimi bile fark etmemiştim. Pisliğime pislik ekleyip ağzım doluyken konuştum.

"Gonoydon obocom" yüzünü buruşturup beni cevapladı.

"Sana aymış belli ki, kuzucuk" göz devirip masadaki diğer güzelliklere yöneldim. Zil çalınca abim bana beklentiyle baktı ama ben omuz silktiğimde oflayarak mutfaktan çıkıp kapıyı açtı. Gelen seslerle durup gözlerimi büyüttüm. İşte avıma yancılar gelmişti. Hızla geri kalan şeyleri yemeye çalışırken abimin gidin kahvaltıyı Duru'nun elinden kurtarın dediğini duydum ve ardından mutfağa dalan aç düşmanlarımla son lokmamı yiyip arkama yaslandım. Masaya ağlayacakmış gibi bakarlarken ağzımdakini yutup keyifle konuştum.

"Hoş geldiniz. Buyurun oturun, ayakta kaldınız" bana kötü kötü bakarlarken kahkaha atıp masadan kalktım ve mutfaktan çıktım. Odama çıkarken az önce gülen halimden eser yoktu. Asık suratımla merdivenleri çıkıp odama çıktım. Kapıyı kapatıp yavaş adımlarla aynaya doğru yöneldim. Kendime baktığımda boynumdaki siyah zincir çarptı gözüme. Gülümseyerek tişörtümün içinden kolyemi çıkarıp öptüm. Uraz'ı bir haftadır görmüyordum ve aşırı özlemiştim. Okuldan eve evden okula gidiyor, bazen bizimkilere bugünkü gibi buluşuyorduk. Uraz yoktu ama ailem vardı. Mutlu olmam gerekirken, o olmayınca mutlu olamıyordum. Fazlasıyla özlemiştim, eğer bugün de aramazsa ona büyük bir trip savaşı açacaktım.

İç çekip dolabın kapağını açtım ve kıyafetlere göz atmaya başladım, kot ceket ve kot yüksek bel pantolon çıkardım. Dudağımı ısırıp hangi tişörtü gitsem diye düşündüm ve sonunda beyaz sade bir tişört bulup dolabı kapadım.

Aynadan kendime bakarak pijamaları çıkardım ve kıyafetleri üzerime geçirdim. Kolyeyi tişörtün içine atıp saçlarımı elimle düzelttim. Dolabı tekrardan açıp beyaz converselerimi alıp hızlıca giydim. Sonunda işim bittiğinde odadan çıkıp zıplayarak merdivenden indim.

Mutfağa girdiğimde kahkaha attım. Abim dayanamamış onlara yumurta yapmıştı ve ona gömülmüşlerdi. Bana pis pis bakıp yumurtaya geri döndüler. Sucuklu yumurta oğlum bu, boru mu?

"Bogon komyo sonavo ıhım ıhım vardı. Kopya vermeyeceğim" Koray sırıtarak bize bakarken Semih'in yumurtayı ağzına götüren eli havada kaldı. Hepimize sürpriz olan bu sınavı yapan hocanın ebesine selamlarımı yolluyordum.

"Koraycığım, biricik arkadaşım, kard-" elini havaya kaldırıp beni susturdu.

"Koleksiyonlarına veda et!" Semih ve Sude aynı anda konuşunca hayranlıkla onlara baktım, ikiz olmak çok güzel şeydi.

"Adınızı yazıp verirsiniz bana" Koray'ın sırtına gelen yumruklar ve Koray'ın adının tüm evde yankılanışı dışında sakince okula gelmiştik. Havalı havalı bahçenin kapısından içeri girerken şu coolluk meselesinin hayatımın sonuna kadar benimle olması için dua ediyordum. Ama benim dualarım kabul olmadığı için umursamayıp kolumu Koray'ın beline doladım.

Sınavlarda intihar planları yapmam ve derslerde sürekli uyumam haricinde gün hızlı geçmiş ve okuldan sonunda çıkmıştık. Okulu sevmiyordum ve seven bir tane öğrenci bulabilirsem ona değişik insanlaşma taktikleri vermeyi planlıyordum.

petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin