Salıncakta sallanır gibi hayatım bir anda sarsılı veriyordu.
Ne hıçkırıklarım, nede göz yaşlarım, beni bu durumdan kurtarmıyordu. Sanki ben kendi bedenime ihanet etmiş gibi hissediyordum.O gün ben Rüzgar'a tokat attıktan sonra hiçbir şey söylemeden beni öylece bırakıp gidince ben sadece arkasında öylece baka kaldım. Saniyeler, dakikalar, veya saatler geçmişti bilmiyorum ben öylece kala kaldım o baygın adamla beraber bir enkazın altında okadar çok sıkışmışım ki hiçbir şekilde çıkamıyordum.
Ağlamaktan yorgun düşmüş bedenime bir anda bir el omuzumda hissettiğimde aklım başımdan gitti. O kadar çok yorgun düşmüştüm ki hafif bir sıçramaktan başka bir tepki vermemiştim .
Kafamı kaldırıp baktığımda Dilara ve Tunç'un başımda öylece dikilmişler acı dolu bir hüzünle bana bakıyorlardı.Hangi ara gelmişlerdi hiçbir şekilde fark etmemiştim. Kendime gelip etrafıma baktığımda Rüzgar adamı nasıl dövmüşse hala orada ölü gibi yatıyordu. İkiside tam bir kardeş gibi beni teselli edip hiçbir şey sormadan beni oradan alıp eve bırakmışlardı.
O günün ardında tam beş gün geçmesine rağmen Rüzgar'ı hiçbir şekilde görmemiştim. Şirkete de gitmek istemediğim için hastayım diye odamdan hiç bir şekilde çıkmadığım için Ada beni yalnız bırakmıyor olsada bir şeylerin ters gittiğini anlasada ağzımı açıp tek bir kelime bile etmiyordum. Nasıl diye bilirdimki sevdiğim adam ben istemeden bana sahip olmuş. Buda yemeyip ondan kaçarken neredeyse tecavüze uğrayacaktım.
Yanağımda ıslak bir okadar da narin bir öpücük hissetsemde irkildiğim için abim benim bu hareketime hiçbir anlam veremiyordu.
" Hasret'im neyin var güzelim neden bu haldesin. Eyer bu durumun Rüzgar'ı bağlıyorsa arkadaşım demem onu ölüdür...." der demez elimi onun ağzını kapatıp lafının devamını söylemesine izin vermedim.
Başımı olumsuz anlamda sallamaya başladım.
Ona olanları anlatamazdım abimi birazcık tanıyorsan biliyorum kelimesinin devamını yapardı.Onun hayatındaki en değerli kişi olduğum için abimin daha fazla şüpheye düşmemesi için onun yanağında küçük bir buse kondurduğumda. O da karşılık olarak beni kucakladı. Kapı bir anda aralansada bir birimizden ayrılmadığımız için Ada'nın sesiz mırıltısını isittigimizde ikimizde tebessüm ederek elimizi onun için açtık.
"Kıskanıyorum ama"
Hep beraber bir birimize sarılırken Ada'nın tekrar sesiyle kendimizi toparladık."Bu anı ben bozmak istemezdim ama kahvaltı soğuyacak" deyince hep birlikte mutfağa gedip kahvaltımızı yapıp salona geçtiğimiz de Ada kumandayı aldığı gibi televizyonu açtığı gibi konuşmaya başladı.
Ada'nın sesiyle bakışımızı ona çevirdiğimizde."Ya kim yaptıysa neden kimliğini göstermiyordu" . Deyince hiç bir şey anlamadığım için donuk bakışlarla Abimle birlikte Ada'ya öylece bakıyorduk. Bizim onu anlamadığımız için tebessüm ederek televizyonu işaret ederek.
"Bir kahraman bu şerefsiz adamı İstanbul'u işlek caddesine asıp boynuna da dünyanın tüm kadınlarından özür dilerim. Bu saatten sonra tüm kadınlar benim dünya ve ahiret kardeşimdir. Ve cezamı çekmek için bir ömür boyu ceza evine geçmek istiyorum." diye yazıyordu
" Kaç gün geçmesine rağmen o kahramanın kimliği beli olmadı "deyince gözlerim televizyondaki ekrana öyle bir kilitlenmistiki şok oldum desem yeriydi.
Rüzgar adamı dövmekten beter nasıl böyle bir şey düşünmüştü.
Aslında kendisinide o adamın yanına asması gerekiyordu.Ada'nın sesiyle düşüncelerimden kurtulup bakışımı ona çevirdim.