Dünyanın bütün yükünü omzumda hissediyorum. Kendimi altında o kadar
güçsüz hissediyorum ki kimse gelip sırtımdaki yükü hafifletemiyor.Annesizlik, basasızlık, yetmiyormuş gibi şimdide abisizdim ve gerçektende çok zordu kimsesiz olmak.
Aylardır abim askere gittiğinden beri Ada'yla birlikte yurtta kalıyorduk. Aslında evim vardı. Ada'yla da komşuyduk ama abim benim ve adanın dört saat yol çekmememiz için bizi yurtta yerleştirmiş böylelikle gözü arkada kalmayacaktı çünkü abim işe gitmeden önce her sabah bizi bırakır, her akşamda bizi alırdı bu yüzden o zamanlar içi rahattı .Şimdi ne yapıyor Allah bilir
hatırladıkça gülmemek için kendimi zor tutuyordum. Abim aslında yirmi dört yaşındaydı ve ben okulu bitirmeden askere gitmeyecekti ama ona göre zamansız bir şey oldu.Bizim mahallede bir hırsızlık olayı olunca polisler kimlik kontrolü yapacakları sırada abim kaçmaya yeltendiği zaman onu hırsız sanmış ve onu nezarete atmışlardı. Allah'tan Celal amcanın tanıdıkları vardıda yannış anlaşma olduğu ortaya çıkmıştı ama abim askere gitmekten maalesef kurtulamamıştı.
Neyseki bir kaç ay kaldıda kavuşacaktık ama abim komando olduğu için menzüniyetime gelmeyecekti bu yüzden bende gitmek istememiştim ama Ada'nın ısrarları artık dayanılmaz bir hal aldığı için mecburen gitmeye karar verdim.
Ada menzüniyet için alış veriş yapmak istediği zaman eve gelen kargoyla ikimizde şok olmuştuk. Kargocu kutunun" Hasret kaya için" deyince daha da şaşırmıştık.Kutunun hakkari'den olduğunu gördüğümde abimden olduğunu anladığım anda hıçkırıklarla ağlamaya başladım.
Çünkü hediye kutusu biricik abimdendi. Titrek ellerimle kutuyu açtığım an mavi bir elbiseyle gözlerim parlamaya başladığı sırada elbiseyi elime alıyımderken gözlerin kutunun atında küçük bir not gürdüm.
Notu elime alıp hem ağlayıp, hem de okumaya başladım.
NOT
"Sakın ağlama... Bu elbiseyi giy ve Umut'un kardeşi kimmiş herkes gürsün. Göğsün gere, gere, o kürsüye çık ve birincilik konuşmanı yap çünkü hak ettin güzel kardeşim seni bu dünyada seven tek erkek" diye yazıyordu .Hıçkırıklarım artık dayanılmaz bir hal alırken Ada'da bana sarılarak ağlamama eşlik etmişti.
Dün yurttan ayrılmadan önce abimden bahsedince onunda ne kadar özlediğini ve ona aşık olduğunu bir kez daha anlamıştım. Abimin yokluğu beni çileden çıkaracak gibi oluyor olsamda dayanmaktan başka çarem yoktu.Acı dolu hayatlarımız, derk ve kaderlerimiz bir türlü yakamızı bırakıyordu ama her zaman olduğu gibi hayat inadına devam ediyordu ve bizde mecburen yaşamaya mahkum gibiydik.
Yurtan ayrılmamız neredeyse bir hafta oldu ve hala Ada'yla evi temizlikliyorduk. Ne temizlik ama adeta canımızdan bezdirdi. Gerçekten ayakta zor duruyorduk ve ikimizinde güzel bir dinlenmeye ihtiyacı vardı ama maalesef yarın menzüniyet türenimiz olduğu için sabah erkenden gitmemiz gerektiğini bildiğimizden şimdiden duş alıp kendimi uykunun kollarına teslim ettim.
Sabah erkenden kalktığım gibi okulda birinci
olduğum için kürside
konuşma yapmam gerekiyordu. Bu yüzden yazdıklarımın üstünden bir güzel geçtim.Böylelikle bu büyük sorunu da hallettikten sonra hazırlanmaya başladım.
Abimin aldığı mavi elbiseyi alıp aynanın karşısında önce bir üzerimde bakıp gözlerimi kapatıp kendi etrafımda derin bir nefes alarak döndüm.
Üzerimi giyinip saçlarımı
tarayıp gevşek bir topuz yaptığım gibi aynanın karşısına geçip kendime baktığımda ilk defa böyle bir elbise giydiğim için mi bilmiyorum ama gerçektende çok güzel durmuştu üzerimde .Abim bana böyle bir elbiseyi almasına hala aklım ermiyordu doğrusu . Telefonumun melodi sesi
gelince yatağımın üzerindeki
telefonumun ekrana baktığımda abimin aradığını gördüm.
Ağzım kulaklarıma vardı.
Tam tamına 10 gündür
aramamıştı. En son aradığında
bir operasyona gideceğini
söylemişti heyecanla telefonu kulağıma dayadım.