Medya: Bazı Efe şapşiklikleri.
***
"Tam Şarapçı bizi fark edip yanımıza geliyordu ki, delilleri yok ettim" göz devirdim. Tarihe geçmiş gibi böbürlenerek kopya düzeneğimizi anlatıyordu ama sorun şu ki kopyayı yakalatan oydu.
"Keşke ağzın yerine başka bir yere soksaydın kopyaları, Semih" bu salak yüzünden yakalanmıştık. Şarapçı Cemile gelip ağzında ne var diyince tost diye kandırmaya çalışmıştı ama Şarapçı yememiş, derste yemek yiyor diye sözlüsünü düşürmüştü. Olan ona olmuştu demek isterdim ama kopya yerine not kağıdını yuttuğu için yakalanmıştık. Gerizekalı diye boşuna demiyordum.
"Yarınki sınav ne olacak? Bu sefer kopya falan vermem size" çoğumuzun gözü Koray'a kaydı ve aynı anda konuştuk.
"Sınav mı vardı?" Koray göz devirip önümüze defterini attı. Sayfalarca not vardı ve bakmak bile yorucuydu. Hangi derste olduğumuzu bilmiyordum, ders boştu. Herkes kendi haline takılıyordu. Oflayarak başımı Sude'nin omzuna yasladım. Sude hızla geri çekilirken tip tip ona bakıyordum, alınmak üzereydim.
"Duru, yanıyorsun" bir yerlerim kalkarken sırıtıp saçımı geri ittim.
"Ateşliyim, değil mi?" elini alnıma koydu.
"Evet, ateşlisin ama hasta olacaksın" Koray ağlar gibi ses çıkardı.
"Yapma bunu be, hastayken hiç çekilmiyor bu" ona dil çıkardım. Semih de uzanıp ateşimi ölçerken arkama yaslandım.
"Alt tarafı ölürüm, abartmayın" Sude ile Koray kahkaha atarken Başak yarım ağız gülümsedi. Buna da şükür.
"Bunu sen mi diyorsun? Her hasta olduğunda, hastayım ben diye bize eziyet çektiren sensin" göz devirip masaya baktığımda sınav notlarını gördüm ve sinsice sırıttım.
"Evet ya, hastayım ben. Revir neredeydi?"
***
Kupamdaki sıcak kahvemi yavaşça içip elimdeki kitabın kapağını kapattım. Dışarıda yağan lapa kar insanın içini ısıtıyordu.
Gerçekler(!);
Bardağımdaki yapamadığım türk kahvemin telvelerini kaşıkla sol baş parmağıma sürdüm ve parmağımdaki kahve telvesini yaladım. Yaptığım iğrençliğe gülümsedim.
Hava 19282729128727 (okumadınız di mi ben de okumadım sksjsksksj) derece sanki, evde bile pişmiştim. Klima açmıştım ayrıca, yoksa nah dururdum evde. Hayır yani, kasım ayında bu sıcaklık neydi? Sucuk muydu, salam mıydı? Bir şey deniliyordu ama unutmuştum. Bugün hastayım ayağına okula gitmemiştim Allah'tan. Tek başıma oturmaktan sıkılıp kendime türk kahvesi yapmıştım.
Yani...
Olmamıştı, evet.
Hayatımda ilk defa kahve yapmaya çalışmıştım, güzel olması beklenmezdi.
Kahvemsi şeyi önümdeki sehpaya bırakıp kumandayı aldım. Arka sokakları görünce göz devirdim, herhalde cidden bitmesi için yeni bir çağa girmemiz gerekiyordu.
Kanalı değiştirdiğimde saçma sapan günlük dizilerden biri vardı. Kusacakmış gibi yapıp kanalı tekrar değiştirdim. Zuhal Topal'ın sunduğu programı görünce merak edip izlemeye başladım. Bir süre sonra kahkahalarla gülmeye başlamıştım. Koskoca Fitnat Hanım, gel manyak manyak insanların arasında hayatını sorgula. Yakışmadı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•
Genç Kurgu"Ona her baktığımda, sanki daha önce alevlerin arasındaymışım da bir bakışı içimdeki ateşe yağmur yağdırmış gibiydi." *** "Ödül müsün, ceza mı? Seni her gördüğümde tam buram, sönmüş bir külün alevlenmesi gibi coşuyor" titreyen ellerini yumruk yapıp...