26 bölüm Neee

211 22 1
                                    

Acı dolu bir hayatın içinde büyüdüm ben. Hayatıma öyle güzel bir insan yer edindi ki onun sesi, sevgisi, bakış,  sinirli hali, herseyiyle sevdim.

Hiç istemesemde Rüzgar beni evine götürmüştü. Üç gün hastanede
İki günde onun evindeyim tamamen iyileştim sayılmazdım ama kendimi iyi hissediyordum.

Rüzgar resmen benim gözümün içine bakıyordu . Ben evde olduğum için şirkete gitmek istemediğini belirtince itiraz ettim.

Benim yüzümden asla düzenini değiştirmesini istemediğim için zorda olsa kabul etmişti.
Sabahları erkenden kalkar kahvaltıyı kendisi hazırlıyordu. Aslında bende sabah erken kalkardım ama yedense Rüzgar'ın evinde bir türlü kalkamıyordum.

İlk önce içtiğim ilaçlardan olabileceğini düşündüm ama değildi onun evi, onun yatağı, ve onun kokusu bana o kadar huzur veriyordu ki kabus bile görmüyordum bu da bebekler gibi uyumamı sağlıyordu.

Rüzgar her sabah kahvaltıdan sonra  çocuk gibi mızmızlansada onun şirkete gitmesi için elimden geleni yapıyordum. Benim yüzümden asla gitmemezlik yapmasını istemiyordum.
Ve her sabah şirkete gitmek zorunda kalıyordu ama akşamları çok erken geliyordu o da benim ona karışmasını istemiyordu yoksa gitmeyeceğini söyleyince hiç bir şekilde konuşmuyordum.

Erken geldiği zaman yemekleri beraber yapıyorduk aslında deniz evinde baya bir öğrendiğimi sanmıştım ama yinede Rüzgar beni yemek konusunda diğer sefer gibi bazan azarlar, bazende gururlandırdı. ama yinede kalbimi kırmamak için elinden geleni yapıyordu.

Anladığım kadarıyla Rüzgar yemek konusunda çok hassastı bu yüzden ses çıkarmamaya özen gösteriyordum.
Rüzgar salatayı hazırlarken bende masayı kurdum tüm yemekleri masaya yerleştirdikten sonra nihayet herşey hazırdı.
Sofraya beraber oturduğumuzda servis etmek için hamle ettiğimde.

"Bırak ben yaparım çok yoruldun zaten. Senin yorulmaman gerekiyor" deyince ona omuz silkip dudaklarımı büktüm.

" Ama ben hiç yorulmadımki. Hem ben çok iyiyim bana böyle davranmana gerek yok. "
Yemekleri servis ettikten sonra yerine oturunca bakışını bana dikti . Düz bir sesle

" Nasıl davranıyormuşum? " deyince onun böyle ciddi konuşmasına her zaman olduğu gibi heyecanlanmaya başlasamda sorusuna cevap verdim.

" Abim gibi" Dediğimde ilk başta idrak edemedi sonra da şaşırdı.
Onun şaşkın haline dayanamayarak güldüğümde kaşları beli belirsiz havalanınca .

" Komuk birşey olduğunu düşünmüyorum" deyince
Bir anda dudaklarımı bir birine bastırdım gülmemek için lafı dolandırmadan

"Çok pardon şey aslında benim demek istediğim. Abim bana çocuk muşum gibi davranıyordu sende onun gibi davnıyorsun " dediğimde. Direk yüz rengi değişip  tebessüm edince
ona anlamayan bir bakışla

"Eeee sen neden gülüyorsun şimdi ?" Deyip omuz siktiğimde tebessümü gülmeye dönüşünce onun çok nadiren güldüğünü gördüğüm için
kalbim ağzımdan çıkacakmış gibi oldum. Böyle yaptığım içim ağzını kapatıp çok ciddi bir şekilde.

" Gerçekten abinle tanışıp arkadaş olmak isterdim. Dediğin gibi tam benim kafa dengim.
Hıım bu arada abin sana çocuk gibi davranmasından çok haklı " deyince. Sinirlensemde
onunla daha fazla tartışmamak için söylediklerini yanıtsız bırakıp yemekle ilgileniyormuşum gibi yaptığımda Rüzgar daha fazla üzerime gelmedi ve beraber akşam yemeğimizi yemeye başladık. Onunla ilgilenmiyorum gibi yaptığım için kırılırmıydı.

Bu hayata kırmak istemediğim en son insanlardan biriydi. Rüzgar'a okadar çok bağlanmışım ki dünyanın diğer nüfusu benim umurumda bile değildi. Yeterki sevdiklerimin kılına bile zarar gelmesin. Yemeğimizi yedikten sonra ikimizdende tek bir kelime bile çıkmadı.

Her şeyinle ilkimsin Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin