///
Ekranda Uraz'dan gelme mesajı gördükten sonra yerimde çakıldım. Genellikle öpücüklere boğduğum telefonum ellerimden kayıp giderken aklım o son satırda kalmıştı.
Akşama hazır ol, seni istemeye geliyoruz.
***
Ağzım ve gözlerim kocaman açılmış bir şekilde aynı durumda olan arkadaşlarıma döndüm. Birbirimize şokla bakarken odanın içine Efe ve Başak, birbirlerine homurdanarak girdi.
"Oo kanka, gelin oldun gidiyorsun da haberimiz yok" Semih'in alayla konuşmasının üzerine Efe zıplayarak yanıma geldi ve yanağımı öptü.
"Evleniyor iki gözümün çiçeği" bana bakıp güldü ve açık çenemi yukarı doğru çekip kapadı.
"Mazallah, goril falan kaçar" Sude şoktan çıkıp ona döndü.
"Sinek değil miydi o, ya?" Başak dik dik ona baktı.
"Sence şu an sorunumuz bu mu?" anlaşmışlar gibi hepsinin bakışları hala şokta olan beni buldu.
"Seni istemeye geliyorlar, Duru!" Semih beni dürtmeye başlayınca Efe de ona katıldı.
"Hey kel, kendine gel!" Efe'ye göz devirip kendime gelmek adına kafamı iki yana salladım ve sonra olayı fark edince çığlık attım. Bana değişik değişik bakan Efe ve Semih'i ittirdim.
"Haydi! Ne duruyorsunuz hala burada? Hazırlanalım!" Sude anlayıp Efe ve Semih'i aldı ve odadan çıktılar. Ben az önce yere düşürdüğüm telefonumu alıp öptükten sonra yatağın üzerine koyarken Sude de kendi dolabının kapağını açtı. Kendi dolabıma gidecekken beni durdurdu.
"Senin elbisen yok, biliyorsun değil mi?" göz devirip sessiz kaldım.
"Sakın bana pantolon giyeceğim deme! Seni aç kalmış piranaların arasına atarım bak!" zihnimin içine deli gibi ağızlarını açıp kapayan piranalar doluştu. Korkuyla kafamı iki yana sallarken zaferle sırıtıp kendi dolabının içini karıştırmaya başladı.
Ayakta beklemekten yorulduğum için yorganı birbirine karışmış yatağıma, Başak'ın yanına oturdum. Sude kıyafetleri çıkarıp bakıyor, yüzünü buruşturup yanımıza atıyordu. Göz devirip boş boş onu izlemeye başladık. Hala yaşadığım şeyin şokundaydım, gözlerim sağ elimde parlayan yüzüğe kayınca gülümsemeye başladım. Konserdeki hali gözlerimin önüne gelince gülümsemem arttı, teklifini kabul ettiğimde ne yapacağını bilemeyen suratı çok tatlıydı.
"Buldum!" irkilip bize sırıtarak bakan Sude'ye döndüm. Elinde siyah, değişik bir elbise vardı.
"Uraz'ın dibi düşecek kızım sana!" yüzündeki sırıtış bana bulaşırken gelip beni ayağa kaldırdı.
"Şimdi sen bunu giyiyorsun, ben de Başakcığımı süsleyeceğim. Hadi, gel bir tanem!" Başak oflasa da itiraz etmeden onu sürüklemesine izin verdi. Üzerimdeki pijamaları çıkardım ve elbiseyi hızla üzerime geçirdim. Ben elbiseye hayran bakışlarımı gönderirken Sude sevinçle zıplayarak içeri girdi.
"Ortak aldığımız tütülü etek ve büstiyer takımı vardı ya, onu giyeceğiz. Başak inat edip kendine almadığı için seninkini ona veriyorum" kafamı sallayarak onu onayladığımda dolabımdan elbiseyi alıp odadan çıktı ve birkaç dakika sonra geri döndü.
"Şimdi sen maşayı ısıt, ben de elbisemi giyeyim" oflayarak Sude'nin makyaj masasına gidip çekmeceden saç maşasını çıkardım.
"Nasılım?" etrafında dönerken ben ona beğenmişçesine baktım. Kırmızı tütü eteğin üzerine siyah büstiyeri vardı ve bayağı yakışmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
petrichor | ANI SERİSİ •TAMAMLANDI•
Ficção Adolescente"Ona her baktığımda, sanki daha önce alevlerin arasındaymışım da bir bakışı içimdeki ateşe yağmur yağdırmış gibiydi." *** "Ödül müsün, ceza mı? Seni her gördüğümde tam buram, sönmüş bir külün alevlenmesi gibi coşuyor" titreyen ellerini yumruk yapıp...