21 bölüm Tokat Attığın Kişi

303 31 4
                                    

İnsanın dünyayla bağlantısı kesildiğinde sadece ölürmü, ama bizimkisi ölümden bile beterdi.
Sevdiklerimiz bizi bırakmaları bizim için ölümden bile öteydi.

Rüzgar bey de benim gibi küçük yaşta annesini kaybetmişti, hatta bendende küçükmüş, ve onunda benim gibi normal bir ölüm değilde bir başkası sebep olmuş hata onunki sebep bile olmamış göz göre, göre, öldürmüşlerdi.

Kahretsin bu çok acıydı, gözümün önünde öldürüpte hiç bir şey yapamıyor olmak en zor kısımdı ve Rüzgar bey tüm bunları yaşamıştı.

Onunla dertleştiğimiz gecenin üstünde tam beş gün geçti. O gecenin sabahı gözlerimi açtığımda hala kendimi Rüzgar beyin kucağında bulmuştum. Ve bu beş gün içerisinde Rüzgar beyin eli yaralı olduğu için bütün yemekleri bana yaptırıyordu. Bazen azarlar, bazende gururlandırdı, Ama sonuçta bir kaç yemek yapmayı öğrenmiştim.

Bu zaman diliminde her gün Tunç'la Kerem dışardaki bilgileri Rüzgar beye olduğu gibi rapor verirdi. Rüzgar beyin hem eli, hemde kolunu, her gün pansuman yaptığım için neredeyse tamamen iletmişti .
Boğazımdaki morluklarda verdiği krem sayesinde yok olmuştu.

Bütün günümüzü televizyon, yemek, bazende deniz kenarında yürümekle geçirirdik.
Bu beş gün içerisinde birbirimizle konuşmayı, ve birbirimizi anlamayı, öğrendik.

Rüzgar beyin ne kadar hassas bir insan olduğunda bu kısa sürede çok iyi anlamıştım.
Bu bir kaç gün olmasına rağmen hem Rüzgar beye, hemde bu eve okadar çok alışmıştımki . Sessiz, sakin, kalabalık şehirden uzakta olmak gerçektende insana huzur veriyordu ve kafa dinlemesine çok iyi gelmişti ama benim için şimdi gitmek çok zor olacaktı.

Hele ki bir kaç saat kalmıştı ve buraları toparlamak için işe koyuldum.
Temizliği bitirdikten sonra duşa girdim.
Bizim geldiğimiz gün Tunç iki valiz kıyafet getirmişti ama o kıyafetlerin hiç birini gitmeyeceğimi Rüzgar bey anladığında Tunç'u arayıp bir sürü küfür savurduğu yetmeyip birde benim giyebileceğim tarzda kıyafetler göndermesini emretmişti.

Duştan çıktığımda Rüzgar beyin mutfak olduğu bölümde birşeyler hazırlamaya çalışıyordu. Yavaş adımlarla ona doğru ilerlesemde
arkası dönük olduğu için ne yaptığını bilmiyordum.

Ona biraz daha yaklaştığım sırada onun yoğun kokusu ile kahve kokusunu almaya başladığım için
kendisine kahve yaptığını anladım bu yüzden onu hiç rahatsız etmeden yavaş bir şekilde tam gideceğim sırada.....

"Saatler olsun... Nereye... Gel sanada kahve hazırladım" dediğinde
Ben adeta yerimde çakılı kaldım.

Nasıl ya... Arkası dönük olmasına rağmen varlığımı, ve geri gideceğimi, nasıl anladı. Hem duş aldığımı nerden biliyordu.
Kendime gele bilmek için hızla başımı iki yana salladım.
Gerçekten onu anlamak mümkün değildi.
Bu adamın kesin görünmeyen varlıkları vardır, yoksa nereden bile bilirdiki.
Beynimin içinde sayısıs soru yığını vardı ve artık büyük bir yol kat kettiğimizi düşünmüyor değilim ama bunu ona sormayacağımıda biliyordum.
Tamam ben ona, o bana ailesini anlatmış olabilirdi ama bu özel hayatlarımızı anlatacak kadar ilerlemişmiydik onu tam olarak bilemiyordum.

Kendi düşüncelerimden boğulurken
Rüzgar bey elinde iki kupayla bakışını bana çevirince sesli bir şekilde yutkunmama sebep oldu.

Bir tanesini ağır bir çekim gibi dudaklarına değdirince tekrar yukundum ve onun her hareketinden deli gibi etkileniyordum.

Sadece onun varlığı bile bana yeterken birde her hareketi beni eritecek kadar tüm hücrelerimi işgal ediyordu.

İşte benim için sevmek buydu onsuz olamamak, o hariç etrafımdaki herkes anlamıştı.
Her şekilde, her hareketleri, beni heyecanlandırdığı yetmeyip, birde beni kedime getirmekte onun görevi gibiydi.

Her şeyinle ilkimsin Tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin