Hangi yaşta ölürsek ölelim
tamamlanmamış cümleleriniz olacak.Üstümden tır geçmiş
gibi hissediyordum. Bu kokuyu
bir yerden biliyordum sanki. Başımın ağrısından bir türlü kendimi toparlayamadığım için derin bir nefes aldıktan sonra yavaş bir şekilde göz kapağımı araladığımda gözlerim karanlıkla buluşunca tekrar kapatıp bir kaç saniye sonra karanlığa alıştırıp tekrar açarak etrafı inceleme başladım.
Buranın benim odam olmadığını anladım. Tekrar derin bir nefes alıp çit kişilik yatağın üstünde bağdaş kurup gece lambası sayesinde etrafı artık seçebiliyordum." Bu... Burası
Rüzgar beyin odasından başka bir yer değildi." Elimi alnıma ruratak
Benim burada ne işim vardı.
Kendimi biraz daha toparlayıp
en son Rüzgar beyle beraber
arabadaydık. Ne oldu da ben buraya gelmiştim başımı iki yana sallayarak
hiç bir şey hatırlamıyorum.
Yataktan kalkıp ışık düğmesini bularak ışığı açtığım için ilk başta gözlerim kamaşınca bir iki kez gözlerimi açıp kapattığımda gözümdeki bulanıklık gittikten sonra gözlerimi aralayıp etrafı gözden geçirdiğim sırada gözlerim
duvarda asılı duran
saatte kayınca . Saatin 00.02 geçiyordu.
Aman Allahım ben kaç saattir
burdayım. Hem gömleğimle
ayakkabım nerde üstümde
atletim vardı. Kim çıkarmış
olabilirdiki gömleğimi? "Allahım
bana yardım et" diye dua ettiğim gibi
etrafı gözden geçirdiğimde gömleğimle, ayakkabım, yatağın diyer
tarafında buldum. Bir çırpıda üstümü giyindikten sonra koşarak odadan
çıktım. Etraf aydınlık olduğu için işim kolaylaşmıştı. Merdivenlerden aşaya indiğimde gibi bu sefer nasıl gide bilirdim çantam odada olmadığı için kesin salondaydı. Bu yüzden direk bedenimi salona attığımda.
Gözlerim gördüğüm kişiyle bir an duraksadım.
Rüzgar bey koltuğun üzerine
uzanmış üzerinde dizine kadar bir şortan başka hiçbir şey yoktu.
Onun bu hali sesli bir şekilde yutkumama sebep olmuş olsada kendimi hemen toparladım.Elini başının altına koymuş
Yüzü tavanda olduğu için kesin uyuyordu. Bu yüzden biran önce çantamı bulup eve gitmeliydim.Ama nedense kalp atışlarım almış başını gidiyordu neden....neden, Rüzgar beyi her gördüğümde bana böyle oluyordu. Adeta yerde çakılı kalmış gibiydim ben ben olmaktan çıkmış gibiyim şuan ama daha fazla böyle durmayacağımı bildiğim için elimi kalbime koyarak.
"Sakinleş ona daha fazla rahatsızlık vermeden. Biran önce buradan gitmem lazım" deyip bir kez gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra hızla gözlerimi açtığım gibi etrafta çantamı aramaya başladığımda
Çantam Rüzgar beyin yanındaki sehpanın üzerindeydi. Yavaş
adımlarla çantamı alıp biran önce
eve gitmeliydim. Kesin Ada dün akşam gibi gene çıldırmıştır
Ona yine yalan söylemek istiyordum.Çantamı alıp yavaş bir şekilde arkamı dönüp iki adım attığım sırada Rüzgar beyin sesiyle duraksadım.
"Kendine gelmişsin asistan " Dedi
Eyvah uyanıkmıydı yani
Çıplak heybetini görmemek için
kendimi kastım ona bakmadan."Evet uyandım." Dedim utançla.
Elimi pantolonuma geçirip
"Şeyyy ben buraya
nasıl geldim hatırlamıyorum. Tek hatırladığım biz arabadaydık." dedim
Kısık çıkan sesimle.Rüzgar beyin ayak seslerinden ayaklandığını anladımda.
Ona bakmamama rağmen
kalbim deli gibi hızlanmıştı. Ne
oluyordu bana böyle onun benim bu halimi fark etmeden biran önce buradan gitmemdi. Bu yüzden
çıkışa doğru yürümeye başladım."Nereye?" Diye sorunca. Olduğum yerde adeta çivilendim.
"Eve gideceğim geç oldu.
Arkadaşım merak etmiştir."dedim
Ona bakmadan bir çırpıda konuştum.