10 BÖLÜM Nefessiz kalmak

390 46 4
                                    

Ocağın altını kapattığm gibi ortalığı temizlemeye başladım.
Mutfağın hemen, hemen her 
yeri mısırla beyazlaşmıştı.
Temizlik ne kadar sürdü
bilmiyorum ama sonunda
ortalığı temizlemeyi başardım.
önceden hazırladığım atıştırmalıkları alıp salona doğru yürüdüğüm zaman tanıdık bir ses

"Abi ya bakmadığımız
yer kalmadı. Adam yer yarılmış
içine girmiş sanki. "diyordu.

Karşıdaki kişi konuşmaya
başlayınca bu ses Rüzgar beye
aitti. "O şerefsizin türkiye'de
olduğuna emin misin? Bak
beni boşuna türkiye'de
oyalandırıyorsan ondan önce
senin işini hallederim" diyordu.

Ben kasalerle salona geçtiğimde
Rüzgar beyle beraber sadece
üç kişi vardı. Tunç denen kişi
L koltuğa oturmuş
Rüzgar beyle diyer kişide
tekli koltuklara oturmuşlardı .
İlk beni fark eden kişi tabi ki de Rüzgar bey olunca onun bakışıyla   kasalerle birlikte elim ayağım dolansada kendi kendime kızarak
yürümeye başladığım an bu sefer diğir iki kişininde bakışı beni bulunca kendimi daha fazla rahatsız hissettim. Daha önce üç erkekle aynı ortamda hiç bulunmadığımdan kendimi iyice kasmaya başladım.
Tunç burnuyla oynayıp önce
Rüzgar beye ani bir manevrayla bakışını bana dikerken .

"Vay canına bizim erkek
fatma'mızda buradaymış"

Dalga geçtiği yetmeyip birde iğrenç bir şekilde gülmeye başladı. Ne saçmalıyordu
bu böyle. Her defasında beni
rahatsız etmek zorundamıydı.
Rüzgar beye saygısızlık yapmak istemediğim için konuşmadan
sessizce kaseleri sehpanın üzerine bıraktım.
Tunç gözlerini tekrar benim ve  Rüzgar beyin arasında gezdirerek. 
Gele bilecek bir darbe için derin bir nefes aldığımda iğreç gülüşü içerisinde söylediği şey en az gülüşü kadar iğrençti

"Siz bardan sonra işi iyice
ilerlemişsiniz galiba?"
Kulaklarım duyduğum bu pislik adamın laflarına gözlerim kocaman açıldı.
Ellerim ayağım sinirden kasılmaya başladığında. Ona hiç olmayan
kütü bir bakış attıp daha fazla kendime engel olmadan ağzımı açıp
tam konuşacağım sırada Rüzgar bey benden önce davranarak, sehpaya bıraktığım kasetlerden bir tanesini aldığı gibi kaseyle birlikte Tunç'a fırlattı.

"Gebertirim lan seni "
Rüzgar bey daha konuşmasına
devam edecektiki ben devreye girdim. Her defasında
beni korumasına gerek yoktu.
Zaten sabah benim sakarlığım yüzünden kavga etmişti, bir daha benim yüzümden kavga etmesini istemiyorum. Hem şuan karşımızdaki sözde onun en yakın arkadaşıydı. Bana her ne kadar kötü söz söylesede onların aralarının
benim yüzümden bozulmasını istemiyordum. Bu yüzden derin bir nefes alıp

"Ne saçmalıyorsunuz?" diye
sordum. Ben ondan cevap beklerken şimdiye kadar hiç konuşmayan ses diğer arkadaşlarından geldi.

"Ne oluyor burda biri bana da ne olduğunu anlatacak mı ?"

Bu diğer kişinin sorduğu benim umurumda değildi. Bakışımı Tunç denen kişiye çevirdiğim gibi tam
konuşacaktım ki Rüzgar beyin sesiyle tüm kelimelerimi yutmak zorunda kaldım.

"Hepiniz kapatın çenenizi.
Kimse kim bundan size ne
oğlum "dedi

Rüzgar bey yine benim kim olduğumu
söylemedi. Ve tüm bu iğrençlikler o iki cümleyi söylemediğindendi
bunun farkında değil miydi bilmiyorum ama bu böyle devam ederse benim canım daha çok yanacaktı ve bu adamla değil iletişim kurmak onunla aynı ortamda dahi bulunmak istiyorum. Ama kim olduğumu söylersem belki elini üzerimden çeker diye düşünüp.

"Ben sadece Rüzgar beyin
asistanıyım."
Dedim ellerimle oynayarak
Tunç gülümseyip gözlerini
benim ve Rüzgar beyin
arasında tekrar gezdirdi.

Her şeyinle ilkimsin Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin